• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Dünya Basınında Bugün
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MERKEZİ - 09 Haziran Perşembe Dünya basınında yer alan bazı haber özetleri:

İran Basını
Keyhan gazetesinde İslami İran cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad`ın yerli ve yabancı basın mensuplarına verdiği demeçte bazı bölge ülkelerinin Amerika`nın yardımıyla Suriye`ye karşı komplolu girişimlerinde bulunduğunu dile getirmesi, Yemen`de despot rejime karşı ayaklanan halkın, devrim zafere ulaşıncaya değin sokaklardan çekilmeyeceklerini haykırması, Suriye`de kimliği belli olmayan kişilerce 120 güvenlik görevlisinin öldürülmesi gibi haberlere dikkat çekiliyor.

Gazete ayrıca Yunanistan`da ekonomik krizle ilgili bir değerlendirme yazısını okuyucularla paylaşıyor.
***
Risalet gazetesinde İslami Şura meclisi başkanı Ali Laricani`nin nükleer teknolojinin bazı ülkelerin tekelinde olmaması gerektiği konusunda açıklama yapması, İran ve Afganistan arasında ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesine vurgu yapılması gibi haberler ön plana çıkarılmaktadır.

Gazetede ayrıca Yemen diktatörünün devrilmesi konusunda bir değerlendirme yazısını okuyucularla paylaşıyor. Yazıda kısaca şu ifadeleri okuyoruz:

Arap dünyasında patlak veren isyanlar 33 yıldır iktidarda olan Yemen devlet Başkanı Ali Abdullah Salih`i göndererek üçüncü bir zaferini kazanacak gibi görünüyor. Salih, cumartesi günü başkanlık sarayının yanında gerçekleşen patlama sırasında yaralanıp tedavi için Suudi Arabistan`a gitti ve dönecek gibi de görünmüyor. Aslında Salih kaçış için bir bahane peşindeydi. Tunus ve Mısır`daki demokrasi yanlısı, hükümet karşıtı gösterilerden ilham alan Yemen`deki ayaklanma 27 Ocak`ta başkentin meydanlarında başladı. Hükümet gösteriler aleyhine eylemler organize etti ve giderek daha da saldırganlaştı. 18 Mart`ta hükümete bağlı keskin nişancılar 52 eylemciyi öldürdü. Bu olay üst düzey ordu yetkililerinin ve önemli aşiret liderlerinin hükümetten ayrılarak göstericileri korumak üzere karşı tarafa geçmesine neden oldu. Her halükarda Yemen`deki gelişmeler, bu ülkede demokrasinin ayak seslerinin yakınlaştığının göstergesidir.

***
Hemşeri gazetesi Amerika ve batılı emperyalistlerin dünyadaki gelişmelere çıkar amaçlı yaklaşımlarını konu eden bir değerlendirme yazısını okuyucularla paylaşıyor. Yazıda kısaca şu ifadeleri okuyoruz:

Amerika dışişleri bakanı Clinton`un Irak ve Bahreyn intifadalarına sempati duymaması birinci derecede petrol etkenine bağlıdır. Batı dünyasının Irak petrolünün, daha az oranda da Bahreyn petrolünün kesilmesine Libya petrolünün belirsizliğini koruduğu bir zamanda katlanabilmesi mümkün değildir. Çünkü bu durum petrol fiyatlarının varil başına 200 ya da 300 doların üzerine çıkmasına sebep olur. Bu durum şu an Batı`nın yaşadığı ekonomik durgunluk halinden çıkmak için harcanan trilyonlarca doların ve sarf edilen gayretin tamamını boşa çıkarır. Burada Amerikan yönetiminin Tunus, Mısır ve Libya`daki halk devrimlerine yalandan da olsa sempatisini gösterdiği sırada, BM Güvenlik Konseyi`ndeki Arap grubun sunduğu ve Filistin yönetiminin Siyonist İsrail`in işgal altındaki topraklarda yürüttüğü yerleşim çalışmalarını kınamasını isteyen karar projesini veto etme hakkını kullandığına işaret etmek faydalı olacaktır. Bu yerleşim çalışmaları kanunsuzdur ve BM`deki Amerikan Büyükelçisi Susan Rice bu projeyi "bölgedeki barış sürecini baltalıyor" şeklinde yorumlamıştır. Aslında Amerika ve Batılı müttefiklerinin Ortadoğu başta olmak üzere bütün dünyadaki gelişmeler konusunda kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri açıkça bilinmektedir
 

İngiltere Basını
İngiliz gazetelerinde bugün de Türkiye`de üç gün sonra yapılacak genel seçimlere değinen yazarlar var.

 

Independent gazetesinden Adrian Hamilton`ın bugünkü yazısının başlığı, "Üçüncü dönemi istemek anti-demokratik değil".
 

Hamilton, gazetenin Viewspaper ekindeki yazısına, Batı`da da dile getirilen bir görüşü hatırlatarak başlamış. Bu görüş de, seçmenlerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın çağrısını reddedip ona üçüncü ezici seçim zaferini kazandırmaması.
 

Başbakanın herhangi bir eleştiriye karşı tahammülü olmadığı yönündeki yorumları hatırlatan Adrian Hamilton, batı demokrasilerinde de 10 yıl iktidarda kalıp aynı şekilde davranan liderler olduğunu söylüyor. Bu noktada eski İngiltere başbakanlarından Margaret Thatcher ve Tony Blair`i örnek göstermiş yazar...
 

Adrian Hamilton yazısını şu sözlerle sürdürüyor:
"Erdoğan`ın kendine güveninin artmasını eleştirirken onun başta Ergenekon`dan nasıl bir muhalefetle yüzleştiğini ve Türk demokrasisinin ordu tarafından ne kadar sık alaşağı edildiğini unutmak kolay. Başbakanın şimdi radikal şekilde revize edilmesini istediği anayasa 1980`deki darbe sonrası ordu tarafından yazılmıştı. Ülke şiddetle çağdaş bir dünya için yeni bir çatıya ihtiyaç duyuyor ki, hükümeti eleştiren çevreler dahi bunu kabul ediyor."
 

`Türkiye şanssız arabulucu mu?`
Helen Pidd`in İstanbul`dan Guardian`a gönderdiği haberin başlığı ise Türkiye`ye atfen bir soru: "Bölgesinde siyasi ağırlığı olan bir ülke mi yoksa diktatörlerin şanssız arabulucusu mu?"

Yazı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun geçmişte "Komşularla Sıfır Sorun" politikası nedeni ile aynı oranda hem takdir edildiği hem de alay konusu olduğu tespiti ile başlıyor. Uzmanların, Suriye ve diğer Ortadoğu ülkelerindeki isyanların, Türkiye`nin kendisine atfettiği "bölgesinde siyasi ağırlığı olan ülke" imajını lekelediği şeklindeki yorumla sürüyor.
Guardian Ahmet Davutoğlu`nun geçmişte Hamas ve Hizbullah`ın yanı sıra Suriye, Libya ve İran`a heyetler gönderdiğini hatırlatmış okurlarına. Gazeteye konuşan, düşünce kuruluşu Avrupa İstikrar Girişimi`nin başkanı Gerald Knaus, "Türklerin tüm bu rejimler ile kişisel bağlantılar kurmak için harcadıkları çaba, onlara umdukları baskı gücünü vermedi" demiş.
Guardian`daki haberde, Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerinin özel konuşmalarda, Başbakan Erdoğan`ın yakın çevresinde Suriye konusunda görüş ayrılıkları olduğunu, AKP yetkililerinin bundan sonra ne yapılacağını bilmediklerini söyledikleri belirtiliyor.

 

Gazeteye konuşan Başbakan Erdoğan`ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın ise izlenen siyasetin başarısız olduğu yolundaki suçlamaları reddetmiş ve "Arap Dünyası`nda birçok kişi Türkiye`yi ilham kaynağı olarak görüyor" demiş.
 

`Şiddet Suriye rejimine son verebilir`
İngiltere`nin önde gelen düşünce kuruluşu Chatham House`un Suriye uzmanı Rime Allaf bugün Daily Telegraph gazetesi için bir yazı kaleme almış. Yazının başlığı, "Esad`ın dostu da zamanı da kalmadı."
 

Rime Allaf, Suriye rejiminin gereksiz şekilde Katar, Türkiye ve Fransa gibi etkin müttefiklerini kendisi için etkili ve eleştirel ülkelere dönüştürmeyi başardığını söylüyor. Allaf`a göre, Suriye hükümeti ülkede varlığı iddia edilen İslamcılık karşısında laik devletin garantörü olduğunu öne sürse de, geriye kalan müttefikleri sadece İran ve Hizbullah.

 

Chatham House`un Suriye uzmanı, Şam`ın; El Cezire Televizyonu`nu överek Katar`a, aniden başbakan yardımcısını Ankara Büyükelçisi olarak atayarak da Türkiye`ye yalakalık ettiği kanısında.
 

 

Yazı şu ifadelerle noktalanmış:
"Suriye halkı ülkelerinin nasıl yönetileceğine karar vermek istiyor. Artık onların yeniden sessizleşmesine karşılık olarak muğlak `reform` vaatleri verilmesi bir seçenek değil. Ve eğer rejim şiddete son vermezse, şiddet rejime son verebilir"
 

`Türkiye Suriye sınırında faaliyetlerini artırdı`
Financial Times ise Türkiye`nin Suriye`den mülteci akını karşısında bölgede çalışmalarını artırdığını duyuruyor.
 

Gazetedeki haberde sınırı geçen yaralıların tedavi edildiği ancak Türkiye`nin daha fazla mülteciyi sınırı geçme yolunda cesaretlendirmeye istekli olmadığı belirtiliyor.

`Gates Türkiye`yi de eleştirdi`
Financial Times, Brüksel`deki NATO savunma bakanları toplantısı ile ilgili haberinde ise Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Robert Gates`in itifak üyesi bazı ülkelere yönelik eleştirilerini aktarıyor.

Habere göre Robert Gates kapalı kapılar ardında beş NATO üyesine Libya`da havadan yürütülen savaşa yeterince katkıda bulunmadıkları için tepki göstermiş. Bu ülkeler; Almanya, Polonya, İspanya, Türkiye ve Hollanda.

Financial Times, Amerikalı bakanın sözleri ile diplomatik teamülleri ender görülen şekilde ihlal ettiğini, bunun da Libya operasyonu ile ilgili olarak ittifak içinde gerginliğin arttığını gösterdiğini vurguluyor.
 

Blair: Avrupa`nın bir lidere ihtiyacı var
Times gazetesinin bugünkü manşeti ise "Avrupa`nın bir lidere ihtiyacı var".
Bu sözler gazeteye mülakat veren eski İngiltere Başbakanı Tony Blair`e ait. Blair, Avrupa`nın seçimle göreve gelecek bir başkana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Eski İngiltere Başbakanı`na göre iki nedenle gerekli bu.
 

Birincisi, bu liderin demokratik yollardan seçilip kapsamlı reformlara önderlik etmesi. Diğeri de, seçilecek liderin Avrupa Birliği`ne, dünya sahnesinde de önderlik etme fırsatı vermesi.
 

Amerikan Basını
Washington Post gazetesi Afganistan`da Amerika`ya pahalıya patlayan ulus inşa çabalarının sınırlı ölçüde başarı gösterdiğini ve bu çabaların Amerikan askerlerinin çekilmesinin ardından devam edemeyebileceğini yazıyor.
`Bugün yayınlanacak olan ve iki yıldır devam eden Amerikan Kongresi soruşturması sonrası hazırlanan bir raporda Obama yönetimi yardım programını yeniden gözden geçirmeye davet ediliyor. Senato Dış İlişkiler Komitesi tarafından hazırlanan rapor Amerika`nın Afganistan`a verdiği maddi desteğin Taliban`dan arınan yerlerin istikrara kavuşmasında kullanıldığını, bunun da kısa vadede siyasi bir memnuniyet sağladığını belirtiyor. Ancak aşırı para yardımının yerel kültürü bozabileceği ve olumlu sonuçların sürekliliğinin sağlanamayabileceğine işaret ediyor`

Washington Times gazetesi, Amerikan Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke`nin ekonomik büyümenin yaz ve sonbahar aylarında hızlanacağı konusunda olumlu tavır sergilediğini yazıyor.

`Atlanta`da düzenlenen uluslararası para konferansında konuşan Bernanke Japonya`daki felaketin üretime etkilerinin önümüzdeki ay hafiflemesi ve benzin fiyatlarında meydana gelecek gerilemenin ekonomik büyümeye katkıda bulunacağı tahmininde bulundu. İstihdamın da artacağını kaydeden Bernanke istihdamın kuvvetlenmesinin ekonomi için büyük önem taşıdığını kaydetti.

New York Times gazetesi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad`ın kardeşi Mahir Esad`dan yardım aldığını ve Mahir Esad`a ait elit birliklerin hükümetin devamı için hayati rol oynayabileceğini belirtiyor.

`Mahir Esad Suriye ordusundaki elit 4`üncü birliğin ve Cumhuriyet muhafızlarının başında bulunuyor. Kendisi Suriye istihbarat servislerinde de çok etkili. Yaklaşık üç aydır devam eden ayaklanmalar sırasında Mahir Esad 1300 kişinin öldürüldüğü operasyonlarda önemli rol oynadı.`

USA Today gazetesinde ise Amerika`da birçok kişinin AIDS hastalığına yakalandıklarından habersiz yaşadıklarını yazıyor.
`Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi uzmanları, AIDS virüsü taşıyan kişilerin yaklaşık yüzde 20`sinin bu durumdan habersiz olduğu tahmininde bulunuyor. HIV taşıyan hastaların üçte biri hastalığın son devrelerinde durumlarından haberdar oluyor. En geç teşhis konulan eyaletler arasında Florida, New York, Texas ve New Jersey geliyor. Bu durum hastalığın her sene ek olarak yaklaşık 28 bin kişiye bulaşmasına yol açıyor`

Avrupa basınından özetler
Bugünkü Avrupa basını birbirinden farklı konuları ele alıyor. Türkiye`deki seçimler, Suriye`de şiddetin tırmanması ve EHEC bakterisinin kaynağının bulunamaması yorum konularından bazıları.

İsviçre`den Tages-Anzeiger, Türkiye`de yaklaşan genel seçimler ışığında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın geleceğini mercek altına alıyor:

"Erdoğan`ın olaylara yukarıdan bakan yaklaşımı, Türkiye`nin demokratikleşmesinde doğru isim olup olmadığı konusunda şüphelerin doğmasına neden oluyor. Bu belki de uzun süre siyasi arenada karşısına ciddi bir rakip çıkmayan politikacılarda rastlanan başına buyruk bir tavır. Bu arada kendisine uymayan bir heykelin yıkılmasını emretmek gibi otoriter tavırları sürekli gündeme geliyor. Erdoğan yeterince reform yaptığına inanıyor ve böyle bir izlenim uyandırıyor. Ancak bu kötü bir yanılgı: Türkiye demokrasisi ilerlemeler kaydetti, ancak bütün bu ilerlemeler ve istikrar, dış politikada sahip olduğu etki ve ekonomisindeki patlama, otoriter yapılanmalar kesin biçimde ortadan kaldırılmadığı sürece temelsiz."

Fransa`dan Le Figaro, Suriye`de giderek tırmanan şiddeti değerlendiriyor. Yorumda Devlet Başkanı Beşar Esad`la muhalifler arasındaki çekişmenin yol açacağı sonuçlar analiz ediliyor:

"Beşar Esad, ondan önceki Arap diktatörler gibi devrilecek. Onu Libya lideri Muammer Kaddafi ile aynı kategoriye sokan tek farksa, ülkesini de sürükleyip götürmesi. Çocuklara eziyet eden, kadınlara ateş eden ve silahsız insanların üzerine tankları süren bir rejim, yeniden dönüş umutlarının kaybolmasına neden oluyor ve günün birinde bütün meşruiyetini de yitiriyor. BM Güvenlik Konseyi`nden çıkan Suriye karar tasarısı, ülkeye askerî müdahale düzenlenmesini öngörmüyor, ama ülkedeki baskı politikasını, altını çizerek kınıyor. Rusya, eski müttefikini koruma altına almak için veto hakkını kullandı. Bu kararını etraflıca düşünüp taşınmalıydı. Dünya Beşar Esad`ın Ortadoğu`yu bir uçuruma sürüklemesine izin veremez."

Fransa`dan Katolik La Croix gazetesi bugünkü sayısında son haftalarda Almanya ve bazı Avrupa ülkelerinde giderek yayılan ve kaynağı bulunamayan EHEC bakterisiyle ilgili gelişmeleri masaya yatırıyor:

"Evet, medya tarafından melodramatik biçimde `katil` olarak nitelendirilen bu bakteri tehlikeli. Salı gününe kadar çoğunluğu Almanya`dan olmak üzere 25 kişinin hayatına mal oldu. Ancak şunu hatırlamak gerekiyor: Pasteur Enstitüsü`nün verilerine göre sadece Fransa`da yılda 1500-2000 insan gribin sonucunda ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü`ne göre dünya genelinde 1.5 milyon çocuk, ishali atlatamayarak yaşamını yitiriyor. Ve her gün trafik kazaları ya da evde yaşanan kazalarda ölen binlerce insan da akla geliyor. Gıda sektöründe hijyen konusundaki tüzük ve yönetmelikler hiç günümüzdeki kadar fazla olmadığı halde, toplumda sağlık söz konusu olunca, bir çeşit mantıksızlık hâkim oluyor. Bunun sonucunda radikal davranışlar sergileyip, bütün sektörü tehlikeye atabiliyorlar. Korku ve endişeler ortadan kalktığında ise hükümetlere bu konuda gereğinden fazlasını yaptığı suçlamasında bulunabiliyorlar. Avrupalı çiftçilere verilecek 150 milyon Euro`yu çok fazla bulanlar da olacaktır."

Polonya`dan Rzecpospolita gazetesi bugünkü sayısında, Almanya Başbakanı Angela Merkel`in ABD ziyaretini ve Başkan Barack Obama`nın kendisine `özgürlük madalyası` takdim etmesini ele alıyor.

Yorum şöyle: "Özgürlük madalyası gibi sembolik jestler, ABD Başkanı Barack Obama ile Angela Merkel arasındaki kişisel ilişkinin kötü olduğu izlenimini ortadan kaldırmaya hizmet ediyor. İlişkinin bu durumda olmasının nedenlerinden biri 2008 yılına dayanıyor. O dönem Obama senatör olarak Berlin`de Brandenburg Kapısı önünde konuşma yapma ricasında bulunmuş, bu ricası reddedilmişti. Merkel Berlin`de değildi ve Obama da sonuç olarak başka bir yerde konuşma yaptı. Amerikan Başkanı tutarlı biçimde Berlin`den uzak duruyor. Bu durum İrlanda, İngiltere, Fransa ve Polonya`yı kapsayan son gezisi sırasında da geçerliydi. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir