Karamollaoğlu: "İstanbul Sözleşmesi toplumun değerlerini yok sayıyor"
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İstanbul Sözleşmesi için, "Cinsiyetsizleştirilmeye yönelik bir eğilim var. Cinsiyetsizleştirme konusu kadına şiddeti önlemek değil, aileyi yok etme politikasıdır." dedi.
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan, 14 Mart 2012’de Mecliste Kabul edilen, 1 Ağustos 2014 tarihinde de yürürlüğe giren, sözde "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi" olan İstanbul Sözleşmesi, toplumun en temel yapısı olan aileyi hedef almaya devam ediyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği, LGBT sapkınlarına tanınan sözde haklar, aileyi yıkan 6284 sayılı yasa ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının tepki çeken uygulamaları ve bu uygulamaların neden olduğu sorunların asıl sebebi "İstanbul Sözleşmesi" olarak görülüyor.
İstanbul Sözleşmesi bağlamında bir proje olarak uygulanan ve bugün politikaya dönüştürülen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesi ile de aileler yok ediliyor, çocuklar ailelerinin elinden alınıyor.
Tartışmaların odağındaki İstanbul Sözleşmesi ile ilgili soruları yanıtlayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, dünyada çocukların cinsiyet duyarlılığının ortadan kaldırılmaya çalışıldığını söyledi.
Karamollaoğlu, "Kız çocuğu kız çocuğu, erkek çocuğu erkek çocuğudur. Bunlara 'İlle de aynı tuvaleti kullanacaksınız.' demenin anlamı yok. İstanbul Sözleşmesi'ne yapılan atıflar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalı. Bütün dünyada cinsiyetsizleştirilmeye yönelik bir eğilim var. Bu eşcinsellikle alakalı bir ey değil. Dünyada özellikle ele alınan, işaretlerini gördüğümüz bir gelişme. Nüfus kütüklerinde niye cinsiyet kaldırıldı? Cinsiyetsizleştirme konusu kadına şiddeti önlemek değil, aileyi yok etme politikasıdır. İstanbul Sözleşmesi toplumun değerlerini yok sayıyor." dedi.
Karamollaoğlu, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili şöyle konuştu:
"İstanbul Sözleşmesi'nin içinde arkadaşlarla, hukukçularla beraber 3 seans yaptık. İstanbul Sözleşmesi enteresan bir sözleşme. Temelde iki konu, bir kadına şiddetin önlenmesine mutlaka izin vermeliyiz. İki ailenin korunması. Bu iki husus üzerinde durduğumuz temel değerler. Eğer bunu koruyamıyorsa ki dünyada farklı bir gelişme vardı o zamanda. Bu tip sözleşmeler, konuşulmadan geçiyor genelde. Bu toplumda şiddet derken cinsiyetsizleştirme istikametinde gelişme sağlıyor, değerleri ortadan kaldırıyor. Burada bir şey varsa alınır, enine boyuna tartışılır, birtakım tadilatlar konuşulur. Bu iki husus, kesinlikle kadına ve genelde aile içinde şiddetin önlenmesi, ikincisi ailenin mutlaka korunması. Bizi endişe ettiren birtakım gelişmeler var. Toplumdan, herkesten istediğimiz şu; esas itibariyle bu konuya genel manada yaklaşılırsa dünyadaki gelişmelere paralel endişelerimiz var, bu endişelerin ortadan kaldırılması gerekir." (İLKHA)