Trump’ın Çin oyunu ve ABD’nin yeni stratejisi
Covid-19 dünya politikasını değiştirmeye fırsat verdi. ABD yeni stratejisini geliştiriyor. ABD Başkanı neyin peşinde? Çin dünyanın süper gücü olmaya mı çalışıyor? ABD ve Çin arasında bir savaş çıkabilir mi? Ekonomik savaşlar fiili savaşa dönüşür mü?
Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz
Covid-19 dünya politikasını değiştirmeye fırsat verdi. ABD yeni stratejisini geliştiriyor. ABD Başkanı neyin peşinde? Çin dünyanın süper gücü olmaya mı çalışıyor? ABD ve Çin arasında bir savaş çıkabilir mi? Ekonomik savaşlar fiili savaşa dönüşür mü?
Covid-19 küresel ölçekte büyük bir toplumsal ve ekonomik hasara yol açmışken ABD yeni bir stratejinin peşinde. Aslında, ABD Başkanı bunu üç yıl önce başlatmıştı. Hatırlarsanız, ABD ve Çin arasındaki ekonomik savaş yeni bir hadise değil. Ticaret savaşları, Güney Çin denizi, Tayvan, Sincan, Hong Kong ve Huawei konusunda karşı karşıya gelen iki ülkenin arasında Covid-19 ile yeni bir boyuta girmiş durumda. ABD ve Çin rekabeti de daha karmaşık ve çatışmalı bir duruma doğru ilerliyor. ABD Başkanı Donald Trump’ı “çılgın bir lider” olarak tanıyoruz. Hakikaten, Trump çılgın bir lider! Bir twitt atar veya bir açıklama yapar tüm dünya onun ne demek istediğini, mesajını okumak/anlamak için uğraşır. Dürüst olmak gerekirse, Trump’ı küçümseyenler aslında yanılıyorlar. Çünkü, Trump’ın attığı mesajlar ve yaptığı açıklamaların arkasında çok ciddi hazırlıkların olduğu ayrıca, dış politikasına yönelik olduğu kadar iç siyasetine de müthiş etki yaptığını görmek mümkündür. Trump ABD Başkanı olarak daha siyasi bir dil kullanabilirdi, ama yapmıyor. Çünkü, Amerikalıları çok iyi tanıyor. Adeta sokak ağzıyla bir twitt atıyor, sokakları coşturuyor, analistleri ise derin düşüncülere sevk ediyor. Kim bilir, belki bir kaç yıl sonra Trump’ın attığı twittler siyasette bir yenilik olabilir. Trump Amerikan seçmeniyle nasıl bir dil kullanılması gerektiğini gayet iyi kavramış durumda. Amerikan seçmeni Obama’nın dili değil de Trump’ın kullandığı “maço dili” seviyor. ABD’nin rakipleri ise bu mesajların arkasında “ne var ne yok” diye düşünürken Trump Amerikalıları yavaşça yeni bir savaşa hazırlıyor. Dönelim Çin’e...
ABD VE ÇİN ARASINDAKİ EKONOMİK SAVAŞ
Amerikalı seçmenler Ortadoğu savaşlarından bıkmış durumda. Artık, “Radikal İslam”, “İslami Terör” gibi söylemler fonksiyonunu yitirmiş durumda. ABD’ye yeni ve gerçek tehdit eden bir düşman lazım. Amerikalılar seneler öncesinden bu yana Çin’i ve Çinlileri sevmez. Şimdi, Amerikalı para babaları da Çin’i bir ekonomik/ticari tehdit olarak görmeye başladı. Ancak, kim ne derse desin şuanda ABD ufak bir savaş bile istemiyor. Trump’ın Çin’e karşı başlatmış olduğu propaganda ise bir kaç yıl sonrasına yönelik hazırlıktan ibarettir. Çünkü, ABD medikal ürünlerinden çoğunu Hindistan’dan alıyor. Hindistan ABD’ye ilaçları vermeye devam ediyor ama, Hindistan antibiyotik ilaçlarının ana malzemeleri Çin’de üretiliyor. Yani, senelerce Çin’e yapılan medikal, teknolojik ve diğer yatırımlarını müttefik ülkelere geri çekmeden ABD, Çin ile her hangi bir çatışmaya girmeyecektir. Çünkü, Amerikalılar adeta sabah kahvaltısı gibi antibiyotikleri kullanan bir toplum! Ayrıca, Çin’in 2025’e yönelik “Made in China” programı yani, ABD teknolojisinden bağımsız bir teknolojiye sahip olmalıyız söylemi ve dünya ticaretinin büyük bir payına sahip olma isteği ABD’yi önlemleri almaya sevk etti. Dolaysıyla, ABD Covid-19’u bir fırsat bilerek Çin’e yönelik propagandaya başladı. Dürüst olmak gerekirse, Trump medya savaşını gayet güzel yürütüyor.
ÇİN ABD İLE SAVAŞACAK KADAR GÜÇLÜ MÜ?
Çin büyük bir devlet, nüfusuna göre! ABD yıllarca Ortadoğu’da, Afganistan’da trilyonlarca dolar savaşa yatırırken, Çin bir mermi bile atmadı ve ülkede yollara, teknolojilere, ağır sanayisine ve ülke gelişimine yatırım yaptı. Çin gelişti, büyüdü ve ABD’ye kafa tutacak gibi gözüküyor. Fakat, Çin Halk Cumhuriyeti Sincan bölgesindeki Uygur Müslümanlardan başka son mermisini ne zaman attıklarını bile hatırlamaz. ABD ise tam tersi son 50 yılda savaşmadan geçirdiği zamanı söyleyemez. Olası bir savaş durumunda askerlerin sayısı önem taşımıyor, tecrübe ve elindeki teknoloji çok önemli. Dolaysıyla, Çin ABD ile olası bir savaşta kazanmaz, tam tersi yıllarca elde ettiğini kaybeder.
ABD VE ÇİN EKONOMİK SAVAŞI FİİLİ SAVAŞA DÖNÜŞÜR MÜ?
Trump çılgın olabilir ama, Çin’e fiili savaş açacak kadar çılgın değil. İlk önce, Trump bir işadamı/tüccar. Ekonomiyi gayet iyi biliyor. Dolaysıyla, Çin’e karşı kullanacak çok ekonomik silahları var. Örneğin, NATO ülkelerini koruyoruz demişti. Ortadoğu’yu kontrol ediyor. Uygur kartını kullanabilir ve kullanıyor. Ekonomik yaptırımlar çok büyük silahtır. En tehlikelisi ise Çin halkına ABD demokrasisi dayatılması. Çin büyük tehlikeyi görüyor ve Rusya’yı kendi tarafına çekmek için uğraşıyor. Fakat, Rusya bunu ister mi kendiniz bir düşünün. Rusya Çin’e sahip çıkmaya başlarsa, mevcut ekonomik yaptırımlar bir rüya gibi gelir. ABD hala bildiğimiz “büyük şeytan”! ABD’nin elinde bu kadar imkanı varken, Çin ile fiili savaşa ihtiyacı görünmüyor. Çin’i yıpratır, dünyanın en büyük tehdidi haline getirir, yatırımlarını geri çektirir ve Çin yaklaşık iki milyar nüfusuyla yalnız kalır. Çin kaç parçaya bölünebilir bir siz düşünün! Unutmayın, hiç bir şey gazetelerde ve televizyon kanallarında anlatıldığı gibi değildir!