Bir alim, bilim insanı ve vefalı bir öğrenci
Büyük İslam alimlerinden Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri vefatının 240. yılında rahmet ve minnetle anılıyor. İşte Erzurum'dan Tillo'ya bir ilim ve irfan öyküsü...
DOĞRUHABER / HASAN IŞIK / ARAŞTIRMA
Molla Osman’ın oğlu olan İbrahim Hakkı Hicrî 1115, Milâdî 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde 18 Mayıs 1703 yılında dünyaya gelmiştir. İbrahim Hakkı, henüz 7 yaşındayken Kur'an-ı Kerim'i ezberleyerek hafız oldu.
9 yaşında annesi Şerife Hanife Hatun vefat etti.
Babası Molla Osman, bir mürşit aramak maksadıyla Siirt'in Tillo ilçesine gelmiş, burada İsmail Fakirullah Hz.’ni bularak hizmetine girmiştir.
Babasının arkasından İbrahim Hakkı da amcası Ali ile birlikte Tillo’ya gelmiştir. 9 yaşındayken İsmail Fakirullah Hz.’ne talebe olup, o günün şartlarına göre çok ileri seviyede dini ve fenni ilimler tahsil etmiştir.
Bunun üzerine hem dini ilimlerde, hem de fenni ilimlerde üstünlüğü ifade eden “Zülcenaheyn” yani “İki kanatlı” ünvanını elde etmiştir.
İbrahim Hakkı 17 yaşındayken babası da vefat etti. İbrahim Hakkı, aralıklarla Erzurum ve Tillo'da ilmi çalışmalar yürüttü.
BİR BİLİM ADAMI
1747 tarihinde İstanbul'a giderek Sultan I. Mahmut ile görüşen ve burada saraydaki kütüphanede çalışmalar yapan İbrahim Hakkı, yeniden Erzurum'a dönerek, bazı cami ve medreselerde hocalık yaptı.
Yontma taştan yapılan dünya küresini, yıldızların hareketlerini ve yüksekliklerini bulmaya yarayan usturlab aletini ve gökyüzündeki yıldızların yerlerini gösteren astronomi aleti olan rubi mukanataratı da kullanabilen İbrahim Hakkı, dönemin şartlarında yaptığı keşiflerle bugünün bilim dünyasına ışık tuttu.
Kaliteli insan yetiştirmenin kaliteli yazılar sayesinde gerçekleşebildiği gibi, kaliteli çalışmaların kaybolmamasının da yine bu türden yazılara bağlı olduğuna inanan İbrahim Hakkı, hayatı boyunca yaptığı bütün bilimsel çalışmalarını "Marifetnâme" adlı eserinde, çağında hemen her kesimin rahatlıkla anlayabileceği sade bir üslûpla açıklayıp, kaybolma tehlikesinden korudu.
İbrahim Hakkı, başlıbaşına bir ansiklopedi hüviyetinde olan Marifetnâmesine aritmetikle başlayıp, matematiğin diğer konularını sırayla ele almakla, sonra astronomi bilimine geçmektedir.
BİR ALİM
Büyük düşünür İbrahim Hakkı; hadis ve fıkıhta, tasavvuf ve edebiyatta, psikoloji ve sosyolojide, tıp ve astronomide ve pek çok ilim dalında büyük bir kudret ve yetenek göstermiş ve kısa zamanda dünya çapında ün salmıştır. İslam alemine ve insanlığa bıraktığı değerli eserler, onun şahsiyetinin ve ilminin faziletini gösterir.
Mürşidi ve hocası İsmail Fakirullah Hz.’nin vefatından sonra irşad ve öğretim görevlerini hocasının oğlu Abdulkadir-i Sani Hz. ile birlikte devralarak hayatı boyunca sürdürmüştür.
VEFALI BİR ÖĞRENCİ
İbrahim Hakkı Hazretleri, hocası İsmail Fakirullah’ın vefatı üzerine “Hocamın başucuna doğmayan güneşi neyleyim?” diyerek astronomi ve mimari açıdan büyük bir bilim harikasına imza atmıştır.
Hocasının defnedildiği türbenin yanı sıra 8 köşeli ve 10 mt. yüksekliğinde bir kule yapan İbrahim Hakkı Hazretleri, türbenin doğusuna harçsız taşlarla bir duvar inşa etmiştir.
Gece ve gündüzün eşit olduğu ekinoks günlerinde (21 Mart ve 23 Eylül) kalenin arkasındaki vadiden yükselen güneş bu duvara çarpmaktadır.
Işık sadece duvarda bulunan pencereden geçmektedir. İlerde bulunan tepeden kırılan ışık türbenin penceresinden içeri girerek, İsmail Fakirullah Hazretleri’nin mezarının başını aydınlatmaktadır.
Sürekli İslami ve bilimsel konularla ilgilenen İbrahim Hakkı, 22 Haziran 1780 yılında 77 yaşında iken Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Kendi arzusu üzerine Mürşidi İsmail Fakirullah Hz. için yaptırdığı ve kozmografik bir özelliğe sahip olan türbede, mürşidinin ayaklarının ucuna defnedilmiştir.
MEVLA GÖRELİM NEYLER; NEYLERSE GÜZEL EYLER!
Büyük İslam aliminin ülkemizde hemen her Müslümanın bildiği "Hak şerleri hayr eyler" şiiri:
Hak şerleri hayr eyler
Zan etme ki gayreyler
Ârif anı seyreyler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Sen Hakk’a tevekkül kıl
Sabreyle ve râzı ol
Tevfiz it ve rahat bul
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Kalbin ana berk eyle
Takdîrini derk eyle
Tedbirini terk eyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bil kâdı-i hâcâti
Terk eyle mürâdâtı
Kıl ana münacâtı
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bir işi murâd etme
Hak’dandır O red etme
Oldıysa inâd itme
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hakk’ın olucak işler
Ol hikmetini işler
Boşdur gam u teşvişler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hep işleri fâyıkdır
Neylerse muvâkıfdır
Birbirine lâyıkdır
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Dilden gamı dûr eyle
Tefviz-i umûr eyle
Rabbinle huzûr eyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Sen adli zulüm sanma
Sabr it sakın o sanma
Teslim ol oda yanma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Dime şu niçün şöyle
Bak sonuna sabr eyle
Yerincedir ol öyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hiç kimseye hor bakma
Sen nefsine yan çıkma
İncitme gönül yıkma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Mü’min işi reng olmaz
Ârif dili teng olmaz
Âkıl huyu cenk olmaz
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hoş sabır cemilimdir
Allah ki vekilimdir
Takdîr kefîlimdir
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Her dilde ânın adı
Her kuladır imdâdı
Her cânda anın yâdı
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Nâçâr kalacak yerde
Dermân ider ol derde
Nâgah açar ol perde
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Her kuluna her anda
Her anda o bir şânda
Geh kahr u geh ihsânda
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geh mu’ti vu geh mâni’
Geh hâfıd u geh rÂfi’
Geh dârr u gehi nâfi
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geh abdin ider ârif
Her kalbi O’dur sârif
Geh eymün u geh hâif
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geh kalbini boş eyler
Geh aşkına düş eyler
Geh halkını hoş eyler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Az ye az uyu az iç
Dil gülşenine gel güç
Ten mezlebesinden geç
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bu nâs ile yorulma
Kalbinden ırağ olma
Nefsinle dahi kalma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geçmişle geri kalma
Hâl ile dahi olma
Müstakbele hem dalma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hem dem âni zikreyle
Hayrân-ı Hak ol söyle
Zirekliği koy şöyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Gel hayrete dal bir yol
Koy gafleti hâzır ol
Kendin unut anı bul
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Her sözde bir nasihat var
Her işde ganîmet var
Her nesnede zinet var
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hep rumuz ve işâretdir
Hep ayn-ı inâyetdir
Hep gâmız ve bişâretdir
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bil elsine-i halkı
Öğren ebed u hulki
Eklâm-ı Hak ey Hakkı
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Vallah güzel etmiş
Tallah güzel etmiş
Billah güzel etmiş
Allah görelim netmiş.
Netmişse güzel etmiş.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri (k.s)