• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Türkiye`nin Değişim Süreci-1
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
12 Eylül 1980 askeri ihtilali…

Şimdilerde yaşadığımız döneme damgasını vuran ve yeni bir sistemin kapılarını açan kanlı bir askeri darbe… Bu darbeden sonra Türkiye;

Siyasette; Liberal Demokrasi

Ekonomide; Liberal Kapilatist Ekonomi

Kültürde, Türk-İslam sentezi, olarak ifade edilen bir sisteme geçmiştir.

1977 kanlı 1 Mayıs Taksim mitinginden 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar geçen dönem ülkede tam bir iç savaş manzarası arzederken uluslararası güçlerin teşviki ile TSK’nın masaya yumruğunu vurması sonucu oyunun sona ermesi ve yeni bir yapıya geçilmesi olayı…

12 Eylül ihtilalinin oluş sebeplerini 3 ana kategoride inceleyebiliriz…

İÇ POLİTİK-İDEOLOJİK SEBEPLER;
1971 yılında son derece tehlikeli bir gelişme olarak ortaya çıkması mümkün olan 9 Mart isimli laik- baas tipi sol bir askeri cuntanın, 12 Martçı sağ bir cunta tarafından durdurulması ile başlayan küçük yoğunluklu çatışma süreci, hem ülkede hem de dünyada yükselen sol dalganın 1973-1977 seçimleri ile CHP’nin ve sol grupların zirve yaptığı dönemde sağ ve sol güçler arasındaki silahlı çatışma süreci ile beraber 77 sonrasında ülkedeki durum tam bir kaos manzarası sergilemekteydi…

ULUSLARARASI SİSTEM VE DIŞ POLİTİK SEBEPLER;
Uluslararası siyasal sistem Liberal Demokratik Batı ile Sosyalist Doğu arasında “soğuk savaş” denilen dehşet dengesi içerisinde olup bu sistemde çok ciddi bir kırılmaya yol açabilecek 1979’daki “İran İslam Devrimi” ile birlikte 3.bir yol açılmıştı…

Özellikle ABD ve Nato çerçevesinde örgütlenen batı bloğu Türkiye’nin İran devriminden etkilenmesi korkusu ile TSK içinde bulunan generalleri ile bağlantıya geçerek ülkede bir islam devrimine ya da sosyalist bir ihtilale yol açabilecek iç savaşı askeri darbe ile sonlandılar…

EKONOMİK SEBEPLER;
Kapitalist batı ekonomileri 70’li yıllar Türkiye’sinin sosyalizme bir nebze benzeyen “karma ekonomik sistemini” tamamen kontrolleri altına alıp “serbest piyasa ekonomisine” geçmesini istemeleri… 24 Ocak 1980 tarihinde alınan liberal ekonomik kararların” uygulanabilmesi için sistemin dipçik kontrolu altına alınması gerekmekte idi…. Çünkü ülkede çok güçlü bir sendikal hareket bulunduğundan söz konusu kararlara direnileceği ve uygulanmasının imkansızlaşacağı muhakkak idi… İşte bu üç ana unsurun sebep oludğu 12 Eylül darbesi kanlı ber şekilde gerçekleştirildi…

Fizikteki en yeni evren anlayışı teorisi olan “Kaos teorisinin ana parametlerinden birini burada kaydetmeliyim…
“Yeni bir düzen kurulduktan sonra birlik ve uyum kısa süreli olarak devam eder, sonra sistem kestirilmeyen bir yöne doğru verilir….”

1983 seçimleri ve ANAP iktidarından sonra meydana gelen gelişmeler 12 Eylül öncesi kapatılamayan hesapların yeniden görülmeye başlandığıını göstermektedir. 80’li yıllar boyunca ihtilalin ağırlığının iyice hissedildiği dönemde durgun seyreden ve hazırlık süreci olduğu anlaşılan hesaplaşma süeci 90’ların basından itibaren yeniden sivil savaş olarak tanımlanabilecek aşamaya ulaştı…

Darbeye karşı ilk isyan 1984’te Kürtçü örgütten ortaya çıkması, ihtilalde son derece ezilmiş olan Türk solunun 90’ların başından itibaren yeniden toparlanması, hapishaneden çıkan ülkücü kesimin çeteler halinde örgütlenmesi ve daha ilginci ‘silahlı islamcı grupların 90’lı yıllar itibariyle ortaya çıkması ve TSK içindeki kemalist darbeci grubun tekrar örgütlenmesi ile 90’lı yıllar büyük bir hesaplaşmaya girildiğini göstermekteydi….

Aynı anda dünyada muazzam bir dönüşüm yaşanıyordu. II. Dünya savaşı sonrası kurulan 2 kutuplu dünya düzeninin sosyalist kanadı Kasım 1989’da Berlin duvarının yıkılması ve 1991 de SSCB’ nin dağılmasıyla beraber artık yeni bir dünya ile karşı karşıya gelinmişti… Varşova paktının 1990 Nisan’ından Feshedilmesinden sonra ROMA’da toplanan Nato, kendini soğuk savaşın galibi ilan etmiş ve düşmanın rengini “kırmızıdan, yeşile çevirmişti…”

Söz konusu belgede düşman olarak apaçık “İslam” telaffuz edilmediyse de “Aşırı dinci terör tehdidi” kavramı yer almıştır… Nato tatbikatlarında “dost kuvvetlerinin rengi” Mavi, düşman renk “Kırmızı” olarak daha önceden tespit edilmişti. Yeni konseptle beraber “kısa bir süreliğine düşman renk “yeşil” olarak kullanılmasına rağmen yine tepkilerden çekindikleri için düşman rengini tekrar “Kırmızı”ya çevirdiler…

İşte 1990 NATO toplantısında tespit edilen konsept, hem Türkiye’de hem de dünyada küresel bir 28 Şubat süreci başlatmıştır…

Devam edecek…
Yılmaz DALYAN/doğruhaber
Vezirköprü M Tipi Cezaevi
Samsun
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir