Şartlı ve sınırlı olarak sokağa çıkan Adanalılar pandemi sürecini değerlendirdi
Uzun zamandır evlerinden dışarı çıkmayan 65 yaş üstü vatandaşlar, haftanın her günü saat 10.00 ile 20.00 arasında dışarı çıkabilecekken, 18 yaş altı kişiler de ebeveynlerinin refakatinde olmaları şartıyla dışarı çıkabilecek.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Covid-19 salgınındaki hızın düşmesiyle birlikte bazı kısıtlamaların kaldırıldığını açıklamış ve sokağa çıkma kısıtlaması bulunan vatandaşların dışarı çıkmaları esnetilmişti.
18 yaş altı gençler, ebeveynlerinin refakatinde dışarı çıkabilmelerinin yerinde bir karar olduğunu ifade ederken, tecrübe çınarları büyükler ise belirli saatlerde dışarı serbest bir şekilde çıkmanın mutluluğunu yaşıyor.
Salgın hastalığın devam ettiği ve son günlerde vaka sayısında artışların yaşandığı Adana'da yaşlılar, dışarı çıkabildiklerini ama tedbiri elden bırakmamak için evde kalmayı tercih ettiklerini ifade etti.
Duygularını ana dili Kürtçe olarak ifade eden Kudret Karakuş (65), sabah kalkar kalkmaz Allah'ı zikrettiğini ifade ederken, her hal-û kârda Allah'a şükretmemiz gerektiğini vurguladı.
Evde kaldığı süre boyunca namazlarında Allah'a yakarışta bulunduğunu ifade eden Karakuş, "Allah ümmetimize rahmet eylesin. Öleceğiz… ölümden de korkmuyoruz ama hayırlı ölümü talep ediyoruz. Çünkü biz Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in ümmetiyiz. Dışarı çıkmadığım zamanlarda bazen canım sıkılıyor. Belirlenen saatlerde bazen dışarı çıkıyorum. Sürekli abdestli olmaya çalışıyorum." diye konuştu.
Var olan hastalık sürecini, sıkıntılardan kurtulma ve Allah'a yaklaşmaya vesile olarak görmemiz gerektiğinin önemini anlatan Karakuş, "Hastalığa yakalanan din kardeşlerimize Allah acil şifalar versin. İmtihandır… yeter ki insan sabretmeyi bilsin. Ömür öyle veya böyle geçiyor. 65 yaşıma nasıl vardım bilmiyorum. Ömrümüz, aynen gece ile gündüz gibi gelip geçiyor." ifadelerini kullandı.
"Süreç, 'Uyarıcı'dan uyarı alma sürecidir"
Ebeveyn refakatinde dışarı çıkabilen gençlerden Enes Sincar, bu pandemi sürecinde aile içi muhabbetlerin gözle görülür bir seviyeye yükseldiğini vurgularken, önceden kendine pek vakit ayıramadığını aktardı.
Pandemi öncesinde evden işe, işten eve gidip geldiğini ve monoton bir hayat yaşadığını ifade eden Sincar, "İşten eve geldiğimde arkadaşlarım beni çağırıyor dışarıya çıkıyordum. Kendime pek vakit ayıramıyordum. Günümü basit bir şekilde bitiriyordum. Lakin bu hastalık dönemini, her ne kadar insanlar bunu kötü bir musibet olarak görse bile, bu ortamı hediye olarak görüyorum. Şu süreç adeta bir 'Uyarıcı'dan uyarı almak gibidir. Zaruri durumlar haricinde artık dışarı çıkmıyorum." dedi.
Vakit namazlarını artık ailesiyle beraber cemaatle kılmanın güzelliğini yaşadıklarını ifade eden Sincar, "Kitap okuma ve aile içi sohbetlerim düzene girdi. Anne ve babamla muhabbetim önceden çok sadeydi. İşimin nasıl geçtiğini sorarlardı, ben de iyiydi derdim ve muhabbetimiz bununla sınırlı kalırdı. Ama şimdi zamanımız bol olduğu için ayrıntılı bir şekilde konuşuyoruz." diye belirtti.
"Allah bize ne tür hastalık veya musibet verirse ona razı olmalı, sabretmeliyiz"
Hayat ve tecrübe çınarlarından olan 77 yaşındaki Naile Kösedağ ise, güne sabah namazı ile başladığını ve ev işleri ile meşgul olduğunu aktardı.
Belirli saatlerde sokağa çıkmalarının iyi bir durum olduğunu ifade eden Kösedağ, "Ben yine de evde kalıyorum. Yasakların başladığı zamandan şimdiye kadar bir hatim yaptım ve ikinci hatmimdeyim. Allah ne taktir ettiyse o olacak, ben hiç korkmuyorum. Allah bize ne tür hastalık veya musibet verirse ona razı olmalı, sabretmeliyiz. Kul bela getirmesin de Rabbim ne dilerse onu yapsın, ben razıyım. Ölüm gelirse başımızın üstünedir." dedi.
Hayatın çok çabuk geçtiğini ve ömrü boyunca yaptığı amellerin kabul olması için Rahman'a sürekli dua ettiğini aktaran Kösedağ, "İnsan her türlü ölmeyecek mi? İnsanlar günah işlese de işlemese de tövbe etmelidir. Kurban olduğumuz Allah, affedicidir. Hayat çok çabuk geçti, dünyadan hiçbir lezzet alamadım. Derdi veren de dermanı verecek olan da Allah'tır. Biz böyle inanmış, böyle iman etmişiz." şeklinde konuştu.
İkiz kardeşiyle beraber evde ortak bir program yaptıklarını, bunun neticesinde de hayatlarına düzenin geldiğini aktaran Salih ve Muhammed kardeşler, yaşıtlarına ise Allah'a yaklaşmak için sebepler aranması gerektiğini hatırlattı.
"Kendimizi hesaba çekmeliyiz"
Gününü ağırlıklı olarak İslami kitaplar okuyarak geçirdiğini söyleyen Salih Yıldız, "Hayatımızın her alanında kötü davranışlardan uzak durmaya çalışırken, bu süreç kendimizi hesaba çekmek açısından iyi oldu. Başta yaşıtlarım olmak üzere herkese tavsiyem, vaktin ve sağlığın kıymeti bilinmeli. Bu sene okula gidemedik. Seneye açılacağı için şimdiden derslerime çalışıyorum." dedi.
"Kendime ve kardeşlerime en büyük tavsiyem, camiler açıldığında Kur'an-ı Kerim derslerine katılıp kendimizi her iki dünya için hazırlamalıyız"
Muhammed Yıldız da evinde hem ilim olarak hem de eğlenceli vakitlerle durumu lehlerine çevirmeye çalıştığını vurgularken, "Takıldığım ya da eksik bildiğim konular vardı, onları öğrenme ve araştırma şansı yakaladım. Kur'an-ı Kerim okuyarak karakterimizi, kitap okuyarak da konuşmamızı geliştirdik. Biz gençler genel olarak sosyal medyada ya da oyunlarla kendimizi kaybediyoruz. Kendime ve kardeşlerime en büyük tavsiyem ise, camiler açıldığında Kur'an-ı Kerim derslerine katılıp kendimizi her iki dünya için de hazırlamalıyız." ifadelerini kullandı. (İLKHA)