Cuma Hutbesinde infakın önemine dikkat çekildi
Ankara Kocatepe Camii’nde Cuma namazı kıldıran Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin, “Ramazan: İnfak, Yardımlaşma ve Paylaşma Ayı” başlıklı hutbe irad etti
Covid-19 nedeniyle temsili kılınan cuma namazı, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin’in imametinde eda edildi.
Ankara Kocatepe Camii’nde az sayıda katılımla ve tedbirler alınarak kılınan cuma namazı öncesi Şahin, “Ramazan: İnfak, Yardımlaşma ve Paylaşma Ayı” başlıklı hutbe irad etti.
Şahin, hutbesinde şu ifadelere yer verdi:
Muhterem Müslümanlar!
Yüce dinimiz İslam, toplum hayatında huzur ve sükûnetin hakim olmasını amaçlar. Bunun için iyilik ve fedakârlığı, yardımlaşma ve paylaşmayı emreder. Kötülüğü, bencilliği ve cimriliği ise yasaklar. İnsan, yaratılışı gereği bir diğerinin ilgi ve sevgisine, yardım ve desteğine ihtiyaç duyar. Cenâb-ı Hak “Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Bir kısmı diğerini istihdam etsin diye çeşitli alanlarda kimini kimine, derece derece üstün kıldık.” buyurarak bu gerçeği bize haber verir. İnsana düşen sahip olduğu imkanları bencilce kullanmak değil, elindekileri kardeşleriyle paylaşmaktır. İşte insana paylaşma bilinci kazandıran, böylelikle dünya ve ahiret mutluluğuna, nihayetinde Rabbinin rızasına kavuşturan tüm ibadetlerin ortak adı infaktır.
Aziz Müminler!
İnfak, kişinin Allah’ın kendisine emanet ettiği mal ve servetten, maddi ve manevi nimetlerden başkalarını da yararlandırmasıdır. Bütün canlılara iyilik yapma ve yardımda bulunma çabasıdır. Anne babaya, eş ve çocuklara, yakın ve uzak akrabaya, arkadaş ve komşulara hasılı tüm insanlara faydalı olma gayretidir.
İnfak, insanın fıtratında var olan yüce duyguları harekete geçirir. Kişinin nefsini arındırmasına, çevresiyle ilişkisini güçlendirmesine, üzüntü ve kederden kurtulup Rabbinin hoşnutluğunu kazanmasına vesile olur. Nitekim Cenâb-ı Hak bir ayet-i kerimede şöyle buyurur: “Mallarını gece gündüz; gizli ve açık infak edenler için Rableri katında ecirler vardır; onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.”
Kıymetli Müslümanlar!
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.” Ayet-i kerimedeki “kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” emriyle Yüce Rabbimiz, cimrilik edip Allah yolunda infak etmekten kaçınmanın, hem fert hem de toplum için tehlike oluşturacağını haber vermektedir.
Değerli Müminler!
Her alanda olduğu gibi infak konusunda da en güzel örneğimiz Resûl-i Ekrem (s.a.s)’dir. O, ümmetini daima cömertliğe, kanaatkârlığa, paylaşmaya ve yardımlaşmaya davet etmiştir. Zekat, sadaka, fitre ve fidyelerin yanında gönüllü yardımlarla zengin ve fakirler arasında iyilik köprüleri kurmuştur. Bir defasında kestiği koyundan geriye ne kaldığını Hz. Âişe validemize sormuş, “Sadece bir kürek kemiği kaldı Ya Resûlallah!” cevabını alınca, “Ey Âişe, desene bir kürek kemiği hariç tamamı bizim oldu.” buyurmuştur. Peygamberimiz bu veciz ifadesiyle verdiğimiz kadar kazandığımıza ve Allah yolunda harcamanın bereketine işaret etmiştir. Bir başka hadisinde ise müminleri şu sözlerle iyiliğe teşvik etmektedir: “Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse; Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Her kim de bir Müslüman’ın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim dünyada bir Müslüman’ın ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.
Aziz Müslümanlar!
Allah ve Resûlüne gönülden bağlanan müminler, tarih boyunca infak bilincini kuşanmış, yardımlaşmayı hayatlarının merkezine almıştır. Sahip oldukları ilmi ve iktisadi birikimlerini başkalarıyla paylaşmıştır. Cömertlik ve fedakarlıkta hep ön safta olan ecdadımız, infakı kalıcı hale getirmiş, yaşadıkları her coğrafyada vakıf ve merhamet medeniyeti inşa etmiştir. Yeryüzünde hayrın ve hasenatın, iyiliğin ve güzelliğin hakim olması için çalışmak bizim köklerimizde vardır. Bu gün de aziz milletimiz aynı şuur ve gayeyle iyiliğin öncüsü, insanlığın umudu, huzurun ve güvenin teminatı olmaya devam etmektedir elhamdülillah!
Muhterem Müminler!
İnfak, sadece maddi yardımlardan ibaret değildir. Allah Resûlü (s.a.s), gönülden gelen, yüreklere dokunan, dertlere deva olan her güzel davranışı infak kapsamında değerlendirmiştir. Peygamberimize göre infak, kimi zaman namaz için atılan bir adım, kimi zaman da sevinci ve kederi, varlığı ve darlığı paylaşmaktır. Kimi zaman muhtaca, mazluma, muhacire el uzatmak, kimi zaman da yolunu şaşırana yol göstermek, insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Bazen borçluya anlayışlı davranmak, bazen de eş ve çocuklara, ana baba ve kardeşlere, akraba ve komşulara güler yüzlü davranmak, tatlı söz söylemektir. Bazen hayvanlara iyilikle muamele etmek, bazen de yeryüzünün barış ve ıslahı için çaba sarf etmektir.
Değerli Müslümanlar!
Maalesef, tüketim ve bencilliğin öncelendiği, yardımlaşma ve paylaşmanın ötelendiği bir çağı yaşıyoruz. Sonu gelmez hırslar ve menfaat çatışmaları sebebiyle dünyamızı yakıp yıkan savaşlar yaşanıyor. Dünyanın bir ucunda insanlar bir lokma ekmeğe ve bir damla suya muhtaçken diğer ucunda tonlarca nimet bilinçsizce israf ediliyor. Halbuki insanoğluna düşen, Cenâb-ı Hakk’ın kendisinden beklediği adaletli ve merhametli hayatı inşa etmektir. Bu hayatın kodlarında, dine ve akl-ı selime aykırı şeyler yoktur. Hayır ve hasenat yapmaktan kaçınmak yani cimrilik ve bencillik yoktur. Bu güzide hayatta iyilik, yardımlaşma, paylaşma, cömertlik ve infak vardır.
Aziz Müminler!
Mağfiret gölgesinin üzerimize düştüğü Ramazan-ı şerif, infak, yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Allah rızası için karşılıksız vermenin mutluluğunu derinden hissetme, fakirlere, kimsesizlere, yetimlere ve darda kalanlara gönüllerimizi açma vaktidir. Zekâtlarımızı, fitre ve sadakalarımızı ihtiyaç sahipleriyle buluşturma anıdır.
O halde, bu mübarek ayda bol bol infak etmeye gayret edelim. Mümine yakışır bir nezaket ve zarafetle, infak adabına ve ihsan ahlakına uygun olarak, incitmeden ve asla gösterişe kapılmadan yardımlarımızı yapalım. Cenâb-ı Mevlâ’nın “Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir.” müjdesiyle hayır ve hasenatımızın sevap ve mükafat olarak bize geri döneceğini aklımızdan çıkarmayalım. Unutmayalım ki infak etmenin hazzını ve huzurunu idrak edememiş, cimriliğe saplanmış, israf çıkmazında debelenen bir ferdin ne kendisine ne de içinde yaşadığı topluma faydalı olması, huzur ve güven telkin etmesi mümkün değildir.
Hutbemi Yüce Rabbimizin şu uyarısıyla bitiriyorum: “Herhangi birinize ölüm gelip de ‘Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de infakta bulunup iyilerden olsam!’ demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda infak edin.” (İLKHA)