Ameliyat sonrası hastaların daha konforlu bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmesi amacıyla gerçekleştirilen cerrahi yöntem sayesinde, hem kozmetik açıdan daha küçük yara izleri oluşuyor hem de hasta, ameliyat sonrası daha az acı hissediyor.

"Göğüs duvarının bütünlüğünü korumayı hedefliyoruz"

Minimal İnvaziv yöntemi ile ilgili bilgi veren Doğan, Türkiye'de uzun yıllar başarıyla uygulanan kalp ameliyatlarının, son yıllarda gelişen teknikler ve yeni kullanıma giren teknolojik aletlerle birlikte hızlı bir değişime uğradığını, Minimal İnvaziv yöntemi ile ameliyat esnasında göğüs bütünlüğünü korumayı hedeflediklerini belirtti.

Doğan, "Bu tür ameliyatlar, standart kesi yöntemleriyle yapılan ameliyatlara göre çok küçük bir alanda yapılıyor ve göğüs kemiği (sternum) kesilmediği için göğüs duvarı bütünlüğü korunuyor. Eğer göğüs kemiğinin tamamı kesilmez ise yine bu sayede kemik bütünlüğüne bir zarar vermez. Bu sayede ameliyat sonrası en çok karşılaşılan sorun olan solunum sistemi problemlerini en aza indiriyoruz. Hastada gelişebilecek psikolojik bozulma olmuyor ve hastanın iyileşme süresi kısalıyor. Ameliyat esnasında ve sonrasında kanama miktarı çok düşük olacağından kan transfüzyonu işlemine gerek kalmıyor ve hasta kısa sürede 3-4 gün içinde taburcu olabiliyor. Ameliyat tipine göre sağ veya sol meme altından bazı hastalarımızda yaptığımız gibi göğüs kemiği az açılarak yapılan yaklaşık 5-7 cm'lik kesiler ile gerçekleştirilen bu ameliyatlarda ağrı da çok az oluyor." dedi. (İLKHA)