Batı’nın İslam ülkelerine müdahalesini kesinlikle kabul etmek mümkün değil ancak Suriye gibi stratejik öneme sahip bir ülkeye müdahale etmeyen Batı’nın Fransa eliyle Mali’ye saldırı başlatmasının elbette çıkar-menfaate dayanan sebepleri vardır. Tabi Batı’nın Suriye’ye müdahale etmeyerek muhalifleri sadece desteklemesi de çok önemli sebeplere dayanıyor. Batının çok isteyip de bir türlü başaramadığı Şii-Sünni çatışmasının tüm İslam dünyasına yayılması planı, şu an için Suriye üzerinden yapılmak isteniyor. Ve bu planda başarı da sağlanmış gibi görünüyor ancak Allah’ın hesabı düşünülen bu oyunları boşa çıkaracaktır inşallah…

Suriye’de 60 bin civarında insanın hayatını kaybetmesine ve bir yılı aşan iç savaşa rağmen batının müdahale etmemesi ancak Libya gibi Somali gibi ve Mali gibi İslam ülkelerinin sırf yeraltı ve yerüstü kaynakları için uluslar arası kamuoyunun olurunu beklemeden saldırı başlatılması başka türlü izah edilemez.

Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlanan bir araştırmada Amerikalı siyaset bilimci Jay Ulfelder’in hazırladığı rapor, haçlı zihniyetli Batı’nın hiçbir şekilde iyi niyet taşımadığını belgeler nitelikte. Rapora göre, Mali’yi işgal eden Fransa öncülüğündeki Batı’nın listesinde 22’si Müslüman 30 ülkenin daha olduğu belirtiliyor. 2013’te darbeye maruz kalacağı öngörülen ülkeler içinde Pan-sahel diye nitelenen Müslüman Afrika’nın tamamı yer alıyor.

Mali örneğinden de anlaşılacağı gibi askeri darbe sonrası çıkan iç karışıklık ve dezenformasyon haberlerle hazır hale getirilen ülkeler işgal ediliyor, sonrasında katliamlar başlıyor ve İslam ülkelerinin zenginlikleri rahatlıkla sömürülüyor.

Mali, yeraltı ve yürüstü kaynak bakımından Afrika’nın en verimli topraklarına sahip bir ülkedir. Dünya sıralamalarında altın rezervlerine sahip üçüncü ülke konumundadır. Diğer bir büyük zenginlik ise uranyumdur. Yaklaşık 15 milyon nüfusa kıyasla çok geniş topraklara sahip olan ülkenin bir bölümü işlenmemiş altı su dolu arazilere sahipken, diğer bölümü altın, uranyum, petrol, doğalgaz gibi daha birçok yeraltı ve üstü zenginliğe sahiptir. Ancak geçmişten günümüze ülkeyi sömüren Fransa, İslami grupların ülkenin kontrolünü yavaş yavaş ele geçirmesi sonrası büyük bir endişe ve hızla saldırı başlattı. Çünkü ülkenin İslami grupların eline geçmesi sonrası Fransa’ya akan hortumlar kesilecekti, Libya’da olduğu gibi. Hatırlayalım; daha Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden karar çıkmadan Fransa Libya’ya saldırı başlatmıştı. Ve üstelik Libya’da daha savaşın başındayken çatışmalardan dolayı kesintiye uğrayan petrolün Amerika ve diğer Avrupa ülkelerine tekrar başlatılabilmesi için büyük bir çaba harcanmıştı.

Bir başka örnek; yakın zamanda Irak işgal edilirken sebep neydi? Kimyasal silahlar var yalanı… Sekiz yıl süren işgalde 1,5 milyon insanın hayatını kaybettiği yıkım sonrası yapılan açıklamalarda kimyasal silaha rastlanmadığı belirtiliyordu. İngiltere’nin eski sömürgesi olan Irak topraklarındaki petrol zenginliği de İslam dünyasına bırakılmayacak kadar önemliydi Batı için…

Hele hele tüm Avrupa ülkelerinin ekonomik krizle boğuştuğu içinde bulunduğumuz zaman içinde Mali’deki zenginliği kimseye kaptırmak istemeyen Fransa, aslında oyunu ta olayın başından beri planlamıştı. Önce batı medyasında çıkan dezenformasyona uğramış haberlerle uluslararası kamuoyu nezdinde ülkedeki İslami gruplar karalanmış ve ardından saldırı başlatılmıştı. Afganistan’da ve Irak’ta olduğu gibi…

Avrupa ülkelerinin içinde bulunduğu refahı neye borçlu olduklarını sanıyordunuz? Bu gibi İslam ülkeleri, içinde bulundukları kötü şartlara karşın(ki o kötü şartları da batı yine kuklaları vasıtasıyla oluşturuyor) özgürlük bahaneleriyle işgal ediliyor, ülke yıkılıyor, katliamlar yapılıyor. Ve bir ömür o ülkenin zenginliği sömürülüyor. Arap dünyasında başlayan halk hareketlerine Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi hazırlıksız yakalanan Amerika ve Avrupalı haçlı zihniyetli batılı devletler, Somali’yle başlayan ve Mali’yle devam eden Afrika kıtasında şimdiden önlemlerini almaya başlamış görünüyor.