• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Doğan; Türkiye'nin, bölgede ve dünyada tarımsal üretimde önder ülke olmak istiyorsa üreticisinin yüzünün güler olması, mutlu olması gerektiğini belirtti.

İnsan beslenmesinin temelini oluşturduğundan tarımın öneminin tartışılmayacak en önemli sektör olduğunu vurgulayan Doğan, şöyle konuştu:

Tarımsal sektör dönemi hiç bitmeyen demode olmayan, modası geçmeyen, tam tersi her zaman önemi gittikçe daha da artan yegâne sektördür. Tarımsal üretim; eğer bir gün insanoğlunun uzayda yaşaması gerçekleşirse düşüncesinin yanında bile insan gıdasının sağlanması için uzayda bitki yetiştiriciliğinin yapılması düşüncesi ile uzay çalışmalarında kendine yer bulmaktadır. Yani günümüzde en uçuk düşünce olarak görülen en gelişmiş teknolojiler olan uzayda yaşamak düşüncesi bile tarımdan bağımsız düşünülmüyorsa tarım sektörünün önemini artık siz düşünün.

"Tarımsal üretimi arttırmalıyız"

Bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde çok büyük bir yoksulluk yaşandığını ifade eden Doğan, "Dünya genelinde 800 milyondan fazla insan açlık ile karşı karşıya olduğunu unutmamalıyız ve buna göre hep birlikte tarıma gerekli önemi verip tarımsal üretimi arttırmalıyız. Tarımsal üretim miktarı, tarımsal üretim çeşitliliği açısından, bölgesinde liderliği, dünyada da ön sıralara yükselmeyi hedefleyen Türkiye'nin, bu konumunu devam ettirmesi için tarımsal üretim yapan üreticisinin yüzünü güldürmelidir, üreticisini mutlu etmelidir. Biz dünyada gelişen tarımsal üretimin farklılığını takip ederek gelişmiş dünya tarımsal üretimini dünya nasıl yapıyorsa bizimde öyle araştırma yaprak en iyi tarımsal üretimi yapmamız gerekmektedir." diye konuştu.

"Üretkenliği en yüksek seviyeye çıkarmalıyız"

Dünyadaki tarımsal değişim ve dönüşüm anlayışının, Türkiye tarımında önemli başarıların ve rekorların yaşandığı bir üretime doğru gitmesinin sağlanması gerektiğini ifade eden Doğan şunları söyledi:

83 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, çok geniş bir ekilebilir ve üretebilir tarımsal potansiyeline sahip olma avantajı, çok önemli sulanabilir tarımsal alana sahip olmanın avantajını iyi değerlendirmelidir. Birim alandaki tarımsal üretim açısında dünyadaki gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir ve yarışabilir bir tarım modeli, tarımsal yatırım projeleri ile harekete geçerek üretkenliğini en yüksek seviyeye çıkarmak zorundayız. Biz biliyoruz ve görüyoruz ki üretken olmayan toplumların her anlamda geri kaldığı, hele bu üretim tarım sektörü gibi stratejik önemi dünyada en önemli olan sektör ise üretim kaçınılmazdır.

"Üretimin kesintiye uğramasına izin verilmemeli"

Tarıma stratejik bakış açısının geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Doğan, "Çiftçinin emeğini, alın terini koruyan, daha fazla gelir, daha fazla iş sağlayan dev yatırımların sürdürülebilir ve geliştirilebilir bir şekilde hayata geçirilmesi gerekir. Gübre ve mazot başta olmak üzere zararlılarla mücadele kapsamında girdileri desteklenerek, Türkiye'nin, yaşanan küresel finans krizlerine ve kuraklıklara, gerek küresel gerek bölgesel ve gerekse de ülkesel bazda üreticilerimizi her zaman ayakta tutabilecek şekilde desteklenmeli, üretiminin kesintiye uğramasına izin verilmemeli, üreticinin rekabet gücünü artırıcı önlemler alınacak şekilde desteklenmelidir." dedi.

"Yeni nesil kırsala dönmemektedir"

Üreticileri kırsalda tutmanın, kırsaldan şehirlere göçü önlemenin gerektiğini belirten Doğan, şu ifadeleri kullandı:

Nitekim kırsaldan şehirlere göç eden üreticilerimiz bir daha kırsala dönmeyi düşünmemektedir. Bu dönüş oranı çok çok düşük kalmakta sonraki nesil ise hiçbir şekilde kırsala dönememektedir. Türkiye tarımda dünyanın her zaman tarımsal büyüklük olarak ilk 5 büyük tarımsal potansiyele sahip olabilecek bir ülkedir. Yeter ki ülke olarak elindeki genç, dinamik kalifiye ve üretici potansiyelini, mevcut tarım alanları, mera alanlarını doğru bir şekilde harekete geçirebilecek projeler geliştirilsin. Türkiye, Avrupa'da ekilebilir tarım alanları, iklim koşulları ve mevsimsel koşular itibarı ile her zaman, ilk sırada yer alabilecek tarımsal üretim potansiyeline sahip olan bir ülkedir. Biz biliyoruz ki Türkiye bugün 83 milyonluk nüfusunun yanı sıra 35-40 milyon turisti hiç zorlanmadan besleyen bir tarımsal üretim potansiyeline sahip olan bir ülkedir.

"İthalatın önüne her ne şekilde olursa olsun geçilmeli"

Türkiye'de dışarıdan ürünlerin ithal edilmesinin ise doğru olmadığını savunan Doğan, "İthalatın önüne her ne şekilde olursa olsun geçilmesi gerekmektedir. Tam tersine tarımsal ürünlerin pazarını oluşturacak ihracatın önünün açılması gerekir. Türkiye'de geçen yıllarda olduğu gibi halen kırmızı et, hububat gibi ürünlerin ithalatı yapılmakta, maalesef bu durum üreticimizin yumuşak karının oluşturan bir durum olup rekabet edebilir bir çiftçi profili bu durumda ortadan kalkmaktadır. Tarımda kaliteli ve verimli ürün elde edilmesi bizim temel politikamız olmalıdır. Bu amaçla birçok projeyi gerçekleştirilmeli, projelerin gerçekleştirilmesi için destek sunulmalı, projeler kalıcı olmalı, sürdürülebilir olmalı, tarımsal sanayi ile desteklenmelidir. Pazar araştırması yapılarak kolay pazar bulunması sağlanmalı,  tarımsal ürünlerinin fiyat dalgalanmalarının önüne geçilmeli, çiftçi satacağı ürününü pazarının önünü görebilmelidir." diye konuştu.

"Güvenceli bir tarımsal üretim sağlanmalıdır"

Açıklamasının devamında Doğan, "Tarımsal üretimin girdilerini iyileştirilmesi ile birlikte üretilecek ürünlerinin pazarlarının oluşturulması ve üreticinin hasat döneminde fiyat dalgalanmaları ile karşı karşıya kalmayacak şekilde güvenceli bir tarımsal üretim sağlanmalıdır. Sağlıklı gıdayı tarladan sofraya kadar takip eden bir güvence ile sağlıklı gıda zincirinin denetlenmesi ve takip edilmesi çalışmaları geliştirilmelidir. Tarımsal üretim desteklemelerinin zamanında ödenmesinin mutlaka gerçekleştirilmesi gerekir. Bunun bitkisel ekimden önce yapılması hatta avans verilmelidir. Üretici tarlaya tohumunu atmadan, gübre ve tohum alma dönemleri bölgelere göre tespit edip buna göre tarımsal destekleme ödemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Türkiye tarımda önemli başarılara imza atmak istiyorsa üreticinin yüzü her zaman güler olacak, yani çiftçinin tarımsa üretimde kar marjı yüksek olacak, yüzü güler olacak olan üreticimizin tarımsal üretiminin bereketi artacaktır. Mutlu üretici bereketli hasılat olacaktır. Sloganımız bu olmalıdır." şeklinde konuştu.

"Tarım sektöründe var olan potansiyeli kullanamıyoruz"

Covid-19 salgını ile birlikte üreticilerin değerinin bir kez daha anlaşıldığına dikkat çeken Doğan, şunları söyledi:

Tarım potansiyeli açısından Türkiye çok şanslı bir ülkedir. Tarımsal potansiyel açıdan mevsimsel, iklimsel ve coğrafi olarak çok avantajı bir konumda olan Türkiye dünyanın en eski tarım merkezlerinden biridir. Türkiye'de tarımsal çeşitlilik açısından dünyada birçok ülkeden çok daha avantajlıdır. Sebze, meyve, hububat, sanayi bitkisi, endüstriyel bitki yetiştiriciliği açısından oldukça zengin bir çeşitliliği ile sahiptir. Bütün bu artılara rağmen, ülke olarak tarım sektöründe var olan potansiyeli tam olarak kullanabildiğimizi söyleyemiyoruz maalesef. Ülkemizde tarımın, arazi parçalanması ve işletme ölçek sorunu, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, genç dinamik nüfustan ve tarımsal alanlarda yeterince ve tekin olarak yararlanamama sorunu var. Genç kalifiye eleman olan on binlerce teknik eleman, ziraat mühendisi ve ziraat teknikeri ile binlerce veteriner hekim ve hayvan sağlığı teknikeri elmanın tarımsal işletmelerle buluşturup üretime kazandıramıyoruz.

"Tarımsal işletmeler küçüktür"

Tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin ise çok parçalı olduğunu ifade eden Doğan, "Ortalama işletme büyüklüğümüz 55-60 dekardır. Üstelik bu alanlar gittikçe de küçülmektedir. Bu durum tarımsal üretimde büyük bir külfet oluşturmaktadır. Bu kadar parçalanmış arazi ve işletme yapısıyla verimli tarımsal üretim yapmak kar marjı yüksek tarımsal üretimde bulunmak nerede ise imkânsızdır. Tarımsal işletme örgütlerinin idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve profesyonelce yönetilebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır. Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örnekleri görüldüğü gibi üyelerine ucuz girdi temin edebilmeli, örgütlenmenin teşvik edilmesi için ekonomik örgütlenmeye geçecek üreticiler avantaj sağlayıcı projeler geliştirilmelidir. Bu anlamda ekonomik örgütlenme etkin olarak sağlanmadan ne çiftçimiz ürününü değerinden satabilir ne de tüketicimiz dengeleyici fiyatlarla tüketim yapabilir. Piyasada da fiyat istikrarı sağlanamaz. Tarımsal üretimce çok önemli olan tarımsal üretim planlaması da yapılamaz.” dedi.

"Kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır"

Çiftçiyi rahatlatmak için mazot, gübre, yem, elektrik, tohum, ilaç gibi girdi maliyetleri makul düzeylere çekilmesi gerektiğine dikkat çeken Doğan, "Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır. Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır. Çiftçilerimizin vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir. Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır. Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır. Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır. Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkân sağlanmalıdır." açıklamasında bulundu.(İLKHA)