• DOLAR 34.651
  • EURO 36.467
  • ALTIN 2923.086
  • ...
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Darbeciler hep aynı kodlarla hareket etmişlerdir”
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TSK’nın içindeki bir grup cuntacının gerçekleştirdiği darbenin ardından yaşananların ise sadece demokrasi adına değil, adalet ve insanlık adına da utanç verici olduğunu aktardı.  

Erdoğan, "Üzerinde bulunduğumuz Yassıada'da, diğer bir ifadeyle 'Yaslı Ada'da yapılan ve bizzat faillerinin itirafıyla önceden verilen emirlerin uygulanması şeklinde geçen yargılamaların sonu çok büyük bir faciayla bitmişti." diye konuştu.

Erdoğan, Demokrat Parti Hükümetinin Başbakanı Adnan Menderes ile Bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idam kararlarının da yine burada alındığını hatırlatarak şöyle dedi:

“Her üç kahraman da idam sehpasına vakarla, gururla, inançla yürüdü. Darbeden yaklaşık 16 ay sonra, 16 ve 17 Eylül 1961 tarihinde gerçekleşen bu idamlar milletimizin yüreğine kor bir ateş gibi düşmüştür. Aslında o gün hukuk ve adalet ayaklar altına alınarak idam sehpasına gönderilen milletin bu üç adamı değil, bizatihi milli iradenin ta kendisi olmuştur. Darbe ile görevinden indirilen, Yassıada'da kurulan tiyatro mahkemelerde yargılanan rahmetli Menderes ve arkadaşları değil, tarihi, kültürü, değerleri ve inançlarıyla milletimizdi.”

Erdoğan, “İdam sehpasındaki son sözü, 'Devletime ve milletime ebedi saadetler dilerim.' olan rahmetli Menderes'in aziz hatırasına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. İdama götürülürken önce, abdestini alıp, iki rekât namaz kılıp, ardından altındaki sandalyeyi kendisi iterek düşüren ve celladına da 'Sen çekil, o sandalyeyi ben iterim.' diyen Fatin Rüştü Zorlu'nun hatırasına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Kişilik bu, kimlik, şahsiyet, mesele bu... Başarılı bir Maliye Bakanı olduğu halde, sırf geçmişte darbecilere istedikleri imtiyazları sağlamadığı için kendisine kin beslenen Hasan Polatkan'ın hatırasına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Onları deviren, yargılayan ve asanlar, hayatlarını milletin nefret dolu bakışları altında sürdürmek zorunda kaldılar. Her ne kadar bu cinayete ortak olanlardan bazıları sonradan 'Biz Yassıada'da katliam yaptık.' diyerek suçlarını ikrar etseler de tarihin ve milletin hükmünden kurtulamamışlardır.” diye konuştu.

Erdoğan, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının kabirlerinin, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın gayretleriyle İmralı Adası'ndan İstanbul'a taşınmasının da 30 yıl sonra gelen bir vefa örneği olduğunu kaydetti.

Adnan Menderes'in "Yeter söz milletindir." çıkışını kendilerinin de daha sonra, "Yeter karar milletindir." ifadesiyle geliştirdiklerini anlatan Erdoğan, bu süreçlerin birbirini adeta bütünlediğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yapılan 1954 ve 1957 seçimlerinde de milletin demokrasi ve özgürlükler konusundaki tercihinde kararlı olduğunu gösterdiğinin altını çizdi.

Demokrat Parti'nin 1950 seçimlerini yüzde 53,5, 1954 seçimlerini yüzde 56,6 ve 1957 seçimlerini yüzde 47,8 ile birinci olarak tamamladığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Rahmetli Menderes'in milli gelirimizi üç katına çıkaran, ülkeyi barajlarla yollarla lojmanlarla sanayi tesisleriyle donatması milletimizi memnun ederken, birilerinin de rahatsızlığına yol açıyordu. Yerli ve milli olan her şeye husumeti hayatlarının merkezine koyanlar, ardı ardına gelen bu demokrasi ve kalkınma dalgalarına karşı daha sonra da sık sık başvuracakları bir yönteme sarıldılar. Sınırlarımızın bekçisi, milletimizin güven kaynağı kahraman ordumuz içinden devşirdikleri cuntacılar vasıtasıyla milli iradeyi tehditle baskıyla silahla yeri geldiğinde kanla alt etmeye çalıştılar. Sadece darbe yapanları değil, 'Daha ne bekliyorsunuz' kışkırtmasıyla ordumuzun içine darbe virüsünü sokanları da bu millet asla affetmeyecektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından beraberindekilerle açılışın yapılacağı alana geçti.

Burada Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dua etti. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir