Bilal Ay: “Uyuşturucu ile mücadelede toplumun tüm kesimleri birlikte hareket etmeli”
26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü münasebetiyle bir değerlendirmede bulunan Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, bağımlılığa karşı toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket etmeleri gerektiğini vurguladı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1987 yılında uyuşturucu kullanılmayan sağlıklı bir toplum hedefine ulaşmak, uyuşturucu ile mücadele konusunda uluslararası alanda eylem ve işbirliğini güçlendirmek amacıyla 26 Haziran tarihini "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü" olarak kabul etti.
Uyuşturucu ile mücadele konusunda yapılması gerekenler hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, hükümetten muhalefete, mülki amirlerden yerel yönetimlere, STK’lardan ailelere kadar toplumun her kesiminin birlikte hareket ederek uyuşturucuya karşı mücadele etmesi gerektiğini, bunun yapılması halinde ancak başarıya ulaşılabileceğini söyledi.
“Birlikte hareket edilirse sorunun üstesinden gelinebilir”
Dernek olarak 3 yıldır fiili olarak bu çalışmaları yürüttüklerini hatırlatarak konuşmasına başlayan Ay, “ Bu noktada ifade edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi bu durumun 82 milyonu ilgilendiren bir mesele olmasıdır. Toplum olarak hep birlikte mücadele etmemiz gereken bir husustan bahsediyoruz. Birlikte adımlar atılırsa problemin üstesinden gelinebileceğini her zaman ifade ediyoruz. Herkes potansiyel tehlikeyle karşı karşıya. Ülkemizde 2 milyon kişi uyuşturucu ile hemhal. 4 kişilik bir ailenin ferdi olduğunu düşündüğümüzde bu 8 milyon insana tekabül ediyor. Bu da ülke nüfusunun yüzde 10’u demek oluyor. Yani sokakta gördüğümüz her 10 kişiden biri direkt veya dolaylı olarak uyuşturucu ile muhatap oluyor. Eğer önüne geçilmezse, aile, okul, sokak, devlet yöneticileri, iktidar, muhalefet, mülki idare, yerel yöneticiler birlikte hareket etmezse yarın 3-4 milyon rakamlarını konuşuruz.” dedi.
“Toplumdaki şiddet, cinayet ve tecavüzlerin birçoğunun altında yatan sebep uyuşturucu bağımlılığıdır”
Uyuşturucu ile mücadele edilirken de gençleri uyuşturucuya sevk eden sebepler üzerinde durulması ve sorunun kaynağına gidilmesi gerektiğini belirten Ay, “Basında kadına şiddet, tecavüz haberleri, çocuk istismarı gibi birçok olumsuzluk, tek başına değerlendirilmemelidir. Ülkemizde yaşanan cinayetlerin yüzde 60’ının, tecavüzlerin yüzde 33’ünün, şiddet haberlerinin yüzde 40’ının arkasında uyuşturucu var. Onun için özellikle kadın hakları savunucularını bu minvalde göreve davet ediyoruz. Kadına şiddetten rahatsızsanız mutlaka uyuşturucu ile mücadele etmek zorundasınız. Bu noktada STK’ların sık sık gündeme getirdiği meselelerden birisi mücadele hususudur. Ailedeki problemleri ortadan kaldırmadan, sokaktaki sıkıntıları gidermeden, televizyonlardaki yanlış rol modellerini düzeltmeden, denetlemeden, cezai müeyyide uygulamadan uyuşturucu probleminin önüne geçilemeyeceğini görüyoruz. Bu noktada ihlas ve samimiyetle atılan adımların netice getireceğine inanıyoruz.” diye konuştu.
“İktidar, muhalefet ayırımı yapmadan ortak noktada çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için aynı safta omuz omuza verelim”
Özellikle 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’nde birlikte hareket edilmesi gerektiğinin bir kez daha altını çizen Ay şu çağrıda bulundu: “Gelin aile yapımızı güçlendirelim, boşanma oranlarının önüne geçelim, televizyonlarda, sosyal medyada, Youtube kanallarında çocuklarımızı olumsuzluğa sürükleyen problemlerin önüne geçelim. İktidar, muhalefet ayırımı yapmadan ortak noktada çocuklarımızın, ülkemizin geleceği ile ilgili aynı safta omuz omuza verelim. İnşallah bir dahaki 26 Haziran’da problemleri değil, elde ettiğimiz başarıları konuşabilelim.”
“Tedavide başarının yüzde 1,5 olduğu ülkemizde alternatif çalışmalarla bu oranın yüzde 90’lara kadar çıkabileceğini ortaya koyduk”
Yerel yönetimlerin mutlaka mücadelenin içerisinde yer alması gerektiğini vurgulayan Ay, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Önleyici tedbirler noktasında adımlar atılması gerekir. Tedavi ile ilgili ailelerin yardımına koşmak gerekir. Bugün 2 milyon bağımlıdan bahsediyoruz. Ülkemizdeki AMATEM’lerdeki yatak sayısı bin 62. Yani bir bağımlı tedavi olmak istediğinde elini kolunu sallayarak tedaviden istifade edemiyor. Tedavi olanların rehabilitasyon süreçleri var. Fakat ülkemizde bu konuda da eksiklikler var. Bunun neticesinde tedavi olmak isteyenlerin de şifa bulamadıklarına şahit oluyoruz. İstatistikler, ülkemizde tedaviden sonra uyuşturucudan kurtulanların oranını yüzde 1,5 olarak gösteriyor. Avrupa’da bu rakam yüzde 2. Dernek olarak yaptığımız alternatif çalışmalarla tedavi edilen bağımlıların yüzde 1,5 rakamının yüzde 80-90’lara çıkarılabileceğini, bunu yaparken hiçbir ilaç kullanmadan, aynı zamanda bağımlıların ve ailelerinin istismar edilmeden tedavide netice alınabileceğini ortaya koyduk. Önümüzdeki günlerde bu çalışmamızı ilgili makamlarla da paylaşacağız.”
“Ailedeki problemlerin üstesinden gelmezseniz meseleyi tama manasıyla çözemezsiniz”
Ay, “Toplum olarak inancımızdan uzaklaştıkça, gelenek, görenek ve kültürümüzden uzaklaştıkça, aile bağlarımız zayıfladıkça hep beraber bir bedel ödüyoruz. Dolayısıyla öncelikle aile yapısının kuvvetlendirilmesi gerekir. Ülkemizde son 10 yılda 1 milyon 500 bin çift maalesef boşanmış. Bu demek oluyor ki, 2 çocukları olsa maalesef 3 milyon çocuk sahipsiz kalmış. Toplumun merkezi ailedir. Aileyi güçlendirmezseniz, ailedeki problemlerin üstesinden gelmezseniz meseleyi tam manasıyla çözemezsiniz.” şeklinde konuştu.
Büyük bir imtihan yaşadığımız bu sürecin aile ve toplumun ihya edilmesi noktasında bir fırsata dönüştürülebileceğini hatırlatan Ay, son olarak şu ifadelere yer verdi: “Bu süreçte birçok şeyin kıymetini anladık. Büyüklerimizin, sokağın, komşularımızın, paylaşmanın, dayanışmanın, tarımın kıymetini anladık. Bu süreçte yıkılmaz sanılan devasa ülkelerin ne kadar aciz olduğunu gördük. Aslında yeni dönem bunların üzerine bina edilirse yitik değerlerimize kavuşmuş oluruz.” (İLKHA)