İstanbul’da Dünya Kudüs Günü münasebetiyle basın açıklaması düzenlendi
Her Ramazan ayının son cuması kutlanan "Dünya Kudüs Günü" münasebetiyle basın açıklaması düzenleyen Dünya Kudüs Günü Platformu, Müslümanların birlik ve kardeşliğinin Kudüs’ten geçtiğini vurguladı.
Fatih Saraçhane Parkı'nda düzenlenen basın açıklamasına platforma üyesi olan dernek yetkilileriyle birlikte bazı vatandaşlar da katılım sağladı. Yasin Aydoğan’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlikte, basın açıklamasını platform adına Recep Yiğit okudu.
Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasının ardından İslam ümmeti açısından ikinci büyük musibet kuşkusuz ki, Filistin’in İngilizler tarafından işgali ve "israil" adı altında siyonist bir rejimin Filistin toprakları üzerinde kurulması olduğunu söyleyen Yiğit, İslam ümmetinin karşılaştığı en büyük felaketin bugün Filistin toprakları üzerinde siyonist yapının varlığının devam etmesi ve Kudüs’ün işgal altında olması olduğunu söyledi.
"Filistin özgürleşmedikçe, dünya Müslümanları özgür Kudüs’te namazlarını kılmadıkça ümmetin izzete kavuşması mümkün değildir"
Yiğit, "Allah Subhanehu ve Teala’nın Kur’an-ı Kerim’de 'insanlar arasında müminlere karşı en şiddetli düşma'" olarak tanımladığı siyonistler, tüm tarih boyunca hakkın sürekli düşmanı olmuşlar ve tarihsel açıdan da İslam’a ve Müslümanlara karşı düşmanlığın hep planlayıcısı, uygulayıcısı ve tetikleyicisi rolünü üstlenmişlerdir. Dolayısıyla siyonizm; en küçük zerresi bile önlenemeyecek büyük felaket ve musibetlere yol açacak bir virüstür, İslam coğrafyasının kalbine saplanmış zehirli bir hançerdir. Bu kanser uru tamamen ortadan kalkmadıkça, denizden nehire bütün Filistin özgürleşmedikçe, dünya Müslümanları özgür Kudüs’te namazlarını kılmaya başlamadıkça İslam ümmetinin izzete kavuşması ve başını doğrultması mümkün değildir." dedi.
"Dünya Kudüs Günü’nde Filistin'in direnişçi halkının ve İslami direnişin yanında durduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz"
İslam ümmetinin odaklanması gereken asıl davanın Kudüs olduğuna inanan Müslümanların siyonizmle mücadele bilincinin canlı tutması gerektiğini belirten Yiğit, "Kudüs davasının kararlılıkla sürdürülmesi ve Rabbimizin de müjdelediği üzere, bu ‘israil’ adlı gayri meşru kanser uru tamamen sökülüp atılıncaya kadar cihad ve direniş yolunun devam ettirilmesi adına, Ramazan ayının son cuması olan Dünya Kudüs Günü’nde Filistin'in direnişçi halkının ve İslami direnişin yanında durduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz." diye konuştu.
"Bugün, Kudüs’ümüzün özgürlüğü uğruna kurban sunduğumuz tüm şehitlerimizle misakımızı tazelemenin günüdür"
Yiğit, "Dünya Kudüs günü, İslam ümmeti açısından vahdet ve kardeşlik günüdür; İslam’ın ve ümmetimizin azılı ve küstah düşmanlarına karşı yüreklerimizi ve bileklerimizi birleştirip Kudüs’ümüzle kucaklaşma günüdür. Kudüs günü, İslam’ın mübarek ve mukaddes kıldığı topraklar üzerinde hiç bir gayri meşru yapının duramayacağını, Filistin halkının vatanlarından, haklarından, özgürlüklerinden ve onurlarından mahrum bırakılmasının kesinlikle kabul edilmeyeceğini ve mukaddesatımızın siyonistlerin çizmeleri altında çiğnenmesine göz yumulmayacağını haykırmanın günüdür! Kudüs günü, özgür Kudüs için Allah Subhanehu ve Teala ile ahitleşme ve Kudüs’ümüzün özgürlüğü uğruna kurban sunduğumuz tüm şehitlerimizle misakımızı tazelemenin günüdür." şeklinde konuştu.
"Kudüs cephesi, kardeşlik ve vahdet cephesidir"
Hangi meşrep, mezhep ve ırka mensup olunursa olunsun Müslümanların Kudüs davasıyla ayağa katlığını vurgulayan Yiğit, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Kudüs bizim için hem vahdet ve kardeşliğimizin hem izzet ve zaferimizin teminatı, kurtuluşumuzun kapısı ve hak yolda yürüyüşümüzün pusulasıdır. Doğru yolda yürüyüp yürümediğimizin göstergesi Kudüs davasına olan bağlılığımızla ölçülür. Kudüs’le bağımız gevşedikçe, Kudüs’ü unutup başka konulara ve gündemlere boğulunca, Kudüs’ü özgürleştirme mücadelesini bir kenara bırakıp yapay kavgaların ve çatışmaların içine girdikçe, doğru yoldan saptığımızı rahatlıkla anlayabiliriz. Bu cihetle, Hz. İbrahim’in Nemrud ile Hz. Musa’nın Firavun ile ve Hz. Resul-i Ekrem’in Ebu Cehil ile savaşının günümüzdeki karşılığı emperyalizm ve siyonizme karşı mücadele eden Kudüs direniş cephesidir. Kudüs cephesi, sadece siyonist işgal altındaki Filistin topraklarını özgürleştirme mücadelesi değil, aynı zamanda ümmetin gönül cephesidir. Kudüs cephesi, kardeşlik ve vahdet cephesidir. Kudüs cephesi, bilinç ve basiret cephesidir.
