• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Hiç ciddiye almıyoruz
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber – Ramazan YUSUF
Koronavirüs tüm dünyaya hızla yayılırken, halkımız ne yazık ki felaketin ciddiyetini anlayabilmiş değil.
Ekonomik açıdan düşünüldüğünde, devletler ciddi tehditler karşısında dahi, sosyal yaşamı aksatacak, dolayısıyla da ekonomiye zarar verecek tedbirler almaktan kaçınırlar. Bu tür tedbirler her zaman son çare olarak düşünülür ve mecbur kalınmadıkça uygulanmaz.
Bugün dünyanın tüm devletleri gibi Türkiye hükümeti de, kendi ekonomisine zarar verecek nitelikte kararlar alma durumunda kalmıştır. Okulların tatil edilmesi, kamu kurumlarının ya kapatılması ya da evden çalışma ortamlarının oluşturulması, Ekonominin kalbi durumundaki AVM’ler, Restoranlar gibi iş yerlerinin faaliyetlerinin ya tamamen durdurulması ya da çalışma saatlerinin kısıtlanması bu türden kararlardır.
Sadece bu önlemler dahi mezkur salgının ne denli tehlikeli olduğunu göstermesi açısından yeterlidir. Ne var ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böylesi bir ortamda yapmış olduğu sokağa çıkmayın çağrısı karşılığını bulamamıştır.
Durumun en ilgi çekici tarafı ise, 65 yaş üstü yaşlılar için sokağa çıkma yasağının gelmesinden hemen sonra, sokakların 65 yaş üstü yaşlılarla dolup taşması… Maalesef halkımızın yasaklara ters tepki göstermesi gibi bir durum söz konusu.
Peki, bu yasak gerçekten de gerekli miydi? Zaten bin türlü derdi olan, bir nebze rahatlık için kendini dışarı atan bu yaşlılara, bu kadarını bile fazla mı görüyoruz? Acaba durum böylesi bir karar almak için yeterince ciddi değil de biz mi gözümüzde büyütüyoruz?
Yukarıda da değindiğimiz gibi bu virüs ciddi olmanın da ötesinde... Şimdiden 15 bine yakın can aldı ve bu hızla devam ederse ölümlerin milyonları aşacağı söyleniyor.
Ama, biz durumun ciddiyetini kavrayamıyoruz.
İtalya’nın düştüğü duruma düşmeden önce durumun ciddiyetini kavrayıp önlem almak bu kadar mı zor? Bunu anlayabilmemiz için illa ki birilerinin çırpınarak önümüzde ölmesi mi gerekiyor. Değer verdiğimiz yakınlarımızın ellerimizden kayıp gitmesini beklememiz mi lazım? Kaybettiğimiz insanları yıkayıp gömmekten bile aciz kaldığımız bir süreç yaşıyoruz, ama hala “bana bir şey olmaz” mantığını terk etmekte zorlanıyoruz.
Buradan altını çizerek şunu ifade etme gereği duyuyoruz. Sokağa çıkma yasağının yaşlılarla sınırlı olması sorunun çözümü açısından hiçbir katkı sunmayacaktır. Zira yaşlılar bu karara uyacak olsalar dahi (ki uymadıklarını görüyoruz), dışarıda dolaşan gençlerin virüsü evlere taşıması kaçınılmazdır.
Sokağa çıkma yasağının genelleşmesi gerekmektedir.
Bu yasak hiçbir şey yapmasa dahi salgının hızını kesecektir. İtalya’da hastalık o kadar hızlı yayıldı ki, tüm sağlık sistemini dumura uğrattı. Hastaneler dolup taştığı için hastalara müdahale edilemedi. Hastalanan insanlar, hastaneye gitmek için evlerinden çıktılar ancak, yığılıp kaldıkları banklarda ölüme terkedildiler. Zira hastanelerde hasta kabul edecek yer kalmamıştı. Eğer hastalık bu kadar hızlı yayılmasaydı, ölen insanların çok büyük bir bölümü kurtarılabilecekti.
Bizim yapmamız gereken öncelikli şey hastalığı yok etmek değil, yayılma hızını kesmektir. Bu da ancak genel bir izolasyonla başarılabilir. Eğer sokaklara çıkmaya devam edersek, hastalık tüm toplumu bir seferde yutacak ve hastalıktan değil, hastane yetersizliğinden ölmeye başlayacağız. Yavaş seyreden bir salgında ölüm oranı %3.5 iken, salgının hızla yayıldığı İtalya örneğinde ölüm oranları %50’lere kadar çıkmıştır. Böylesi bir durumda hiçbir şey olmamış gibi toplantılar, sünnetler, düğünler, asker uğurlamaları tertip edemeyiz, etmemeliyiz.
Gençler; “Ne de olsa sadece yaşlıları öldürüyor, bize bir şey olmaz” demesinler, zira gerekli tıbbi müdahalenin yapılmadığı yerde, gençler de yaşlılar kadar çok ölüyor. Hem ayrıca, siz ölmezseniz dahi, birilerinin katili olmanız size yetmez mi?

Bu haberler de ilginizi çekebilir