• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Avukat Yıldırım: "Genç evlilikle ilgili TCK ve Medeni Kanun arasında çelişki var"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Gözü, kulağı infaz yasasında olan on binlerce aile içerisinde yer alan genç yaşta evlilik mağdurlarının umutlarının, infaz yasanın açıklanmasından sonra yine boşa çıktığını dile getiren MAZLUMDER GYK Üyesi Avukat Abdurrahman Yıldırım, konuyla ilgili olarak İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

"Genç evlilikle ilgili TCK ve Medeni Kanun arasındaki çelişkiler, toplumsal barışı zedelemektedir"

"Evlilik Yaşı" ve "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" hakkındaki düzenlemelerde çelişkiler yaşandığını belirten Yıldırım, "Bilindiği üzere 2001 tarihli 4721 Sayılı yeni Medeni Kanun'daki 'Evlilik Yaşı' düzenlemesi ile TCK'daki 'Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar' hükümleri arasındaki çelişkiler, toplumsal barışı ciddi anlamda zedelemektedir. 14 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren '7242 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Düzenlemeye Dair Kanun' da beklentileri boşa çıkarmıştır." dedi.

"Gayr-i meşru ilişki serbest, evlilik yasak"

TCK'da yer alan madde gereği; şikâyet olmadıkça, 15 yaşındaki şahısların gayr-i meşru ilişki yaşamalarında herhangi bir cezai müeyyide uygulanmazken, Medeni Kanun'un 15 yaşında evlilik yapanları cezalandırdığını ifade eden Yıldırım, "743 sayılı Eski Medeni Kanun'un (MK) 88. Maddesi gereği; erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal edince evlenebiliyordu. Hâkim olağanüstü hallerde on beş yaşını doldurmuş erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş kadının evlenmesine de izin verebilirdi. 22.11.2001 tarihli 4721 Sayılı Yeni Medeni Kanun'un 124. Maddesi gereği; erkek ve kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü hallerde on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebiliyordu. Yeni Medeni Kanun'da ise, evlilik yaşı kadın için 2 yaş ileriye alınmış; olağanüstü hallerde de evlilik yaşı erkekte bir yaş, kadında ise 2 yaş yine ileriye alınmıştır. Medeni Kanun'daki evlilik yaşında durum böyle iken, TCK gereği on beş yaşın ikmaliyle, rızaya dayalı cinsel ilişki mümkündür. TCK'nın Madde 104/1'de, 'Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' diye geçmektedir." şeklinde konuştu.

"Dünyanın neresinde gayr-ı meşru ilişkinin serbest olduğu şartlarda evlilik yasaklanmıştır?"

15 yaşını bitirenlerin hâkim kararıyla dahi evlenmelerine izin verilmezken, yasa gereği rızaya dayalı gayr-ı meşru ilişki yaşayabilecekleri gibi ciddi bir çelişkinin varlığından söz eden Yıldırım, "Yani şikâyet yoksa, on beş yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişki hukuka uygundur. Yasa on beş yaşın ikmalinde rızayla cinsel ilişkiyi açıkça korurken; aynı yaşta evlilik yapanları ise yasayla cezalandırmaktadır. Hatta TCK'nın Madde 103/1'de, 'Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' denilmektedir. Fıkranın devamında, cinsel istismar deyimi 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış olarak tarif edilmektedir. Yani bir kişi 15 yaşını dolduran biriyle rızayla cinsel ilişki yaşayabilir, ama kişi 15 yaşını bitiren biriyle resmi olarak evlenemez. Hatta hâkim kararıyla bile evlenemez. Öte yandan gayr-ı resmi nikah akdine dayanmayan evlilikte kız 15 yaşını doldurmamışsa, diğer taraf yani erkek, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır." ifadelerini kullandı.

Yıldırım konuyla ilgili olarak şöyle devam etti:

Hatta TCK'nın Madde 103/2 hükmüne göre, ceza 16 yıldan az olamaz. 2001 öncesi, 14 yaşında evlilik mümkünken, şimdi bu yaşta yapılan evliliğe 16 yıl ceza verilmektedir. TCK, 15 yaşını bitirenle cinsel ilişkiye cevaz vermekte, ama Medeni Kanun evliliği yasaklamaktadır. Dünyanın neresinde ilişkinin serbest olduğu şartlarda evlilik yasaklanmıştır? Bunu anlamak mümkün değil. Bu durum toplum vicdanını derinden yaralamaktadır.

"Hiç kimsenin aile kurmak kastıyla hareket eden kişiyi tecavüzcü olarak göstermeye hakkı yoktur!"

Genç yaşta evliliklerde sadece evli olanlar değil, kızın anne-babasının da yargılanıp cezalandırıldığının altını çizen Yıldırım, "Bu tür genç evlilik davalarında, erkekle birlikte erkeğin ve kızın anne-babası da yargılanıp cezalandırılmaktadır. Bu da işin pek görünmeyen ve toplum tarafından çok bilinmeyen diğer yönüdür. Bu hukuk garabetinden en çok zarar gören, yine korunmaya çalışıldığı iddia edilen kadındır. Kocası cezaevinde olan ve çocuklarıyla bu zorluğa katlanması beklenen de yine kadındır. İşin trajikomik tarafı ise, kocası cezaevinde olan kadınlar sesini yükseltip eylem yaparken; bazı kadın örgütleri de bu kadınların hakkını savunmak adına(!) genç yaşta evliliklerin şiddetle cezalandırılmaları için eylem yapmaktadırlar. Böyle absürtlükler de bize özgü olsa gerek. Verilen cezalar bir tarafa, genç yaşta evlendiği için ceza alan erkekler, toplum tarafından da tecavüzcü olarak algılanmaktadır. Hiç kimsenin aile kurmak kastıyla hareket eden kişiyi tecavüzcü olarak göstermeye hakkı yoktur!" ifadelerini kullandı.

"Kadının beyanı esas ise neden cezalandırılıyorlar"

6284 Sayılı Yasa'ya göre kadının beyanı esas iken, genç evliliklerde kendi rızaları ve eşlerinin bırakılmaları için seslenen kadınların sesinin neden duyulmadığını sorgulayan Yıldırım, "Bu konuda işin en çelişkili ve hazin tarafı şudur: Herhangi bir cinsel saldırı davasında ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Yasa'ya göre kadının beyanı esas iken; genç yaşta evlilik nedeniyle yapılan yargılamalarda, kadının beyanının hiçbir hukuki değeri yoktur. Kadını, kadına rağmen korumaya çalışmak, bu olsa gerek (!)" diyerek ortaya çıkan çelişkiye dikkat çekti.

"Bu sorun, son infaz düzenlemesinde de çözümsüz bırakılmıştır"

Yıldırım, "Peki toplumun büyük çoğunluğunun zulüm olarak kabul ettiği bu sorun neden çözülemiyor? Genç yaşta evliliklerin genellikle muhafazakâr çevrelerde yapıldığını düşünen ana muhalefet partisinin markajı ve kadın örgütlerinin baskısı karşısında, hükümet bu el yakan soruna duyarsız kalmaktadır. İktidar çevrelerince de çokça eleştirilen bu zulüm, maalesef infaz düzenlemesine ilişkin kanunda da ele alınmamış ve sorun yine çözümsüz bırakılmıştır." şeklinde konuştu.

 "Sorunun çözümü için neler yapılmalı"

Toplumda bir kangren haline gelen bu sorunun çözümü için yasalarla evlilik yaşında düzenlemeye gidilmesi gerektiğini belirten Yıldırım, "Öncelikle Medeni Kanun'daki evlenme yaşı değiştirilerek, önceki Medeni Kanun'daki yaş düzenlemesine dönülmelidir. Bu şekilde bir düzenleme ile sorun büyük ölçüde çözülebilir. Genç evlilik nedeniyle TCK 103 ve 104'üncü maddelerine göre mahkûm olanların ve halen bu nedenle yargılaması devam edenlerin mağduriyetinin giderilmesi için, TCK'da cinsel suçlar hakkındaki hükümlerde (aile hukukundaki düzenlemeler gözetilerek) değişiklikler yapılmalıdır. Bu şekilde evlilik kastıyla bir araya gelip aile kuranlar ile diğer birliktelikler arasındaki fark yasaya yansıtılmalıdır." dedi.

"Hiçbir baskıya mahal verilmeden, kararlı ve süratle hareket edilerek bu sorun acilen çözülmelidir"

Yıldırım son olarak, "Meclisin iktidar kanadında TCK'da değişiklik yapılmasına ilişkin bir hazırlık olduğu duyumları gelmektedir. Bu defa; muhalefetin, kadın örgütlerinin ve diğer kesimlerin baskısından çekinmeden; kararlı ve süratle hareket edilerek sorun acilen çözülmelidir. Aksi takdirde yaşanan mağduriyetlerin politik yansıması bir yana, inanan insanlar açısından vebali de büyük olacaktır. Güzel ülkem adına bu sosyal yaranın bir an önce kapanmasını diliyor ve bekliyorum." diye temennilerde bulundu. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir