Vefatının ikinci yılında Molla Muhammed Said Varol (3)
2 yıl önce geçirdiği elim trafik kazası sonucu vefat eden Hizbullah Cemaati'nin önde gelen isimlerinden Molla Muhammed Said Varol'un Silvan’da yaptığı İslami çalışmalar ve ilçeye katkılarını dava arkadaşlarından Şabeddin Başaran anlattı.
İslami çalışmaları yürütmek amacıyla 90’lı yıllarda Batman’dan Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yerleşen Molla Muhammed Said Varol'un ilmi, ahlakı, hitabeti, insanlarla olan ilişkisi ve gençlere yönelik yaptığı çalışmaları hakkında bilgi veren dava arkadaşlarından Şabeddin Başaran, O’nun ileriye dönük feraset ehli olduğunu söyledi.
1988 yılındaki öğrencilik dönemlerimde Seyda Molla Said Varol ile tanıştığını söyleyen Başaran, "O dönemlerde İslami ve gayri islami kesimler vardı. Seyda, toplumun dinini tanıyabilmesi için başta liseli öğrenciler olmak üzere gençlere yönelik İslami çalışmalar yürütüyor, nasihatlerde bulunuyor ve sohbetler düzenliyordu." dedi.
O dönemlerde kendisiyle ilgilenen liseli arkadaşlarının olduğunu ve genellikle onların vesilesiyle Varol'un sohbetlerine katıldığını belirten Başaran, "Ayrıca kendisinin işletmeciliğini yaptığı Oku Kitap Evi vardı ve O’nu orada da görme fırsatım oluyordu. Bunun yanında özellikle Ramazan ayında camide, Silvan'ın çevresindeki bahçelerde bir araya gelerek sohbet halkaları oluşturuluyordu. Hasseten o sohbetler sayesinde Seyda ile tanıştım." ifadelerini kullandı.
Şabeddin Başaran
“O’nu görenlerin gönüllerinde sevgi ve muhabbet yeşeriyordu”
Varol'u görenlerin kalplerinde bir sevgi ve muhabbet oluştuğuna dikkat çeken Başaran, "İlk kitap evinde onu görüp tanıştığımda gönlümde ona karşı sevgi ve muhabbet oluştu. Tabiki bu sadece ben de değil, diğer arkadaşlarımında aynı duyguyu paylaştığını sonradan öğrendim. Diğer arkadaşlarım da, Seyda'yı ilk gördüklerinde Allah-u Te'ala'nın kendilerinin kalplerine bir sevgi ve muhabbet koyduğunu hissettiklerini belirttiler. Daha sonradan anladımki bu duygular sadece bende değilmiş. Şayet bir kimsenin sevgisinin kalbe nakşedilmesi Allah-u Te'ala'nın elindedir. Seyda, Allah'ın salih kullarından biriydi ki sevgisi gönüllere nakşediliyordu. Birçok arkadaşım, 'bizler kitap evine gittiğimizde Molla Said oradaysa dükkana girer otururduk ve hatta uzun süreli kalmak isterdik, değilse rutin işimizi halleder çıkardık' itirafında bulunmuşlar." şeklinde konuştu.
Başaran, "Bizim onu sevdiğimiz gibi O’da bizleri severdi. Hatta vefatını öğrendiğimde, bugüne kadar ve şimdi dahi Seyda'dan bahsedildiğinde O’nun vefatına üzüldüğüm kadar hiç bir zaman canım bu kadar yanmamıştı. Nitekim nice değerli kardeşlerimizi kaybettik ama ona duyduğum sevgi ve muhabbet farklıydı." diye belirtti.
"O’nu sevdiğimiz gibi o da biz gençleri çok sever, gözetirdi"
Sevginin karşılıklı olduğuna vurgu yapan Başaran, "Bizim O'na karşı duyduğumuz sevgi, muhtemelen yine O'nun bize olan muhabbetinden kaynaklanıyordu. Çünkü kalp kalbe karşıdır. Tabiki bu sevgi sayesinde gençler üzerinde çok etkiliydi. Silvan küçük bir ilçe olmasına rağmen diğer arkadaşlarımızın çalışmalarıda artmıştı. Ama Seyda'nın gençler üzerindeki etkisi çok farklıydı ve biz gençler olarak onun etrafında toplanıyorduk. Şahsen Seyda neredeyse, hangi camideyse ben oraya gitmek isterdim. Bahçelerde düzenlenen sohbet halkalarına Seyda'nın katılacağını duyduğumuzda yerimizde durmaz, koşarak gider, iştirak ederdik." dedi.
Silvan ilçesinde İslami çalışmalarda Varol'un önemli bir faktör olduğunun altını çizen Başaran, "Seyda'ya duyulan bu sevgi sayesinde ilçede çalışmalar arttı. Özellikle liseli gençlerin bulundukları ailelerin sayılarında artışlar gözlendi. Tabi bu 90'lı yıllardan önceki süreçlerdi. 90'dan sonra bilindiği üzere sıkıntılar baş göstermişti. Fakat buna rağmen sıkıntılardan önce olduğu gibi sonrasında da Allah'ın lutfettiği şekilde Seyda'nın bereketiyle çalışmalar devam ediyor, gençler etrafında toplanıyordu." ifadelerini kullandı.
"Allah O’na hem feraset hem de cesaret vermişti"
Varol'un her konuda ileriye dönük yerinde öngörülerine değinen Başaran, "Hakikaten o sıkıntılı süreçte dahi Allah-u Teala ona büyük bir feraset vermişti. Tebliğ çalışmalarında Allah'ın verdiği hitabet gücü, çevresinin gönüllerine işlettiği sevgi ve muhabbet gibi sıkıntılı süreçlerde de ona feraset, ilim, cesaret vermişti. Yani tabiri caizse gözü karaydı, korkusuzdu. Allah'ın ona bahşettiği feraset sayesinde çok yerinde tahlil ve ileriye dönük analizler yapıyordu." şeklinde konuştu.
Başaran, "Mesela hatırladığım bir kıssayı aktarmak istiyorum. Bizler gerçekleşen katliamdan sonra Susa köyüne gitmiştik. Oradaki arkadaşlarımız adeta inşaat hazırlığı yapmış, katliamda şehid edilenler için külliye tarzı bir cami yapmayı planlıyorlardı. Bunu duyan Seyda gülerek 'siz zannediyormusunuz ki bu yapacağınız yapıyı bizlere bırakacaklar?' demişti. Çünkü düşman gaddardı ve çoktu. Bu da Seyda'nın ferasetini gösteriyordu." diye belirtti.
"Kendimizi onun yanında güvende hissederdik"
Varol'un ilim ile beraber farklı yönlerde de yetekli olduğuna dikkat çeken Başaran, "Allah-u Te'ala ona öyle bir kabiliyet vermişti ki, ilmi alanda olduğu gibi diğer yönlerde de çok yetenekliydi. Hem alimdi hem de hitabeti çok kuvvetliydi. Ses tonu düşük, konuşma şekli çok narindi. Yani Seyda her yönden muhteşemdi. O sıkıntılı süreçlerde O'nun idarecilik özelliğinden dolayı bizler kendimizi güvende hissediyorduk." ifadelerini kullandı.
İlçede herkesin gönlünde yer edindiğini belirten Başaran, "Hem sevgi-muhabbet hem idarecilik-yöneticilik hem de hitabet yönleriyle muhteşem olması Allah'ın bir lütfuydu. Bu söylediklerimi sadece ben değil, çevremdeki insanların tümü bu özellikleri tasdik etmiştir. Bunu tasdik etmeyenler ise, Kur'an-ı Kerim'in tabiriyle münafıkın alametlerini taşıyanlardı ve nitekim bu tür insanlar vardı da. Böyle kimseler kat'iyyen İslam yolunda fedakar olan kişilikleri sevmezler. Daha çok gevşek, İslami endişesi olmayan pısırık insanları severler. İşte onların Seyda'yı sevmemeleri; Seyda'nın doğru yolda olduğunu, istikrarlı ilerlediğini gösteriyordu. Nitekim bunlar da Mü'minlerin özelliklerindendir." dedi.
“Bugün yapılan İslami çalışmalarda bile onun emeği var”
Başaran, konuşmasına şöyle devam etti:
“Elini hangi işe atsa Allah bereket katardı, ilerlerdi. Diğer kardeşlerimiz birbirinden değerliydi fakat, hiç kimse bir işi onun gibi mükemmel şekilde sonuçlandıramazdı. Bu da bir Allah vergisiydi. Buna da bir örnek vermek gerekirse; bir dönem sonra Seyda İslami çalışmalar noktasında Silvan'dan başka bir yere gitmiş, faaliyetleri orada sürdürmüştü. O kentten tanıdığım birisi bana aynen şunları söyledi: 'Seyda Silvan'dayken bizim bölgemizde İslami çalışmalar yerinde sayıklıyordu. Ne zamanki Seyda kentimize geldi, çalışmalarımız genişledi, sayımız arttı. Adeta kendisiyle beraber bereket getirdi.' dedi. İşte o zaman düşüncelerimde yanılmadığımı tekrar anladım."
Varol ve çevresindeki insanların mücadelesi neticesinde İslami çalışmaların engellenemediğini söyleyen Başaran, bu günde dahi yapılan çalışmalar o zorlu sürecin bereketi olduğunu hatırlattı.
Başaran, son olarak şunu söyledi:
“Silvan’da olan olaylarda Müslümanlar zafere ulaşmış, zalimler güçlerini kaybederek mağlup olmuşlardı. Tabi buradaki galibiyette Seyda'nın ve çevresindeki insanların çok büyük rolü vardı. Fakat şunu da belirtmek isterim ki aradan 28 yıl geçmesine rağmen halen o günlerin semeresinden faydalanıyoruz. O günlerde Seyda ve arkadaşlarının fedakar mücadeleleri olmasaydı, bugün zalimler başımızı kaldırmamıza müsaade etmezdi. O günlerin sayesinde bugün İslami çalışmalarımızı sürdürüyoruz, çocuklarımız gönül rahatlığıyla okullarda, camilerde çalışma yürütebiliyorlar. Ondan dolayı onları rahmetle yad etmemiz, kendilerine ve ailelerine duacı olmamız gerekir.” (İLKHA)
https://ilkha.com/guncel/vefatinin-ikinci-yilinda-molla-muhammed-said-varol-3-128058