ÖĞ-DER Siirt Şube Başkanı Kalkan: Eşcinsel sapkın bireyi canlandıracak filim engellenmeli
ABD sermayesinin ürünü dijital yayın platformu Netflix, dizi-film yoluyla gençleri eşcinsel sapkınlığa ve uyuşturucuya özendirmeye devam ettiğini belirten ÖĞ-DER Siirt Şube Başkanı Murat Kalkan, bu sapkın filmin engellenmesi gerektiğini söyledi.
Yapımlarında LGBT mesajlarının verilmesi yönünde fonlandığı bilinen Netflix'in, Türkiye'deki son skandalı, Türkiye yapımı olan "Aşk 101" oldu. Ramazan ayının ilk gününde yayına girmesi planlanan Neflix yapımı, eşcinsel sapkın ve LGBT bir bireyi anlatacak. Başroldeki karakterin isminin de Osman olması büyük tepki topladı.
Toplumun ahlakıyla örtüşmeyen, Müslümanların inancına ve kültürüne bir saldırı olarak yayınlanacak sapkın dizinin, engellenmesi için toplumun her kesiminden tepkiler çığ gibi büyüyor.
Bir tepki de ÖĞ-DER Siirt Şube Başkanı Murat Kalkan’dan geldi. Kalkan, geçmişte sapkınlık ve ahlaksızlıklarından dolayı birçok toplumun helak edildiğini ve buna karşı çıkmayan, tepki göstermeyenlerin de aynı akıbete maruz kaldığına dikkat çekti.
Dizi ve programlar aile yapısına uygun olmadığı için büyük tehlike arz ediyor
Toplumun ahlaki ve manevi değerlerine zarar veren bu tür dizilerin de engellenmesi gerektiğini belirten Kalkan, “Ülkemiz ve bütün dünya Coronavirus salgını nedeni ile evlerinden çıkamıyor ve çıkamadıkları için de vakitlerinin büyük bir bölümünü televizyon ekranları karşısında geçirmek zorunda kalıyor. Aslında bu büyük bir tehlike. Ekranlarda izlenilen dizi ve programlar aile yapısına uygun olmadığı durumlarda aile bireylerinin bütünü büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalıyor. Özellikle aile yapısına uymayan diziler bu tehlikelerin başında geliyor. Eşcinselliği yansıtan, toplumun ahlakını bozan Türkiye’de de yayın yapan netflix’in Ramazan ayında yayına alacağı bir sapkınlık dizi ile İslami değerlere hakaret içerdiği ve dizinin başrolüne de Osman adında eşcinsel sapkın bir karakter koydu. Bu tür diziler ve yayınlar şimdi değil, geçmişte de dernek, filim şirketi, hayır vakfı veya istiyorsanız bir üst akıl deyin farklı yapılar tarafından yapıldığını savunun değişen bir şey yok. Hangi amaçla olursa olsun sonuçta toplumun ahlakı bozuluyor.” dedi.
RTÜK, eşcinsel sapkın bir karakteri canlandıran filim için hiç bir şey yapmadı
Bu tür dizelerin STK temsilcileri, kanaat önderleri ve siyasiler tarafından mutlaka yüksek bir sesle karşı çıkılması gerektiğinin altını çizen Kalkan, şunları söyledi:
“Bu tür ahlaksız diziler protesto edilmelidir. Maalesef bu filim Osman adında eşcinsel sapkın bir karakteri canlandırmasına rağmen RTÜK tarafından bir engelleme ile karşılaşmadığı gibi herhangi bir kısıtlama da getirilmedi. Bu dizi yurt dışından servis edildiği için bir şey yapılmadı. Hal bu ki geçmişte başka sosyal alanlarda ülkemizin toplumsal ve milli değerlerine zarar verdiği için kısıtlamalar yapıldı. Aynı şekilde toplumun ahlaki ve manevi değerlerine zarar veren bu dizinin de engellenmesi gerekiyor.”
“İstanbul sözleşmesiyle boşanma ve kadına şiddet olayları kat be kat arttı”
Masumane gözüken fakat ailelerin yıkılmasına ve boşanmaların birden artmasına neden olan İstanbul Sözleşmesine ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulunan Kalkan, “Biliyorsunuz İstanbul Sözleşmesi, 2011 yılında oylandı. 2012 yılında kabul edildi ve 2014 yılında da maalesef yürürlüğe girdi. İsmine bakıldığında her ne kadar masumane, aile içi şiddeti engelleyen bir antlaşma olarak gözükse de gerçekte bu böyle değildir. Bu sözleşme kabul edildiğinden bu yana hem boşanma hem de kadına şiddet olayları kat be kat arttı. İşin ilginç olan tarafı ise, bu sözleşme kabul edildiğinde ‘Sıfır ret oyla’ kabul edildi. Türkiye’nin NATO’ya, IMF’ye girdiğinde, olduğu gibi bu sözleşmede sıfır ret ile kabul edilirken, hiçbir muhalefetle de karşılaşmadı ve Avrupa Birliğini bir dayatması olarak kabul edildi. Ancak Avrupa Birliğine üye ülkelerin bazıları bile İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmez ce şerh koyarken, Türkiye’de şerh konulmadan geçmesi oldukça düşündürücüdür.” diye konuştu.
Müslüman bireyler olarak bu tür ahlaksız dizilere karşı çıkılması ve seslerinin yükseltilmesi gerektiğini dile getiren Kalkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dindar nesil söylemini hatırlatarak gereğinin yapılması gerektiğini aksi halde bu söylemin havada kalacağını ifade etti.
“Sadece STK’lar değil, bu konuda devlet büyüklerimize de büyük görevler düşüyor”
Herkese büyük görevler düştüğünün altını çizen Kalkan, şu ifadeleri kullandı:
“Tarihte bu tür ahlaksızlıklara karşı çıkmadıkları için Hazreti Lut’un kavminin helak edildiğini çok iyi biliyoruz. Yine haksızlıklara karşı çıkılmadığı, terazide halkı aldattıkları, zulüm yaptıkları için helak olan kavimleri biliyoruz. Bu nedenle bu tür ahlaksız yapımlara, dizilere, kitaplara ses çıkarmadığımızda korkulur ki Allah bizlere farklı farklı musibetler verecektir. Müslümanların bu konuda uyanık olması ve ses çıkarması gerekiyor. Sadece STK’lar değil, bu konuda devlet büyüklerimize de büyük görevler düşüyor. Özellikle Cumhurbaşkanımızın bu konuda dindar bir nesil söylemi var. Bu tür dizilerin dindar nesil ile tamimiyle çeliştiğini görüyoruz ve buradan büyüklerimize sesleniyor, bu tarz dizilerin kesinlikle Türkiye’de yayımlanmasına izin verilmemeli, buna karşı bir tepki oluşturulmalı yoksa dindar nesil söylemi havada kalır.” (İLKHA)