Haber merkezi

Şimdiye kadar PKK çizgisindeki ulusalcı Kürtlerin "İslamiyet Kürtlerin ulusal bilincine zarar vermiştir, bu iş İslam`la olmaz...." noktasından buraya gelmeleri elbette sevindirici bir durumdur. Ancak bunun için samimi olmaları ve İslam`ı tek referans kabul eden dindar Kürtlere yaptıklarından dolayı nefislerini muhasebe ederek onlardan özür dilemeleri gerekiyor.

İslam olmazsa ortada ne Türk ne de Kürt kalır

Zaman Gazetesine yaptığı demecinde, taleplerin olgunlaşmasıyla çözüm sürecinin de olgunlaştığını anlatan Türk, şöyle konuştu: “Taleplere baktığımızda, tarihî bir geçmişi olan Türkleri ve Kürtleri kucaklaştırmaya yönelik bir siyaset mantığının esas alınması noktasında bir refleks gelişiyor. Kürtler bu dönemde bur ulus devlet yaratmaktan çok halkların birlikte yaşaması refleksini gösteriyor. Bu çözüm için önemli bir şans. Bölme yerine adil, eşit birleşme. Zaten geçmişe baktığımız zaman, bin yıldır bizi birlikte tutan neden din ve tarihî dayanışmadır. İslâmiyeti, dini ve birlikte geçmişte ortak bir mücadele sergilenmiş alanları kapatırsanız ne Türklük kalır ne Kürtlük. Kürtlerin devlet olma hakkı var ama etnik milliyetçiliğin yürütüldüğü, mezhep çatışmalarının olduğu bir coğrafyada ulus devlet mantığı yerine halkların kardeşliği ve eşit şartlarda yaşamasının halklar açısından çok daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugün baktığımızda Kürtler ayrılma değil ortak, adil, eşit bir yaşamı esas alıyor. Bu aslında sorunun çözümünü büyük oranda sağlıyor, eğer doğru değerlendirilirse.”

Kürt sorununun çözümü adına oluşan olumlu havanın barış için çok önemli bir fırsat olduğunu belirten Ahmet Türk, “Bu fırsat kaçarsa, benim gibi barışçıl insanlar bile artık barıştan söz edemeyebilir. Halk diyecek ki: ‘Kaç sefer dediniz, demek ki barış istenmiyor..’ Belki uzun süre insanlar barış kelimesini kullanamayacak. En büyük tehlike de bu. Umutlar bitebilir.” uyarısında bulundu.