DİB Hukuk Müşaviri Üstün: "Ankara Barosu ahlaksızlık ve namussuzluktan yana olmuştur"
Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşaviri Adnan Üstün, Ankara Barosu'nun, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ile ilgili yaptığı açıklama ve kullandığı skandal ifadelere tepki gösterdi.
Ankara Barosu'nun, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın cuma hutbesinde zinayı ve eşcinselliği eleştirmesini basın açıklaması ile kınadığını, bunu yaparken de İslam'ın yani insanlığın ortak değerlerine dil uzattığını belirten Üstün, "Basın açıklamasına 'Sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın' diyerek başlayan Baro yönetimine soruyoruz. Sesi çağlar öncesinden gelen ne demek? Açık konuşun! Neyi kast ediyorsunuz?" diye sordu.
"Çağlar öncesinden kastınız, Kur'an'ın hükümlerini haykırmaksa, evet doğrudur. Kur'an ve daha önceki ilahi mesajlar, bu rezaleti yasaklamıştır." diyen Üstün, "Yok bu cümle ile kastınız, İslam'ın ve fıtratın hükümlerini aşağılamaksa biliniz ki; bugün özgürlük diye savunduğunuz, eşcinsellik gibi aşağılık bir fiili işleyenler, bundan 4 bin yıl önce de gelmişti. Siz kimin sesi ve soluğusunuz? Durun söyleyelim; 4 bin yıl önce, insan tabiatına-fıtratına aykırı bu iğrençliği işeyenlere, 'Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz!' (Ankebût, 28. Ayet) 'Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.' (Şu'arâ, 165-166) diye haykıran Hazreti Lut Aleyhisselam ile alay ederek 'Lût'un ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış(!)' (Neml Suresi, 56) diyen, sapıkların sesi ve soluğusunuz." dedi.
Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsan tabiatına ihanet etmeyip, sadık kalmayı 'dogmatik' olarak nitelendiren sizler biliniz ki; biz sadece 8-9 kuşak önceki temiz atalarımızla aynı duygulara sahip değil, daha ötesi ilk insan Hazreti Adem'e varıncaya kadar bütün 'temiz ve iffetli' kalan insanlıkla aynı duygu ve düşünceleri paylaşıyoruz. Biz, sadece çocuk tecavüzcülerine değil, bütün taciz ve tecavüzlere en şiddetli yaptırım ve cezaların (idam dahil) uygulanmasını teklif ederken; insan haklarını, hak ve hukuku alet ederek buna karşı çıkan sizlersiniz. Samimi değilsiniz! Çocuk ve kadınları, birer cinsel objeye dönüştüren yarışmalara, reklam ve filmlere bizler karşı çıkarken; özgürlük diyerek en başta göz zevkinizin giderilmemesi için bizi gericilikle suçlayan ve karşı çıkan sizlersiniz. Kadınları, kadın haklarını savunuyor perdesi altında iğfal ve istismar eden de sizlersiniz. Bizler; 'kadın anadır, bacıdır, abladır yani dokunulmazdır, yan gözle bakılmazdır' dediğimizde; siz ve sizin gibiler biz, ana da bacı da abla da olmak istemiyoruz diyerek, kadının kişiliğini değil de dişiliğini ön plana çıkaranlarsınız. Çok yüzsüzsünüz çok. Bu millete, inanç ve değerlerine yabancısınız, hatta düşmansınız. Bunu biliyoruz da pervasızlığınıza ve cesaretinize anlam veremiyoruz! Sahi, bu gücü nereden alıyorsunuz? Kimin maşasısınız? Size ne vaat etti ağa babalarınız? Meydan boş değil, bunu bilin! Hani denilmişti ya; bu memlekette namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır!" (İLKHA)