Şarkı Söylemenin Hükmü nedir?
Fıkıh ve hayat
Soru: Her türlü şarkı söylemek haram mıdır?
Cevap: Yazılı olsun, sözlü olsun her kelimenin bir tesiri ve bir kuvveti vardır. Eğer kelime (söz) güzel olursa, o güzeldir ve güzel bir iz bırakır. Ve eğer söz kötü olursa kötü bir tesir bırakır ve kötü bir meyve verir.
Allah Teâlâ İbrahim suresinde şöyle buyuruyor:
“Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti). (O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.
Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkanı olmayan (kötü) bir ağaca benzer.
Allah iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sağlam sözle tespit eder. Allah, zalimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar.” (İbrahim/24-27)
Bazen şifahî bir söz, yazılı bir sözden daha kuvvetli olur. Çünkü şifahî söz, hem kendi zati gücünü hem de söyleyenin gücünü kendinde toplar. Şiirde ise sözün gücü vezin ve ahenkle bir kat daha artar. SU lah'uş-Şür adlı kitap uzun uzadıya bundan bahseder. Bu yüzden Rasûlullah "Şiirin bir kısmı hikmettir" buyurmuştur. Şimdi bu vezinli söz tatlı ve güzel bir sesle söylenirse, iyi şarkılarda olduğu gibi, onun tesiri bir kat daha artar ve tehlikesi büyür. Bundandır ki öncelikler, kara sevdaya yakalananları güzel sesle, müzik ile tedavi ederlerdi. Beşikte ağlayan bir çocuk ninni sesi duyduğunda sakinleşir ve uyur.
Hatta güzel ses yabani hayvanlara da tesir eder. Araplar eski asırlarda deveyi yürüyüşte coşturmak için şiir söylerlerdi. O da coşar hızı¬nı artırırdı. Öyle ki sonunda çatlardı. Bu nedenle Rasûlullah, develeri coşturan Enese'ye, "Ey Enese! Şişelere dikkat et!" buyurmuştur. Bununla da şunu kastetmiştir: Develeri fazla coşturma! Çünkü mahfellerde cam şişeler gibi narin kadınlar vardır. Onlar hırpalanmasınlar ve yorulmasınlar.
İmam Gazâlî İhya-ı Ulûmi'd-Dîn adlı kitabında şöyle söylüyor:
“Baharın, çiçeklerin heyecanlandırmadığı kişi mutlaka bozuk tabiatlıdır. Onun bu hastalığına ilaç bulunmaz.”
Allah Teâlâ da şöyle buyuruyor:
“Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman/19)
Bundan anlıyoruz ki çirkin ses insanları rahatsız eder. Güzel ses ise cezbeder ve tesir eder. Allah'ın yarattıklarında çok hikmetler vardır.
Müzik ve şarkılar iki yönü de keskin kılıca benzerler. İyiye kullanıldığında fayda, kötüye kullanıldığında zarar verir. Aslında müziğe iyi gözle bakmayan hükümlerle, müziği teşvik eden görüşleri uzlaştırmak mümkündür. Müziğe karşı çıkan âlimler, onun zarar veren çeşidine karşı çıkmışlardır. Müziğe cevaz verenler ise, şarkıların iyisine ve güzeline cevaz vermişlerdir. O tür şarkılar insanları hayra ve güzelliğe ve ruhi yüksekliğe sevk eder.
Şarkıların çoğunun ıslaha muhtaç olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu şarkıların çoğu yalnızca hissi isteklere ve şehvetle ilgili hislere hitap ediyorlar.
Günümüzde aşk denen şeyin etrafında cereyan eden şarkılardaki aşkı da düzeltmemiz lazımdır. Çünkü bunlar aşkı sadece dişi ile erkek arasındaki ilişkiye hasrediyorlar. Biz ise, yeri göğü yaratan tek Allah ve insanlığın numunesi olan Rasûlullah hakkında da şarkılar yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü onun hayatı, Allah yolunda çalışmak ile geçti. O insanlığın mutluluğu için çalıştı. Allah onun hakkında şöyle buyurdu:
“Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.”
Sözleri hayra teşvik eden, iyiliğe götüren müzik dinen haram değildir. Ancak günaha teşvik eden, kötülüğe götüren müzik dinde haramdır.
-------------------------------------
Soru: Aşkla veya diğer şeylerle ilgili şarkı dinlemenin dindeki yeri nedir?
Cevap: Bugünlerde müzik ve şarkılar iki yönü de keskin olan kılıca benziyor. O nedenle, iyiye kullanılırsa fayda, kötüye kullanılırsa zarar verir.
Aslında, müziğe karşı çıkan âlimlerle, mubah gören âlimlerin görüşlerini uzlaştırmak mümkündür. Müziğe karşı çıkan âlimler zarara sebebiyet veren, tehlike arz eden, cıvık ve rezilce eda edilen şarkılara karşı çıkmışlardır. Müziğe cevaz verenler ise şarkıların iyisine ve güzeline cevaz vermişlerdir. O tür şarkılar insanları hayra, güzelliğe ve ruhi yüksekliğe sevk eder.
İmam Buhari’nin rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v) şarkı söylemeye ve def çalmaya cevaz vermiştir. Ve yine rivayetlere göre Hz. Aişe terbiyesini üstlendiği Faria adındaki kızı Ensar’dan biriyle evlendirdi, gelinlik odasını hazırladı. Aişe eve dönünce Rasûlullah ona: "Ya Aişe! Oyunla ilgili bir şey var mıydı? Çünkü Ensar oyunu seviyor" dedi. Başka bir rivayete göre şöyle dedi: "Şarkı söyleyecek ve def çalacak bir kız gönderdiniz mi?" Hz. Aişe de: "Ya Rasûlullah! O ne söyleyecek?" deyince, Rasûlullah: "Size geldik size geldik. Bize selam verin biz de size. Eğer çörek otu olmazsa yanınıza gelmezdik" der buyurdu. (Bu Ensar’ın söylediği bir manidir.)
Neseî de Rasûlullah'tan şöyle dediğini rivayet ediyor:
“Meşru evlilikle, gayr-i meşru evliliği birbirinden ayırt eden def ve şarkılardır.”
Öyle ise bunlar dinen meşrudurlar. Çünkü def ve şarkı, nikahın aleniliğini gösterir. Defsiz ve şarkısız nikah ise, nikahın gizli, dolayısıyla da gayr-i meşru olduğuna delalet eder.
Yine İmam Buhari Hz. Peygamber'den şöyle rivayette bulunuyor: “Nikahı alenileştirin, onu mescitlerde yapın ve def çalın!”
Şunu da unutmamak lazımdır ki, bugünkü birçok şarkıda güzellik unsuru yoktur. Ve çoğu caiz olmayan şarkılardır. Şarkıların yüksek ve ulvî şeylerle ilgili olmasını ne kadar isterdik. Bunlar Allah aşkı, Rasûl aşkı, anne-baba aşkı, Allah'ın sanatı olan kâinat aşkı, toplumun temeli olan aile aşkı, güzel ahlâk aşkıdır.
Rasûlullah (s.a.v) "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur.