İstanbul Müftüsü Maşalı: “Müslümanlar her yerde ve şartta ibadet edebilirler”
Ramazan Ayında evlerde aile fertleriyle ibadet edilebileceğini belirten İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı, yeryüzünün Müslümanlar için mescit kılındığını hatırlatarak her yerde ve şartta ibadet edilebileceğini söyledi.
On bir ayın sultanı olarak tabir edilen mübarek Ramazan Ayı yarın başlıyor. Tarihte ender rastlanabilecek bir virüsle karşı karşıya olunması nedeniyle bu Ramazan Ayında camilerde topluca ibadetler, mukabeleler yapılamayacak.
Ramazan Ayı münasebetiyle İLKHA muhabirine konuşan İstanbul İl Müftüsü Mehmet Emin Maşalı, evlerde ailece ibadetlerin eda edilebileceğini söyleyerek, bu süreçte daha fazla duaya sarılmak gerektiğini ifade etti.
“İbadetlerimizi her yerde, her zeminde ve şartta yerine getirebiliriz”
Maşalı, “Öncelikle tüm halkımızın Ramazan’ı şerifini tebrik ediyorum. Rabbim bu ayın bereket ve feyzinden istifade etmeyi nasip etsin inşallah. Zor bir süreçten geçiyoruz. Daha doğrusu alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu, ibadet hayatımız için de geçerli. Malum bu süreçte camilerimizde ibadetlerimizi cemaatle eda edemiyoruz. Ama şu bir gerçek ki, dinimizde ibadetlerimizi illa camilerimizde yerine getireceğiz diye bir durum söz konusu değildir. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ‘Bütün yeryüzü bana mescit kılındı ve temiz addedildi’ diye buyurmuştur. Dolayısıyla ibadetlerimizi her yerde, her zeminde, her şartta yerine getirebiliriz, önemli olan yeri değil yerine getirilmesidir.” dedi.
“Evimizde çoluk çocuğumuzla da namazlarımızı cemaatle eda edebiliriz”
Bu zor süreçte teravihlerin evlerde kılınabileceğini belirten Maşalı, şunları söyledi: “Teravih namazı fert olarak kılındığı gibi cemaatle de kılınabilir. Peygamberimiz bazı dönemlerde cemaatle kılmış, bazen de bu namazın farz namazlarla karıştırılmaması için evinde kılmışlardır. Öyle anlaşılıyor ki, bu süreçte Peygamberimizin bu sünnetini icra ederek namazlarımızı evlerimizde kılacağız. Cemaat yapmak için illa camide olmak gerekmiyor. Evimizde çoluk çocuğumuzla da namazlarımızı cemaatle eda edebiliriz.”
Teravih namazlarının müekked sünnet olduğunu ve Peygamber Efendimizin bu sünneti terk etmediğini anımsatan Maşalı, sünnete tabi olarak namazların kılınması gerektiğini ancak cuma namazında olduğu gibi cemaatle kılınma zorunluluğunun bulunmadığını kaydetti.
“Dijital ortamlarda günde 3 saat mukabele, tefsir ve ilmihal dersleri verilecek”
Önceki Ramazanlarda camilerde mukabelelerin okunduğunu ve bunun insanlarda ayrı bir heyecan oluşturduğunu söyleyen Maşalı, bu yıl irşat faaliyetlerinde medya, sosyal medya ve dijital ortamların daha aktif kullanılacağını ifade etti.
Maşalı, “Bu hizmeti dijital ortamlardan halkımıza sunacağız. İstanbul Müftülüğü olarak da günde yaklaşık 3 saat süren bir irşat programı hazırlamaya çalışıyoruz. Bunun içerisinde mukabele var. Vatandaşlarımız, günün belli saatlerinde yaklaşık 3 saatlik bir programla İstanbul’umuzun seçkin hafızlarının okuduğu mukabeleyi dinleyebilirler. Sonrasında o gün okunan cüzün öne çıkan bir bölümünün izahının yapıldığı bir tefsir dersimiz olacak. Ardından Peygamberimizin hadislerini merkeze alan bir sohbet gerçekleşecek. Akabinde de halkımızın dini konularda bilgilenmesini sağlamaya yönelik bir ilmihal dersi gerçekleşecek. Ramazan ilahilerini de içeren bu programı halkımız evinden takip etme imkânı bulacak inşallah. Yine Diyanet TV’nin bu anlamda hem mukabele hem sohbet gibi irşad faaliyetlerini gerçekleştireceği programlar yoğun bir şekilde halkımızın hizmetine sunulacak. Hem gönle hem kulağa hem de dimağa hitap etmek istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Orucun sağlık açısından faydası var”
Son dönemde yaşadığımız virüs sebebiyle bazı kesimlerin orucun direnci zayıflattığı ve virüse karşı savunmasız bıraktığı yönündeki değerlendirmeleri hakkında da konuşan Maşalı, şunları kaydetti:
“Peygamber Efendimiz, ‘oruç tutun ki sıhhat bulasınız’ buyuruyor. Virüs sebebiyle yaşanan sıkıntının oruç ile irtibatı üzerinden yapılan değerlendirmelere baktığımızda sağlıkçılarımız, konunun uzmanları orucun, açlığın vücudun direncini düşürmediğini, aksine güçlendirdiğini ifade ediyorlar. Dolayısıyla oruç hem dinimizin bir emridir hem de sağlık açısından bir olumsuzluk getirmemekte, tam tersine fayda sağlamaktadır.
“Sağlığı yerinde olan kardeşlerimiz tereddütsüz oruçlarını tutsunlar”
“Sağlığı, sıhhati yerinde olan vatandaşlarımız orucu tutmakla mükelleftir” diyen Maşalı, “Günümüzde pek çok kişi eskiden aktif bir çalışma içerisindeyken şimdi daha pasif bir mesaiye geçmiştir. Gelinen bu süreçte Ramazanı şerifi evinde geçireceklerin sayısı fazla. Daha rahat bir ortamda, meşakkatin daha asgariye indiği bir ortamda bu ibadeti yerine getirecekler. Dolayısıyla bunun da oluşturacağı kolaylığı dikkate alarak sağlık ve sıhhati yerinde olan kardeşlerimizin oruçlarını asla terk etmeden tutmaları gerekir. Kronik rahatsızlığı olan kardeşlerimiz için ise eğer dinî hassasiyeti olan uzmanlar oruç tutmanın kendileri için sıkıntı oluşturacağını ifade ediyorlarsa oruçlarını terk edebilirler. Virüse maruz kalıp hastanede tedavileri süren kardeşlerimize Allah’tan şifa diliyorum. Onların bu süreçte oruç tutmaları mümkün olmayacak. Hasta olup kısa vadede iyileşme durumu olanlar ileride oruçlarını kaza edecekler. İyileşme imkânları olmayıp kronik bir rahatsızlığı bulunanlar ise fidye vermek suretiyle bu görevlerini ifa etmiş olacaklar. Onun dışında sağlığı yerinde olan kardeşlerimiz tereddütsüz oruçlarını tutsunlar. Böylece orucun sağlayacağı hem dünyevi hem uhrevi menfaatlere ulaşmış imkânı bulacaklardır.” dedi.
“Bu süreçte hepimiz imtihan oluyoruz”
Bu günlerin Allah’ın insanlar üzerindeki bir imtihanı olduğuna işaret eden Maşalı, “Bu dünya bir imtihan yurdudur. Bu dünyayı var eden, bu mevcudatı tasarlayan Allah böyle takdir buyurmuş. Onun emrine teslim olmanın ötesinde yapacak bir şeyimiz yok. Hele içinde bulunduğumuz süreç, dünyanın imtihan yurdu olduğu gerçeğini çok güçlü bir biçimde hatırlattı bize. Hepimiz imtihan oluyoruz. Bir kere korku ile imtihan oluyoruz. Maddi gücümüz, toplumsal statümüz ne olursa olsun şu anda aman bu virüs bize bulaşmasın diye bir korku içerisindeyiz. Hiç kimse güvende değil. Rabbim korktuklarımızdan emin eylesin. Bu süreçte dünyayı yeniden anlamlandırma çabası içerisine girdik. Hayatın ne kadar geçici olduğunu, sahip olduğumuz her şeyin hızlı bir şekilde elimizden çıkabileceğini daha yakinen idrak ettik. Acziyetimizin farkına varmışken ellerimizi açıp Rabbimize yalvaralım. Öncelikle içerisinde bulunduğumuz beladan, musibetten, salgından bir an evvel kurtulmak için niyazlarımızı dillendirelim. Rabbimize karşı itaat noktasında ne gibi eksiklerimiz olduğunu gözden geçirmeliyiz. Kulluğumuzu, insanlığımızı hesaba çekmeliyiz. Acziyetimizi fark edip Cenabı Hakka yönelmeliyiz.” diye konuştu.
“İnsanlığın bundan sonraki süreçte ahlaki değerleri merkeze alan bir yapıya kavuşması için dua edelim”
Bu sürecin atlatılması adına alınan maddi tedbirlere uymak gerektiğini ve bunun sadece milli değil aynı zaman da dinî bir görev de olduğunu belirten Maşalı, manevi tedbirlerin de elden bırakılmaması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Manevi tedbirlerin başında dua gelir. Hem yaşadığımız sıkıntının bir an önce bitmesi hem de insanlığın bundan sonraki süreçte daha insani ve ahlaki değerleri merkeze alan bir yapıya kavuşması için dua edelim.”(İLKHA)