STK başkanları: “Saldırıların ve saldıranların dayanak noktası İstanbul Sözleşmesi’dir”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş şahsında İslam’a dil uzatanlara tepki gösteren STK başkanları, ahlaksızlığın kaynağının İstanbul Sözleşmesi olduğunun altını çizdi.
Cinsel sapkınlığa sahip çıkan Ankara Barosu, İzmir Barosu, HDP, CHP ve İHD'nin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında yaptığı suç duyurusuna her kesimden tepkiler çığ gibi büyürken, Erbaş'a STK başkanlarından da destekler gelmeye devam ediyor.
Konuyla ilgili İLKHA'ya açıklamada bulunan İDEV Başkanı Mehmet Ali Doyar, AGD Genel Başkanı Salih Turhan ve ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü, Diyanet İşleri Başkanı'nın hakkı söylediğini belirterek İslam’a dil uzatanlara tepki gösterdiler.
“Diyanet İşleri Başkanı üzerinden İslam’a olan kinlerini açıkladılar”
Ali Erbaş şahsında İslam’a dil uzatanlara tepki gösteren İDEV Başkanı Mehmet Ali Doyar, “Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş, Ankara Hacı Bayram-ı Veli Camisi’ndeki cuma hutbesinde, İslam’ın toplumsal hayata dair hükümlerinden bahsederek toplumu ifsat edip, ahlaki çöküntüye sebep olan önemli bir konuya temas etmiştir. Bu konunun, Diyanet İşleri Başkanı tarafından dile getirilmesi önemlidir. Ancak bunu hazmedemeyen malum çevreler, Diyanet İşleri Başkanı üzerinden İslam’a olan kinlerini izhar ederek karşı tavır aldılar ve şikâyette bulundular. Onlardan başka bir şey de beklenmez doğrusu.” dedi.
“İstanbul Sözleşmesi iptal edilmeli”
İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi gerektiğini dile getiren Doyar, şunları söyledi:
“Ancak burada şu hususa dikkat çekmek gerekir. Türkiye’de zina suç değilken, buluğ çağına erdiği halde 18 yaşından küçük olduğu için evlenenler tacizci diye cezalandırılırken, İstanbul Sözleşmesiyle ailenin dağılmasına ve ahlaksızlığın toplumda yer edinmesine zemin hazırlanırken, elbette ki ahlak yoksunu malum çevreler bunlardan cesaret alacak ve toplumu ifsat etmekten çekinmeyeceklerdir. Diyanet İşleri Başkanın bunlara da değinmesi en doğru olandı. Bundan çok daha doğru olan ve kahir ekseriyeti Müslüman olan bu toplumun da beklentisi; zinanın tekrar suç kapsamına alınması, evlilik yaşının gözden geçirilmesi ve İstanbul Sözleşmesi’nin iptali olacaktır.”
“Yapılan saldırıların ve saldıranların dayanak noktası İstanbul Sözleşmesi’dir”
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cuma hutbesinde belirttiği hususların tamamının doğru olduğuna inandıklarını söyleyen AGD Genel Başkanı Salih Turhan, diyanetin bu ve benzeri konularda daha fazla açıklama yaparak toplumu sürekli bilgilendirmesinde fayda olacağını söyledi.
Turhan, “Diyanet İşleri Başkanının şahsında İslam’ın hükümlerine yönelik yapılan saldırıların ve saldıranların dayanak noktası İstanbul Sözleşmesi’dir. Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi gibi toplumun ahlakını bozan, ahlaksızlığın yaygınlaşmasını, meşrulaştırılmasını ve kurumsallaşmasını sağlayan böyle bir sözleşmeden acilen çıkması gerekmektedir. Müslüman olmayan kimi ülkeler dahi halklarının bu sözleşmeye tepki göstermelerinden dolayı anlaşmadan çekildiklerini açıkladılar. Ayrıca İslam ile müsemma olmuş bir şehir olan İstanbul’un isminin böyle bir sözleşmeye verilmesi ayrı bir garabettir. Avrupa Birliği ile uyum süreci kapsamında ahlaksızlığın ve cinsel sapkınlıkların önünü açan tüm uygulamalar derhal son bulmalıdır.” dedi.
Turhan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu tarz konuların Müslümanların gündemini işgal etmesi de ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Çünkü bu konuların gündemde tutulması bir yandan cinsel sapkınlıkların gençler ve çocuklar tarafından merak edilmesine neden olmaktadır, bir yandan da bunu fırsat bilip, özellikle sosyal medyada sapkınlığın propagandası yapılmaktadır. Bu konuda da çok dikkatli olunmalıdır. Özellikle son yıllarda dizi ve filmlerde cinsel sapkınlığın övülmesi ve teşvik edilmesi karşısında da acil tedbirler alınmalıdır.”
“İstanbul Sözleşmesinin feshedilmeli ve 2684 sayılı kanunun kaldırılmalıdır”
Bu sapkınlığın Türkiye'de alan bulmasının İstanbul Sözleşmesi ile birlikte başladığının altını çizen ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü ise, “Diyanet İşleri Başkanının yaptığı açıklama doğrudur. Şimdiye kadar yapması gereken ama geç kalınmış bir açıklamaydı. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanının söylediklerini destekliyoruz ve arkasındayız. Kendisi de inşallah bu konuştuklarından geri adım atmaz. Nihayetinde konuştuğu şeyler Kur’an-ı Kerim’in hükümleridir. Diyanet İşleri Başkanına tepki gösterenlere baktığımız zaman bunların geçmişten bugüne gelen zihniyetlerine uygun olduğunu görmekteyiz. Bunların davranışları hiç değişmedi. Asıl mesele Diyanet İşleri Başkanının okuduğu hutbeden sonra, bu insanların gösterdikleri tepkinin dayanak noktalarıdır. Çünkü Türkiye’de 2004 yılında zina serbest bırakılmış ve kanunen suç olmaktan çıkarılmıştır. 2007’den sonra İstanbul Sözleşmesi gündeme geldi. Bugün Diyanet İşleri Başkanının konuşmasına tepki gösteren siyasiler ile Diyanet İşleri Başkanına sahip çıkan siyasiler, 2011 yılında hep birlikte İstanbul Sözleşmesi’ni kabul ettiler. O gün mecliste bulunan milletvekillerin tamamı oy verip ve kabul ettiler. Sonra peşinden 6284 sayılı kanunu çıkardılar. Bugün Türkiye’de yapılması gereken en acil iş zinanın tekrar yasaklanması, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve 2684 sayılı kanunun kaldırılmasıdır.” dedi. (İLKHA)