Taşıdığı önem sebebiyle küresel emperyalizm ve siyonizmin İslam ümmeti üzerinde oynadığı oyunların da merkezinde hep Kudüs olduğunu hatırlatan Yiğit, küresel güçlerin Müslümanları Kudüs’ten koparıp uzaklaştırmak için oyun üzerine oyunlar oynadığını, planlar üstüne plan yaptığını, Kudüs davasını ortadan kaldırmak için ittifaklar kurup savaşlar çıkararak kan döktüğünü söyledi.
Siyonistlerin meşruiyetini kazanmaları için işbirliği yapanlar utancın ve ihanetin ortağı olmuşlardır
Emperyalist ve siyonistlerin oynadığı en son oyunun "Yüzyılın Anlaşması" olduğunu vurgulayan Yiğit, şöyle konuştu:
Filistin’in tamamına yakınını siyonistlerin işgaline ve sultasına bırakan, Kudüs’ü siyonist rejimin bölünmez ebedi başkenti olarak gören ve Filistinlilerin vatanlarına dönme hakkını tamamen ortadan kaldıran bu plan ne yazık ki, ümmetin gereken tepkiyi ortaya koyamamasıyla adım adım uygulanmaya devam etmektedir. Öyle ki siyonist rejimin Golan Tepeleri ve Kudüs’ü ilhak kararının ardından şimdi de Batı Şeria’yı ilhak etme planı gündeme gelmiş ve bu konuda Amerika ile ortak çalışmalar başlatılmıştır. Filistin toprakları üzerinde siyonist işgalin varlığı İslam ümmeti açısından ne kadar büyük bir felaketse, İslam dünyasında, Filistin topraklarını siyonist işgalcilere satan ve pazarlayan hain rejimlerin ve yöneticilerin varlığı da en az o kadar büyük bir musibettir. Nitekim, Camp David anlaşmasıyla başlayan ve her geçen zaman siyonist rejimle ilişkileri normalleştirme ve siyonist azgınlığa meşruiyet kazandırma yolunda adımlar atan bu işbirlikçi rejimler, ‘Yüzyılın Anlaşması’ denilen utancın ve ihanetin en büyük parçası da olmuşlardır. Filistin halkının haklı ve meşru mücadelesine terör damgasını vuracak kadar, Filistin’in kahraman mücahitlerini yakalayıp zindanlara atacak kadar ve Filistin halkını en ağır ve insanlık dışı şartlarda muhasara altında yapayalnız bırakıp siyonist saldırılara lojistik destek verecek kadar alçalan bu rejimlerin şimdi de bu terör rejimi ile askeri, siyasi ve ekonomik her alanda işbirliğine ve ittifaka yönelmeleri, bir paranın iki yüzü misali siyonist rejimle giderek özdeşleşmeleri, gerçekte kendilerinin emperyalizm ve siyonizmin ne kadar kölesi olduklarını göstermektedir. Şüphesiz ki Filistin toprakları bu siyonist rejimin işgalinden er geç kurtulacağı gibi, Müslüman halklar da böylesi işbirlikçi rejimlerin ihanetlerinden de kurtulacaklardır.
Coranavirus salgını dolayısıyla, bütün dünyada alınan önlemler ve getirilen kısıtlamalar, doğal olarak her yıl düzenlenen Kudüs günü eylem ve etkinliklerinin bu sene daha farklı şekillerde düzenlenmesini beraberinde getirdiğini belirten Yiğit, son olarak şu ifadelere yer verdi:
Kamuoyunda Filistin davasını ve Kudüs mücadelesini canlı tutacak yol ve yöntemler inşallah bu Kudüs günün de tarihe farklı bir şekilde kaydedilecektir. Bu vesileyle, Kudüs bilincini ümmetimizin zihinleri ve yüreklerine kazıyan tüm liderlerimize, alimlerimize, şehitlerimize şükran ve minnetlerimizi sunarken onların bize emanet bıraktığı Kudüs sancağını daha da yükseklere kaldırmak, bu kutlu mücadeleyi zaferlerden zaferlere ulaştırmak ve ümmet olarak tez zamanda özgür Kudüs’te buluşmak için Allah Tebareke ve Teala’dan yardım ve nusretini niyaz ediyoruz. Yaşasın Ümmet kardeşliği ve yaşasın Kudüs dayanışmamız. Yaşasın Kudüs şehitleri ve yaşasın İntifadamız.
Düzenlenen basın açıklaması. Yasin Aydoğan tarafından okunan dua ile son buldu. (İLKHA)