• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Mevcut Hükümet Irak Halkını TEMSİL ETMİYOR
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Doğruhaber

Irak’ta uzun yıllar süren Amerika önderliğindeki Batı işgalinin verdiği yaralar daha tam olarak sarılmamışken, Mart 2010’da yapılan seçimlerden sonra başlayan sorunlar bugün neredeyse içinden çıkılamaz bir duruma gelmiş bulunuyor veya öyle gösterilmeye çalışılıyor. Maliki yönetimi’nin Türkiye ile olan ilişkilerin bozulması, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile var olan sorunların askeri güç gösterisine dönüşmesi bölgesel çapta bir savaşa kadar götürecek bir hal alıyor. Irak’ın bazı illerinde yapılan gösteriler de bu durumun göstergesi.

Diğer yandan Irak’ta merkezi Bağdat yönetimi ile Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki anlaşmazlığın oluşturduğu olumsuzluk sonucu ABD, bir kez daha Kuzey Irak’taki enerji anlaşmaları konusunda Türkiye’yi isim vermeden uyardı. Washington, Ankara’ya, Irak’ta gelirlerin nasıl paylaşılacağına ilişkin iç anlaşma sağlanmadan Erbil’le petrol ve doğalgaz anlaşmaları imzalamaması telkininde bulunuyor. Ancak bu telkini yaparken başta Exxon, Shell ve BP olmak üzere önemli Amerikalı ve diğer Batılı ülkeleri şirketlerinin Kuzey Irak’taki faaliyetleri görmezden geliniyor.

Tüm bu gelişmeleri Irak’ın seçkin âlimlerinden Ayetullah Cevad el Halisi ile konuştuk. Halisi, Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan bölgesel yönetimi arasındaki gerilimi, Türkiye ile ilişkileri ve Suriye meselesi gibi birçok konuda sorularımızı yanıtladı. İşte Ayetullah Cevad el Halisi’nin sorularımıza verdiği cevaplar;

BAĞDAT VE KÜRDİSTAN YÖNETİMLERİ ARASINDAKİ GERİLİM DIŞ KAYNAKLI


Maliki yönetimi ile Barzani’nin başında bulunduğu Kürdistan yönetimi arasındaki gerilimin nedenleri nelerdir?

Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan bölgesel yönetimi arasındaki gerilim tamamıyla dış kaynaklıdır. Kanaatimce sebepleri dışa dayanıyor. Biz daima Kürt kardeşlerimizin haklarını savunduk. Onlara karşı yapılan savaşı haram olarak nitelendirdik. Biz asla bu manada bir savaşı desteklemiyoruz. Buna cevaz vermiyoruz.

Şu andaki sorunun temel nedeni mevcut Irak Anayasasıdır. Çünkü Irak Anayasası işgal şartlarında hazırlanmış ve Irak’taki halkların durumunu değil daha çok dış hesapları, dış maslahatı gözeterek hazırlanmış bir anayasadır. Bu nedenle sorunların en önemli kaynağı sorunları çözmesi gereken Irak Anayasasıdır. Biz bu anayasanın mutlaka değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bu anayasanın Irak Kürdistan için öngördüğü federasyon birlikte yaşamayı değil tamamıyla ayrılmayı hedef ediniyor. Buna yönelik bir hazırlık yapıyor. O bakımdan biz bu anayasanın bir kere değişmesi gerektiğine inanıyoruz.

Irak Kürdistan’ındaki federatif yapı bir nevi bölünmeyi hazırlıyor. Bu çerçevede mücavir Arap halkı Irak’ın bölünmeye doğru gittiğini görmüş ve buna tepki göstermiştir. Bunun üzerine Irak Kürdistan yönetimi ve Barzani, bundan rahatsızlık duyarak işi ulusal veya ırki diyebileceğimiz mücadele ya da savaş alanına çevirmiştir. Oysa mesele tamamıyla Irak Kürdistan’ına mücavir bölgelerin Arapların (ki bu halklar Arap’tır) tepkisinden kaynaklanıyor. Bunu kabul etmedikleri için bu sorun çıkıyor. Tabiatıyla başka taraflar da bu işe müdahil oluyor.

ÇÖZÜM; BÜTÜN IRAK HALKININ KABUL EDECEĞİ BİR ANAYASADIR

Ülke içi iki farklı yönetim arasındaki gerilimin çözümü ne olabilir?

Bu sorunun çözümü bütün Irak halkının kabul edeceği bir anayasadır. Mevcut anayasayla bu sorunun çözülmesi mümkün değildir. Aksine sorun daha da derinleşecektir. Evvela Irak’ın işgal altındayken kabul edilen anayasadan halkın taleplerini, beklentilerini değil dışarının hesaplarını dikkate alan anayasanın değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Sorun ancak böyle çözülür.

MALİKİ ŞİİLERİ TEMSİL ETMİYOR

Bağdat yönetimi ile Türkiye’nin gergin olan ilişkilerini nasıl yorumluyorsunuz? Sizce gerçek ne ve nasıl bir siyaset izlenmeli?

Biz Türkiye’nin bu yanlış siyasetinin NATO ve Amerika’yla olan sıkı ilişkilerinden kaynaklandığına inanıyoruz. Türkiye’nin siyasetinin sağlıklı bir zemine oturması ve kendi maslahatına öncelik vermesi için Amerika’yla, NATO’yla olan ilişkilerine mesafe koyması gerekir. Öte yandan ben şahsen Erdoğan hakkında olumlu düşüncelere sahiptim fakat son zamanlarda yaptığı bir açıklama beni derinden üzmüştür, etkilemiştir. Sayın Erdoğan, Maliki hükümetinin, Maliki’nin Şii bir siyaset izlediğini falan demeye getirdi. Oysa böyle bir şey yok. Ben Erdoğan’ın böyle demesini beklemiyordum açıkçası. Çünkü Maliki Şiileri temsil etmiyor. Nasıl ki kötü idareciler Sünnileri temsil etmiyorsa aynı şekilde kötü bir siyaseti olan kişi mensup olduğu mezhebi temsil etmiyor. Bu bir kaide değildir. Bu nedenle Sayın Erdoğan’ın bu açıklamasını duydum, büyük bir hayal kırıklığına uğradım.

MEVCUT HÜKÜMET GERÇEK MANADA IRAK HALKINI TEMSİL ETMİYOR

Şu anda Irak’taki mevcut hükümet gerçek manada Irak halkını temsil etmiyor. Bu, işgal sırasında oluşan bir hükümettir. Buradaki yanlışlar, yanlış uygulamalar tamamıyla o şahıslar tarafından uygulanıyor. Nitekim bu hükümetin içinde Sünniler de var. Durum böyleyken Şii bir temele oturtmak yanlıştır. Ben yine sizin aracılığınızla şunu ifade etmek isterim ki Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilgili siyaseti de yanlıştır. Çünkü Irak Kürdistan’ı ile ilgili Türkiye’nin siyaseti tamamıyla mezhebi ve ırki bir temele dayanıyor. Türkiye kendi içinde Kürt sorununu çözmemişken böyle bir şeye teşebbüs etmesi akıl mantık işi değildir. Ben doğrusu bunu fevkalade yanlış ve tehlikeli buluyorum.

KÜRDİSTAN’DAKİ KÜRT HALKI YÖNETİCİLERİNDEN RAHATSIZ

Türkiye’nin Kürdistan’la ilgili siyasetini nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilgili siyaseti yanlıştır. Çünkü bu onun maslahatına değildir. Irak Kürdistan’ı ile ilgili bizim siyasetimiz şudur; biz, oradaki yöneticilerin gerçek manada Kürt halkını temsil ettiğine inanmıyoruz. Kürt halkı da onlardan rahatsızdır, onlardan memnun değildir. Biz bu nedenle Türkiye’nin bu siyasetinden vazgeçmesini bekliyoruz. Ayrıca yine tekrar etmem gerekirse Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşarak, İslam âlemine yaklaşması gerektiğini ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

HALKIN HAKLI TALEPLERİ VAR


Ülkenin bazı illerinde halkın başlattığı gösterilere nasıl bakıyorsunuz; kısaca değerlendirebilir misiniz?

Biz, El Ambar ve Musul illerinde meydana gelen halk hareketlerini haklı buluyoruz. Onların haklı talepleri var. Bizim daha önceden de oradaki âlimlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla sıkı ilişkilerimiz var ve onlara hak veriyorduk. Yani biz açıkçası halk hareketlerini haklı buluyoruz ancak bunun dış tahriklerden uzak olması gerektiğine inanıyoruz. Bunun da Suriye’deki gelişmelerle alakalı olduğuna inanmıyoruz. Bu farklı bir olaydır haklı sebepleri vardır.
 
Suriye’deki sorun diyalogla çözülür


Suriye’deki içi savaşın çözümüne yönelik neler söyleyebilirsiniz?

Suriye’deki sorunların şiddetle değil diyalogla çözülebileceğine inanıyoruz. Bizim Suriye halkıyla çok ciddi temaslarımız oldu. Biz daha önceden de sürekli Suriye halkının desteğini, iyiliğini gördük. Bunu asla inkâr edemeyiz. Ve şu anda da Suriye halkının çektiğinden de büyük bir ızdırap içindeyiz. Biz baştan beri şunu söylüyoruz; Suriye’deki sorunun çözümü Suriye halkının kendi aralarında oluşturacağı bir diyalogla mümkündür. Suriye’deki sorun, dış müdahaleyle, başkalarının hesabıyla, dayatmasıyla çözülmesi mümkün değildir. Biz bir an önce Suriye halkının bir araya gelerek diyalog kurarak bu meseleyi çözmesi gerektiğine inanıyoruz.

HALK, YÖNETİCİSİNİ DIŞ MÜDAHALEYLE DEĞİL, KENDİ İRADESİYLE DEĞİŞTİRMELİDİR

Bir yönetici kendi halkının taleplerine kulak vermelidir, ciddiye almalıdır. Bu onun için bir şereftir. Ancak halk da kendi yöneticisini dış müdahaleyle değil, kendi iradesiyle değiştirmelidir. Suriye’deki gelişmelerde söz Suriye halkınındır, Fransa’nın, İngiltere’nin ve diğer başka ülkelerin değildir. Biz bu kanaatteyiz. Diyoruz ki; Suriye halkı bu sorunu çözmelidir. Devlet de halkın taleplerine kulak vermeli, haklı taleplerine karşılık vermelidir.
 
Türkiye İslam âleminde güçlü bir role sahip olmalı

Türkiye’nin siyasetini, İslam âlemine açılımını, gelişimini nasıl görüyorsunuz?

Biz daha önceden Türkiye’nin İslam âlemine açılımını hep destekledik ve bunu büyük bir mutlulukla karşıladık. Türkiye’nin İslam âlemiyle işbirliği yaparak İran’la özellikle yakınlaşarak bir denge unsuru olabileceğine hep inandık ve bundan dolayı da hep destekledik. Ancak son zamanlarda Türkiye kendi hesabına göre değil başkasının hesabına göre hareket ediyor gibi görünüyor. Türkiye’nin İslam âlemine yaklaşmasını istemeyen güçler bu tür sorunları çıkarıyor diye düşünüyoruz. Tabi biz Türkiye halkının ırkçı, milliyetçi bir halk olduğuna inanmıyoruz ancak şu anki Türkiye siyasetinde bunu müşahede ediyoruz. Yani Türkiye kendi hesabına değil ırkçılığı, milliyetçiliği ve diğer unsurları hatta mezhepçiliği ön plana sürerek siyasetini oluşturuyor. Bu da tabiatıyla sorunlara sebep oluyor, bizi üzüyor. Biz Türkiye’nin İslam âleminde güçlü bir role sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Hatta bu konuda benim Türkiye için olumlu düşüncelerim bilindiği için Irak içinde bazı çevrelerden çok şiddetli tenkitler aldım. Fakat ben sizin gazeteniz vasıtasıyla bir kez daha şunu tekrar etmek isterim ki; Türkiye’nin İslam âlemi içinde önemli bir rolünün olduğuna inanıyoruz. Fakat bunun olabilmesi için Türkiye’nin kendi hesabına, maslahatına göre hareket etmesi, başkasına göre hareket etmemesi gerekir.
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir