• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Gaziantep İl Müftü Vekili, musibetler zamanında yapılan duanın önemine dikkat çekti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve birçok ülkeyle birlikte Türkiye'de de hızla yayılan Coronavirus salgını nedeniyle, Diyanet İşler Başkanlığı tarafından Coronavirus salgınının sona ermesi ve hastaların şifa bulması için Türkiye genelindeki tüm camilerde yatsı ezanının ardından dua edilmeye başlandı.

Gaziantep İl Müftü Vekili Dr. Ramazan Yıldırım, dünyayı etkisi altına alan Coronavirus (Covid-19) salgını, müminlerin musibetler karşısında nasıl davranması, musibetler karşısında imanın ve duanın önemi, musibet anlarında Müslüman toplumların ne yapması gerektiği ile ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

Dünya hayatı imtihan olduğundan dolayı Allah'ın kullarını sürekli imtihan ettiğini belirten Yıldırım, bulaşıcı hastalıkların da Allah'ın kullarına verdiği imtihanların bir çeşidi olduğunu ifade ederek, her durumda Allah'ın Müslümanlara önce tedbiri, sonra ise tevekkülü emrettiğini söyledi.

Coronavirus nedeniyle, dünyada binlerce kişi hayatını kaybetti ve yüz binlerce kişi de karantinaya alınarak tedavi edilmeye çalışılıyor.

Her zaman olduğu gibi insanlığın zor bir süreçten geçtiği bugünlerde duanın çok önemli olduğunu ifade eden Yıldırım, kişinin iman ve tevekkülünü artırma, hayatına umut ve direnme gücü katmada duanın eşsiz bir nimet olduğuna vurgu yaptı.

Allah'ın, İslam ümmetini ve bütün insanlığı salgın hastalıklardan korumasını temenni eden Yıldırım, "İnşallah en kısa zamanda bu musibetin başımızdan def edilmesi için yüce Rabbimize niyazda bulunuyorum. Cenab-ı Hak İslam ümmetini ve bütün insanlığı bu musibetten kurtarsın." dedi.

 

"Hayat imtihandan ibarettir"

Dünya hayatının bir imtihan olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Müslüman'ın bakış açısına göre hayatın hepsi bir imtihandır. Hayat, imtihandan ibarettir, yeknesak bir şekilde devam etmez. Zaman zaman musibetler, zenginlikler, fakirlikler ve sağlık şeklinde hayat devam ederken, ister istemez hayatın bazı kesitlerinde beklenmedik olaylar da başımıza gelebilir ki biz bunların hepsine 'musibet' diyoruz. Örneğin kazaların, hastalığın olması, bir virüs veya mikrobun ortaya çıkmasına 'musibet' diyoruz. Fakat Müslüman'ın bu musibetler karşısındaki tavrı, Peygamber Efendimizin tavrı gibi olmalıdır. Peygamber Efendimiz, 'Ben Müslüman'ın haline hayret ediyorum. Çünkü onun bütün işleri ibadettir. Yani başına musibet gelir, sabreder ibadet etmiş olur. Bir nimete, iyiliğe, güzelliğe nail olur, şükreder ibadet etmiş olur' buyuruyor." ifadelerini kullandı.

"Musibetler bir imtihandır"

Bu tür felaketlerden Müslümanların, gerekli dersi çıkarmaları ve ibret almalarının önemine dikkat çeken Yıldırım, "Şu anda başımıza gelen bu virüs hakkında da birçok yorumlar yapılabilir. Ama biz bir musibet geldiğinde, onu bir imtihan olarak kabul ediyoruz. Bundan dolayı sabrederek Allah'a (Celle Celaluhu) şükrederek, elimizden geldiği kadar kulluğumuzu hatırlayarak bu musibeti kendi hakkımızda kazanca çevirmeye çalışmalıyız ki kaybetmeyelim. Yani hayat devam ediyor. Bu hayatın devam eden ve geride bıraktığımız her saniyesi, dakikası ve günü, bizden hesap soracak zaman dilimleridir. Dolayısıyla musibeti, nimeti nasıl karşıladığımız bizden sorulacak." şeklinde konuştu.

"Bu imtihanı kazanmak için Rabbimize yöneleceğiz"

Tedbirli olmanın dinimizin emri olduğunu belirten Yıldırım, tedbirin her işin sonunda olabilecek bütün ihtimalleri düşünerek en hayırlısını seçmek anlamına geldiğine dikkat çekerek, "Biz de bu musibet karşısında öncelikle tabi ki yetkili birimlerin bize bildirdiği şekilde tedbirimizi güzel bir şekilde alacağız. Yani 'evden çıkmayın' deniliyorsa çıkmayacağı. 'Toplu halde bir arada bulunmayın' deniliyorsa toplu yerlerde bulunmayacağız. Ama neticede bütün bunların toplamından bileceğiz ki bu bizim için imtihandır ve bu imtihanı kazanmak için de elimizden geldiği kadar Rabbimize yöneleceğiz ve inşallah O'nun rızasını kazanmaya çalışacağız." diye konuştu.

"Hayatın her alanına bakışımız mümince olmalı"

Musibetlere karşı Müslümanların duaya sığınması, dua etmesi ve Allah'a (Celle Celaluhu) yönelmesi gerektiğini belirten Yıldırım, "Bizim hayatın her alanına bakışımız mümince olmalı. Mademki Müslüman'ız, bu musibete de iman penceresinden yani imanla bakmamız gerekiyor. İman bizi bir açıdan rahatlatıyor ve başımıza gelen hiçbir şeyin başıboş ve rastgele olmadığını, inandığımız bir Allah'ımız (Celle Celaluhu) var. Rabbimize karşı bize düşen görevimizi hatırlatır ve mümini rahatlatır. Eminim ki Müslüman olmayan bir kişi ile Müslüman olan bir kişinin aynı olay karşısında reaksiyonları çok farklıdır. Çünkü Müslüman bütün evrenin, evrenin içindekilerinin yaratıcısının Allah (Celle Celaluhu) olduğunu bilir. Bunların hiçbiri Allah'ın (Celle Celaluhu) emri, izni ve tasarrufu olmadan hareket edemezler. Bir virüs ve mikrop ta Allah'ın (Celle Celaluhu) emriyle hareket eder. Buna inanan bir insan, imanın gereği olarak Rabbine yönelir ve dua eder. Bizim bu noktada dua son derece önemlidir." dedi.

"Dua ibadetin özüdür, halis şeklidir ve saf halidir"

Duanın önemine değinen Yıldırım, "Dua bizim için son derece önemlidir. Dua yalnız olmadığımızı, bir sahibimizin olduğunu ve bizi aşan yerlerde ve durumlarda iltica etmemiz, sığınmamız gereken bir Rabbimizin olduğunu bize hatırlatır. Peygamber Efendimiz, 'dua ibadetin özüdür' buyuruyor. Yani dua ibadetin özüdür, halis şeklidir ve saf halidir. Dua ile dertlerimizi, sıkıntılarımızı hafifletiriz. Kendi durumumuzu Allah'a (Celle Celaluhu) iletiriz. Cenab-ı Hakk'ın, sıkıntılarımızı gidermesi için yakarışta, niyazda bulunuruz ve aczimizi anlarız. Bu Cenab-ı Hakk'ın da bizden beklentisidir. Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz, 'Ey kullarım! Bana dua edin, size cevap vereyim' diyor. Bizde şu anda yaşadığımız musibeti, sıkıntıyı, hastalıklarımızı, dertlerimizi kederlerimizi Rabbimize arz edeceğiz. Dua bu manada psikolojik anlamda da insanları son derece rahatlatmaktadır. Cenab-ı Hakk'ın bu manada bize açtığı bir kapıdır, bu kapıyı aslında güzel bir şekilde değerlendirip, Cenab-ı haktan istek ve niyazda bulunmalıyız." diye konuştu.

"Bir musibetin istilası zamanı dua vaktidir"

Duanın bir emir, ibadettir ve fıtri bir ihtiyaç olduğunu belirten Yıldırım, "Allah (Celle Celaluhu) kulunun kendisinden bir şey istemesinden rahatsız olmaz. Küçük-büyük ne olursa olsun Rabbimizden istediğimiz zaman O'nun hoşuna gider. Bundan dolayı bu musibet karşısında da inşallah hem ferdi hem de toplu anlamda her akşam yapacağımız duaya da halkımızın katılmasını talep ediyoruz. Dua son derece önemlidir ve kişi dua etmekle mükelleftir. Bizim vazifemiz dua etmektir. Duaları kabul edip etmemek Allah'ın  (Celle Celaluhu) vazifesidir. Bir musibetin istilası zamanı da duanın vaktidir. Şu anda bir virüs musibeti bütün insanlığa musallat olmuş. Şu anda ayrı bir duanın vaktidir. Bu salgın bir imtihandır. İnşallah duamızla bu imtihanı kazanarak geçirmeye ve atlatmaya çalışacağız. Tabi tedbirlerimizi de dört dörtlük bir şekilde yetkili birimlerin bildirdiği şekilde almak zorundayız." şeklinde konuştu.

"Hem kavli hem de fiili dua yapmalıyız"

"Dua kulluğun özüdür, gereğidir" diyen Yıldırım, "Dua son derece önemli ve öyle ki kulluğun gereklerinden birisidir. Cenab-ı Hakk'ın bize kıymet verme sebeplerinden birisidir. Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz, 'Ya Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem)! Kullarıma de ki: eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var' buyuruyor. Bundan dolayı dua son derece önemlidir. Kavli ve fiili dua olmak üzere duanın birçok şekli var. Biz bir taraftan Cenab-ı Hakk'a kavli duamızı yapacağız. Bir de fiili duayı çok güzel yapmamız lazım. Fiili dua, bu virüsün yayılmaması için yetkili birimlerin söylediği talimatlara birebir uyarak ve yine Yüce Dinimizin emir buyurduğu, Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın (Celle Celaluhu) sevgisinin sebeplerinden birisi sayılan temizliğe son derece dikkat etmeliyiz. Temizlik, Yüce Dinimize göre imanın yarısı sayılmıştır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın (Celle Celaluhu), çokça temiz olanları seveceğini ifade etmiştir. Bundan dolayı bu hususa son derece dikkat etmemiz gerekiyor. Bu da el yıkamaktır, günde beş vakit abdest alırken zaten bunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Ortamımızı, kendimizi, aile ortamımızı, işyerimizi, caddemizi, sokağımızı, şehrimizi temiz tutmalıyız. Temizliğe son derece dikkat etmek suretiyle fiili duayı da bu şekilde yapmamız gerekiyor ki her türlü virüslerden, mikroplardan, kötülüklerden kendimizi ve çevremizi korumuş olalım." ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Coronavirus salgınının sona ermesi ve hastaların şifa bulması için yatsı ezanının ardından Türkiye genelindeki camilerde dua okutulduğunu anımsatan Yıldırım, vatandaşların da balkonlarına ve pencerelerine çıkıp el açmalarını ve yapılan dualara iştirak etmelerini istedi. (İLKHA)













Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir