• DOLAR 34.546
  • EURO 36.309
  • ALTIN 2998.635
  • ...
Prof. Dr. Demirtaş: “Etkisi devam eden 28 Şubat’ın en büyük tahribatı manevi olmuştur”
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

28 Şubat darbesinin yıl dönümünde İLKHA’ya önemli açıklamalarda bulunan Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Türkiye'deki darbelerin neredeyse tamamında Batılı güçlerin, şer odaklarının etkisi olduğunu belirtti.

Türkiye’de darbecilerin yargılanmasının bir devrim olduğunu fakat bütün darbecilerin yargılandığı, hak ettikleri cezaları aldıkları şeklinde bir değerlendirmede bulunmanın da doğru olmayacağını vurgulayan Demirtaş, 28 Şubat sürecinde uydurulan suçlarla hâlâ mağduriyetlerin yaşandığına dikkat çekti.

Türkiye tarihinde çok sayıda darbe ve darbe girişimlerinin, e-muhtıraların yaşandığını hatırlatan Demirtaş, “Darbe ve türevlerini neredeyse tamamını bu toplum yaşadı. Aslına bakarsanız Osmanlı’dan bu yana gelen bir gelenektir ama gayri insanidir. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana özellikle birtakım güçler, askerin de içinde bulunduğu birtakım odaklar, topluma hâkim olmak suretiyle toplumu dizayn etmek arzusuyla hareket etmişler. Sivil iradeyle iş başına gelen hükümetleri devirmek suretiyle darbeler yapmışlar. Darbelerin kendilerince gerekçeleri, ‘Toplumda huzur ve sükunetin bozulmuş olması, terör ve şiddet olaylarının artmış olması ve bunların ortadan kaldırılması gibi bir niyet.’ söyledikleri budur. Ama esas itibariyle darbelerin hiçbir tanesi bunu sağlayabilmiş değil. Bu, sözüm ona, bozulan düzeni sağlayabilmiş değildir. Tersine o düzen daha kötü hale gelmek suretiyle devam etmiştir.” dedi.

“28 Şubat post modern darbesi, fiilen gerçekleşmemiş olsa da etkileri bakımından en önemli darbedir”

28 Şubat post modern darbesinin, fiilen gerçekleşmemiş olsa da etkileri bakımından en önemli darbelerin başında geldiğini dile getiren Demirtaş, şunları söyledi:

“Hedefi rahmetli Erbakan hükümetidir. Çünkü Erbakan, yeni bir anlayış getirmeye çalışıyordu. Türkiye’ye bambaşka bir bakış açısı getirmeye çalışıyordu. O zamanki süreçlerden farklı bir süreç yaşatmaya çalışıyordu. Çok da başarılı oluyordu. Ama bu çalışmalar birtakım odakları rahatsız ettiği için özellikle dindar kitle hedef alınmak suretiyle bir darbe gerçekleştirildi. Özellikle bu darbe dindarları çok tahrip eden bir darbe oldu. Üniversite öğrencileri özelinde bütün dindarlara yönelik bir tahribat gerçekleştirdi. Bizim kuşak bundan çok fazla etkilendi, üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştığımız dönemde. Özellikle başını örten öğrencilerin üniversitelerden atılmasıyla sonuçlanan bir süreç şeklinde gelişti. Bu dönemde binlerce üniversite öğrencisi öğrenim hakkından yoksun bırakıldı, hakları ellerinden alındı, üniversitelerden atıldılar. Hatta aileleri, başörtülü anneleri bile ‘Kamusal alandır.’ diye üniversitelere alınmadı. Sadece binalarına değil, kampus alanlarına bile alınmadılar. Bu dönemde yine öğrenciler başlarına açsın diye ikna odaları açıldı. Ama en önemli sonucu ‘İşte bin yıl sürecek.’ denilen bir anlayışın egemen olmasıdır.”

“28 Şubat en tahripkâr darbedir”

28 Şubat darbesinin etkisinin hâlâ devam ettiğine vurgu yapan Demirtaş, sürecin farklı bir dindar profilini oluşturduğunu ifade etti.

Demirtaş, “O günkü Müslümanlıktan bugünkü Müslümanlığa bambaşka bir anlayış hâkim olmaya başladı. Sürekli savunduğum bir şeydir. Bu yönüyle baktığımız zaman en tahripkâr darbedir. Çünkü dindar profilinde şöyle bir durum dikkatimizi çekiyor. Dindar dediğiniz, Müslüman dediğiniz, Allah'ın emirlerine riayet eden, yasaklarına riayet eden, yasakladıklarını yapmayan, helali haramı gözeten insan modelidir. Ama 28 Şubat sonrası süreçte ortaya çıkan Müslüman tipi, bunlara da bir cevaz bulabilen, bunları da dinin bir yerine yerleştirebilen, namaz kılıp oruç tutan ama böyle gayri meşru birtakım işlere de bir cevaz bulan, bunları yapan, bunlarda bir beis görmeyen bir Müslüman tipi. İşte bunlar 28 Şubat anlayışının getirdiği bir sonuçtur. Maddi etkileri elbette oldu. İnsanlar üniversitelerinden oldular, birtakım işlerinden olanlar oldu. Gelir kaynakları kurutuldu. Sermayeye yönelik tehditler oluştu. Belli bir sermaye bertaraf edildi. Yeşil sermaye adı altında insanlar kategorize edildi. Anadolu sermayesi yok edilmeye çalışıldı. Bunlar tabii ki işin maddi boyutu. Ama asıl önemli tarafı bence manevidir. Çünkü artık hiçbir şey Müslümanlar açısında eskisi gibi olmadı. Aslında Müslüman dediğiniz zaman topluma ve insanlara güven veren, her sözüne itibar edilen insandır. Ama bu algı ve anlayış, ne yazık ki değişti. Şimdi artık Müslüman iyi bir rol model olamıyor. 28 Şubat Müslümanı tiplemesi diye bir tipleme ortaya çıktığını düşünüyorum. Böyle baktığınız zaman tabii ki manevi etkilerinin çok daha büyük olduğunu söyleyebiliriz.” diye konuştu.

“28 Şubat sürecinde uydurulan suçlarla hâlâ mağduriyet yaşamaya devam edenler var”

“Bütün darbecilerin yargılandığı, hak ettikleri cezaları aldıkları şeklinde bir değerlendirme ne yazık ki yapılamaz.” diyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hâlâ mağduriyet yaşayanlar var. 28 Şubat sürecinde uydurulan suçlarla hâlâ mağduriyet yaşamaya devam edenler var. Bu açıdan bakıldığı zaman, darbecilerin yargılandığı bir ülkede, mağdurların da bütün hakları teslim edilmek suretiyle uğradıkları zararlarını telafi edilmesi gerekiyorken, bu tam anlamıyla gerçekleşemedi. Bunun çeşitli nedenleri var. Sonuç itibariyle 28 Şubat'tan fiilen etkilenen, mağdur olan, suçsuz yere cezaevine atılan, mahkûm olan binlerce insan oldu. Bu insanların bir bölümünün mağduriyetleri giderilmek suretiyle normal hayatlarına dönebildiler. Bir bölümü de ne yazık ki hâlâ bu mağduriyetleri yaşamaya devam ediyor.”

“Türkiye'deki darbelerin neredeyse tamamında Batılı güçlerin etkisi var”

Darbecileri ve darbe zihniyetini tam anlamıyla tasfiye etmenin zor olduğunun altını çizen Demirtaş, yalnız Türkiye’den idare edilen bir süreç değil, küresel boyutu olan bir süreç olduğunu ifade etti.

Açıklamasının devamında Demirtaş, “Türkiye'deki darbelerin neredeyse tamamında Batılı güçlerin, dış güçlerin, şer odaklarının etkisi var. Bütün bunlarla mücadele edip bunların tamamına bertaraf etmek ne yazık ki mümkün olamıyor. Muhtemelen idareciler bu mağduriyetleri ortadan kaldırmak için bir gayret gösteriyorlar. İçlerinde böyle bir arzu da var. Ama bazen bu aşılamıyor. Çünkü bir bütün olarak meseleye bakmak gerekir. Darbe Sadece yerel bir hareket olsaydı, etkileri çok kolay ortadan kaldırılabilirdi. Ama Batılıların, özellikle Amerika'nın başını çektiği büyük güçlerin desteklediği süreçler olduğu için onların etlerini tamamıyla ortadan kaldırmak zordur.” ifadesini kullandı. (İLKHA)





Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir