• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Dünya Bankası, Türkiye ekonomisinin bu yıl sonunda baz senaryoya göre yüzde 0,5, gelecek iki yılın sonunda ise yüzde 4 büyüme kaydedeceği tahmininde bulundu.

TÜRKİYE YÜZDE 4 BÜYÜYECEK, ENFLASYON DÜŞECEK
Dünya Bankası'nın İlkbahar 2020 Avrupa ve Orta Asya Ekonomik Güncelleme raporunda Türkiye'nin 2020'de yüzde 0,5, 2021 ve 2022 yıllarında ise yüzde 4 büyüme kaydedeceği öngörüsüne yer verildi.

Raporda, Türkiye'de enflasyonun bu yılın sonunda yüzde 11, gelecek yılın sonunda yüzde 9, 2022 yılında ise yüzde 8,5 seviyesinde olmasının beklendiği belirtildi.

Dünya Bankası raporunda, Türkiye'de cari açığın GSYH'ye oranının 2020'de yüzde 2, 2021'de yüzde 3,2, 2022'de yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesinin öngörüldüğü ifade edildi.

KORONAVİRÜS, İSTİKRARI TEHLİKEYE DÜŞÜRÜYOR
Türkiye'nin geçen yıl özel tüketimdeki ivmelenme ile pozitif bir büyüme kaydettiği ifade edilen raporda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının büyümede istikrarı ve hanehalkının gelir beklentilerini tehlikeye düşürdüğü öngörüldü.

Raporda, Kovid-19 salgınının kötüleşmesini ve devam eden jeopolitik gerilimleri Türk ekonomisi için büyük riskler olarak sıralanırken, düşük petrol fiyatlarının ülkenin ithalat faturasındaki düşüşü destekleyeceği belirtildi.

Bununla birlikte, Türk ekonomisinin büyümesinde önemli rol oynayan ihracat ve turizmin Kovid-19 salgını yüzünden şoklara karşı savunmasız kaldığının belirtildiği raporda, Türk hükümetinin risklerin bazılarını azaltmak için şirketlere kısa dönemli likidite sağlayan 21 Maddelik Ekonomik Tedbir Paketi açıkladığı belirtildi.

Dünya Bankası'nın raporunda, sağlık sistemlerine yapılacak yatırımlara öncelik veren ve özellikle en kırılgan gruplar olmak üzere insanlar için güvenlik ağları sağlayan kararlı politika önlemlerinin bölgede Kovid-19 pandemisinin etkilerini azaltmada kritik önem taşıdığı kaydedildi.

Bölge ülkelerinin geçici işletme kredileri, vergi indirimleri veya vergi ödemelerindeki ertelemeler yoluyla özel sektörü destekleyerek ekonomik faaliyetin sürdürülmesine yardımcı olabileceği vurgulanan raporda, etkilenen KOBİ'lerin hedefli kamu sübvansiyonlarından önemli ölçüde yararlanabileceği ifade edildi.

Raporda, Kovid-19'un ekonomik etkileri ile ilgili projeksiyonlarda önemli belirsizliklerin mevcut olduğunun altı çizilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Rapor kapsamında, pandemi sonucunda ortaya çıkabilecek büyüme sonuçlarının hangi aralıklarda olabileceğini göstermek için simülasyon uygulamaları hazırlanmıştır. Senaryolar koronavirüs pandemisinin etkisiyle bölgesel büyümenin 2020 yılında resesyona girerek yüzde eksi 4,4 ile yüzde eksi 2,8 arasında daralacağını, sonrasında ise politika önlemlerinin uygulamaya konulması, küresel emtia fiyatlarının kademeli olarak toparlanması ve ticaretin güçlenmesi ile birlikte 2021 yılında yükselişe geçeceğini göstermektedir.”

NAKİT TRANSFERLERİ VE KREDİLER HAYATİ ÖNEME SAHİP
Kovid-19 pandemisinin Avrupa ve Orta Asya bölgesinin kırılganlıklar yaşadığı bir dönemde ortaya çıktığına yer verilen raporda, “Avrupa ve Orta Asya bölgesinin yükselen piyasalarında ve gelişmekte olan ekonomilerinde 2019 yılında büyüme hızı yavaşlayarak yüzde 2,2'ye inmişti. Şubat ayından bu yana bölge hem acil sağlık krizi hem de küresel pandeminin getirdiği uzun vadeli zorluklar ile baş edebilmek için giderek yoğunlaşan bir mücadele yürütüyor.” ifadesine yer verildi.

Rapora göre, ihtiyaç sahibi kişilere, ailelere yardımcı olmaya yönelik nakit transferleri ve işletmelere sağlanacak geçici işletme kredileri ve vergi indirimleri gibi destekleyici önlemler krizin etkilerini hafifletmede ve işlerin korunmasında kritik önem taşıyacak.

Raporda görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Başekonomisti Aslı Demirgüç Kunt, sosyal mesafe ve gerekli olmayan işletmelerin ve okulların kapatılmasının pandeminin kontrol altına alınması ve hayatların kurtarılması için gerekli önlemler olduğunu vurgulayarak, “Aynı zamanda, uygulanacak politikaların bu önlemlerin ekonomik maliyetlerini düşürmeyi ve pandemi sona erdikten sonra uzun bir toparlanma süreci yerine hızlı bir toparlanma sağlaması hedeflemesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.