“İş güvenliği uygulaması hem işçi hem işveren için faydalı”
1 Temmuz itibariyle zorunlu hale getirilen “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ile ilgili değerlendirmede bulunan İş Güvenliği Uzmanı İbrahim Güneş, uygulamanın hem işçi hem de işveren için faydalı olduğunu söyledi.
2012 yılında çıkarılan ve 2014 yılında yürürlüğe giren “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” 1 Temmuz itibariyle tüm iş yerleri için zorunlu hale getirildi.
Daha önce 50’den fazla çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirme zorunluluğu bulunuyordu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yapılan son düzenlemeyle 1 Temmuz tarihi itibariyle artık 50’den az çalışanı olan hatta sadece bir çalışanı olan tüm iş yerleri için de iş güvenliği uzmanı ve hekim bulundurma zorunluluğu getirildi.
İş yerleri, çalışan sayısı ve riskin yüksekliğine göre periyodik aralıklarla doktor ve iş güvenliği uzmanlarından hizmet almaları gerekiyor. Yükümlülüklere uymayan iş yerleri ise para cezalarıyla karşı karşıya kalacak.
İstanbul Tekirdağ ve Kocaeli illerinde iş güvenliği hizmeti sunan Mimar ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı İbrahim Güneş, hayata geçirilen uygulamaya ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İş güvenliği uzmanlarının yaptıkları iş hakkında kısaca bilgi veren Güneş, “6331 sayılı iş güvenliği sağlığı kanunu gereği işverenlere rehberlik ve danışmalık yapıyoruz. Uzman ve hekimler olarak iş yerlerine gidiyoruz. Orada ortamı gözlemleyip gördüğümüz tehlikeler varsa bunların kazaya dönüşmeden nasıl önlenebileceğini işverenlere tebliğ ediyoruz. Buna göre de tedbir alıyoruz.” dedi.
“Bilinçli olan firmalar bu hizmeti alıyorlar”
Güneş, “İş güvenliği şimdiye kadar 50 kişinin altında işçi çalıştıran işyerleri için zorunlu değildi. 1 Temmuz itibariyle zorunlu hale geldi. 2014 yılından bu yana tehlikeli ve çok tehlikeli koşullarda işçi çalıştıran firmalar için hizmet alma zorunluluğu var. Türkiye genelinde iş güvenliği hizmeti alanların sayısı istediğimiz oranda değil ama kurumsal olan, bilinçli olan firmalar bu hizmeti alıyorlar.” diye konuştu.
“İnşallah işveren de işçi de bu kanunu tam anlamıyla uygular ve iş kazalarını önlemiş oluruz”
Çıkarılan kanunun işçi ve işverenlere kesinlikle zararı olmadığını ve alınan kararın yerinde bir karar olduğunu belirten Güneş, şöyle devam etti:
“2012 yılında çıkarılan kanun bugüne kadar ertelenmişti. Ertelemenin sebebi de yeteri kadar uzman ve hekimin bulunmamasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Bugün artık yeteri kadar uzman var. Yeterince hekim olup olmadığını bilmiyoruz. Yine bu sıkıntıyı çekebiliriz. İnşallah işveren de işçi de bu kanunu tam anlamıyla uygular ve iş kazalarını önlemiş oluruz. Bir işveren için işçinin sağlığı çok önemli olsa gerek. Çünkü eğer işçi varsa işveren imalat yapabilir, işinde süreklilik arz edebilir. Yıllarca çalışmış ve belli bir seviye gelmiş işçinin basit bir tedbirsizlikten dolayı kaybedilen bir işçinin yeri kaç yılda dolar. Bunun için işveren iş güvenliği almakla her hâlükârda kârdadır. İş güvenliğini almama durumunda eğer bir kaza olursa kanunen de suçlu duruma düşüyor. Bunun da işverene ayrıca bir maliyeti olacak. Bilinçli olan iş yerleri bu hizmeti alıyorlar.”
Kanunun işçi açısından da olumlu olduğunu hatırlatan Güneş, “İşçi hiçbir zaman kaza geçirmek istemez. Bazen işçinin kaza geçirmesi işverenden kaynaklanabilir. Mesela bir markette raflar güzel bir şekilde monte edilmemişse devrilme ihtimali var. Devrildiği zaman da işçi ve ya müşteri rafların altında kalırsa kesinlikle zarar etmiş olur.” dedi.
“Daha önce inşaat sektöründe korkuluk nedir bilmezdik”
İş güvenliği hizmeti vermek için yeni görüştüğü bir firmada yaşanan bir iş kazasını anlatan Güneş, şahit olduğu olayı şu sözlerle aktardı: “İş kanunu yeni başladığında bir inşaat firmayla anlaşmıştık. İnşaatlarda kolay kolay yangın olmaz. Çünkü ortada yanacak pek bir malzeme yok, sadece kereste var. Her kata bir yangın tüpü bırakılmasını önerdim. Biz daha öyle konuşurken yukardan ‘çatı yanıyor!’ diye bir ses geldi. Dış cepheci mantolama yaparken kaynaktan sıçrama olmuş ve yangın çıkmış. Hemen müdahale edip söndürdük. O anda arkadaşlar gidip yangın tüpü getirdiler. Genel olarak tavsiyelerimize uyuluyor. İnşaat sektöründeyiz. Daha önce korkuluk nedir bilmezdik, kimse takmazdı. Ama şu anda bütün inşaatlarda korkuluk var, fileler var, asansör boşlukları kapanıyor. Bu güzel bir şey.”
“İşverenler başına olay gelmeden önce tedbir almalı”
Konuşmasına devam eden Güneş, "İşverenler şunu iyi bilmeli ki, iş güvenliği kanununu uygulamak kesinlikle maliyet değil bilakis kazanımdır. 2-3 gün önce Sakarya-Hendek’te olan kazayı biliyoruz. Orada 7 kişi öldü. Yeni patlamada 3 kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı. Bunlar herkesin başına gelebilecek olaylar. Bazen patlama, bazen elektrik kazası bazen de düşme olabilir. Bütün işverenlerin bu tür olaylar başına gelmeden tedbir alması gerekir. Bu konuda iş güvenliği uzmanları kendi işlerine hâkimler. Yeter ki, işverenler özveriyle kendi uzmanına güvensin ve onlara ne yapılması gerektiğini kendisi istesin." diye konuştu.
“Eğer işverenin hiçbir uzmanla sözleşmesi yoksa ve bir kaza olursa işveren bilinçli taksirle adam öldürme suçuyla yargılanır”
Bir iş yerinde çalışan sayısı bir kişi olsa da tehlike sınırı önemli olmaksızın herkesin iş güvenliği hizmeti almak zorunda olduğunu belirten Güneş, “Az tehlikeli olanlar her ay hizmet almak zorunda değiller. 2-3 aylık periyodlarla hizmet alması gerekir. Bu da ek maliyet değildir. İşverenler piyasadan fiyat aldıklarında bu hizmetin çok cüzi bir fiyat olduğunu görecekler. Hizmet almama durumunda devlet ceza kesebiliyor. Eğer işverenin hiçbir uzmanla sözleşmesi yoksa ve bir kaza olursa işveren bilinçli, taksirle adam öldürme suçuyla yargılanır. Ama eğer işveren hizmet alıyorsa bu sefer kusur oranına bakılarak karar verilir. Bu yüzden herkesin iş güvenliği hizmeti alması gerekir. Bunun için hükümeti tebrik etmek gerekir. Uygulanması gereken çok güzel bir kanundur." dedi.(İLKHA)