Yüksek: "Toplumun ıslahı için Kur’an ve sünnete göre bir eğitim sistemi oluşturulmalı"
Ebeveyn-çocuk arasında yaşanan sorunların temelinde aile içi iletişim, eğitim sistemi ve sokak kültürünün yattığını belirten Nisanur Dergisi Yazarı Elif Yüksek, Kur’an ve sünnete göre bir eğitim sisteminin yeniden oluşturulması gerektiğini söyledi.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dünya küresel anlamda bir köy haline geldi. Dünyanın bir ucunda buluna birisi elindeki telefonla diğer uçta birisiyle iletişim sağlayabiliyor. Bu durumun her ne kadar olumlu yönleri olsa da anlık iletişim kurulması beraberinde kültürel anlamda bozulmaya da yol açıyor. Gördüklerinden etkilenen ve belki ulaşılması zor olan bazı isteklerin peşinde koşan gençlerin hayal dünyasında kurdukları sanal gerçekler asrımızın en büyük sorunlarından birisi olan ebeveynler ile çocukları arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve çatışmalara sebep oluyor.
Toplumda yaşanan dönüşüm ile birlikte aile içerisindeki anlaşmazlıklar hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan “En İyi Aile Dergisi” ödülüne sahip olan Nisanur Dergisi Yazarı Elif Yüksek, toplumun kanayan yarası haline gelen bu durumun sadece aile den kaynaklanmadığını, bunun eğitim sistemi, sokak kültürü gibi birçok sebebinin olduğunu söyledi. Yüksek, çözüm için ise Kur’an ve sünnet eksenli bir eğitim sisteminin oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Geçtiğimiz günlerde bir mağazada annesinin kendisine istediği ayakkabıyı almaması üzerine istenmeyen bazı durumların yaşandığını anımsatan Yüksek, aile içerisindeki mahrem duruma birçok kişinin şahit olduğunu ve farklı bir açıdan bakıldığında yaşananlarda bir hayır olduğunu da söyledi.
“Sadece ebeveyni ya da çocuğu suçlamak veya topu eğitim sistemine atmak elbette ki insaflıca olmayacaktır”
Öncelikle anne ve genç kız arasındaki iletişim probleminin belki bir nebze iyileşmesine yönelik şer görünende bir hayır olabileceğini, diğer yandan toplumun kanayan yarası hükmündeki bir durumun da ortaya çıkmış olduğunu belirten Yüksek, şöyle konuştu:
“Aslında perde arkasında medyaya yansımayan bunun gibi hatta bundan çok daha can yakıcı durumlar mevcutken böyle bir durumun böyle bir zamanda ortaya çıkması toplumu hem düşünmeye hem de bireylerin kendilerini sorgulamasına sebep oldu. Böyle bir durumun yaşanmış olması başta gözleri eğitim sistemindeki çarpıklığa çeviriyor ama bununla birlikte ebeveyn ve çocuk ilişkisindeki sakatlıkları da ön plana çıkarıyor. Zira günümüzde uygulanan bir takım sistem ve yönlendirmeler ne yazık ki eksik kalmaktadır. Bilhassa İslami ve insani değerler referans alındığında bu durumda ciddi aksaklıklar ön plana çıkıyor."
Konuşmasının devamında Yüksek, "Bugün ebeveynler çocuklarını yetiştirirken daha çok kendi eksikliklerini, sitemlerini ya da bir takım kaygılarını ön plana çıkararak çok yanlış bir yol izlemekteler. Anne ya da baba yaşadıkları sıkıntıları çocukları da yaşamasın diye farklı bir iletişim içerisine girdiler. Diğer taraftan çocuğunu aile çatısı altında yetiştiren ebeveynlerin göz önünde bulundurmadığı başka bir nokta da eğitim sistemi ve sokak kültürüdür. Bunu özetlemeye çalışırsak bir bireyin gelişim safhalarının üç sacayağı üzerinde bulunduğunu ifade edebiliriz. Bunlar, önce aile çatısı altında aldığı eğitim, diğeri okulda aldığı eğitim, bir diğeri de hayatın vazgeçilmez bir bölümü olan sokak kültüründe, sosyal yaşamda aldığı eğitimler, etkileşimlerdir. Bunlardan sadece birisinin bile sıkıntılı olması bireyin eğitiminde ciddi anlamda aksaklıklar meydana getirir. Bu nedenle sadece ebeveyni suçlamak ya da sadece çocuğu suçlamak veya topu eğitim sistemine atmak elbette ki insaflıca olmayacaktır. Özellikle ülkemiz açısından düşünüldüğünde bu üç ana faktörü göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapılması gerekir.” dedi.
“TV programları ve dizilerle özgürlüğünü ön plana çıkaran bir gençlik türetildi”
“Ebeveynler olarak çocuklarımızın dünyevi bir takım istek ve beklentilerini öncelemek suretiyle onlara kötülük yaptığımızın bilincinde olmalıyız.” diyen Yüksek, “Hem dünya hem de ahiretlerine yönelik bir takım yatırımların yapılması gerekirken ne yazık ki, çocuğunun sadece maddi başarılarıyla övünen bir ebeveyn profili türedi. Diğer taraftan anne ve babasıyla çatışma yaşayan, onların giyim kuşamında utanan bir gençlik türedi. Bunun altında da birçok neden yatıyor. Gençlerin ve çocukların ön plana çıkardıkları bir takım profiller var. Bunlar daha ziyade TV programları, diziler ve sinema sektörüyle gelişen bir halka. Buradan hareketle yola çıktığımızda engelleri aşan, özgürlüğünü ön plana çıkaran, kendi beklentileri, hevesi için anne ve babasını bir kalemde silebilen bir gençlik pohpohlandı. Gençliğe sunulan model ‘ne kadar asi olursan, geri kafalı ebeveynlerine karşı ne kadar başkaldırırsan o kadar özgürsün’ modelidir. Bunlar çoğunlukla açıktan verilen mesajlardı. Haliyle gençliğin içerisinde bulunduğu durumdan sadece gençliği suçlamak ya da sadece tek taraftan bir çözüm beklemek doğru değildir. Diğer taraftan sokak kültürü ortaya çıkıyor. Efendi, uslu, anne ve babasına saygılı olan genç bir takım ithamlarla ideal bir birey olmadığı algısı oluşturuluyor. Eğitim sisteminde de çocukların, gençlerin dünya ve ahiret dengeleri göz önünde bulundurulmayarak heva ve heveslerine yatırım yapıldığı görülüyor. Bu kimi zaman bilinçli kimi zaman da farkında olunmayarak yapılıyor.” diye konuştu.
“İlim ve irfanın kaynağı olan Kur’an ve sünnet esas alınarak bir eğitim sistemi oluşturulmalı”
Ebeveynler çocuklarıyla iletişim kurarken, onları yetiştirirken sevgi ve saygıyı ön plana çıkararak çok güçlü bir bağ kuramadıklarına dikkat çeken Yüksek, maneviyatı önceleyen bir sistemin oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Yüksek şunları söyledi: “Bizler, ‘anne ve babana öf bile deme’ diye buyuran aynı zamanda çocuklarına hitap ederken ‘yavrucuğum’ ifadesinden de geri durulmaması gerektiğini öğütleyen bir dinin mensubuyuz. Bu açıdan bakıldığında dinimizin hem ebeveynlere hem evlatlara yönelik çok güzel tavsiyeleri var. Bunlar genelde hem eğitim sisteminde hem de ebeveyn çocuk ilişkisinde başvurulan mecralarca sümenaltı edildiği için sağlıklı bir iletişim kurulamıyor. Eğitim sistemi yeniden kurulurken koruyucu bir sistem olabilmesi adına ilim ve irfanla birlikte dinimizin tüm güzellikleri ivedilikle sisteme geçirilerek birey ve toplumun sağlığı için, toplumun ıslahı için çok önemlidir."
"Neslimizi tehlikelerden kurtarmaya yönelik bir çabanın içerisinde olunmalı"
Ailelerin de kendilerini gözden geçirmesi gerektiğini belirten Yüksek, "Çünkü ciddi anlamda bilgiye ulaşabildiğimiz bir çağdayız. Tabiri caizse bir tık uzağımızda. Bu nedenle çocuklarıyla iletişim sorunu yaşayan, onların dünyasına ulaşamayan anne ve babalar için de çok ciddi çözümler mümkün. Zira şu an özellikle ülkemizde gençliğe model olarak sunulan tüm programlarda ön plana çıkan durumlar ülke olarak sitem ettiğimiz konular. Ancak ne yazık ki, çözüme yönelik çoğumuz elini taşın altına koymuyor. Bütün bu durumlar göz önünde bulundurularak aile, toplum ve eğitim sisteminin bir an önce ortak bir paydada buluşarak neslimizi, geleceğimizi bu tehlikelerden azad etmeye yönelik çabalarda bulunması gerekir. Bunu yaparken de ilim ve irfanın kaynağı olan Kur’an ve sünnete başvurulmalıdır. Dua ve niyazımız hayırlı evlatlar, hayırlı anne babalar, sağlam ilişkiler ve maneviyatı sağlam güçlü bir toplumdur. Bu kavli duanın fiili duaya ulaşabilmesi adına da her birimizin üzerine düşeni yapması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.(İLKHA)