Mustafa Karakaş/Doğruhaber

Koronavirüs Çin’de ortaya çıkınca en çok konuşulan başlıklardan biri de “bu salgının nasıl ortaya çıktığı” sorusu idi.

ABD-Çin rekabetinin hastalık üzerinden sürdüğü iddiaları hep konuşuldu.

Her ne kadar Batıcı medya bu iddiayı gündem etmek istemese de Amerika Kıtasındaki işgallerde kullanılan çiçek mikroplu battaniye yardımı sonrasında milyonlarca yerlinin hayatını kaybetmesinden tutun Japonya’ya atılan atom bombasına, Batı ülkelerinin labaratuvarlarında üretilen meyve aromalı zehirli gazlara kadar bir çok faktör ABD’nin biyolojik saldırılarda bulunabileceğinin delili sayıldı.

Elbette ortada Amerika’nın yaptığına yönelik bir kanıt yok, var olan şey –haklı- şüphe.

ABD Başkanı Trump’un bugün yaptığı açıklama Koronavirüs ABD’nin bir saldırı aracı mı sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı.

Zira Trump açıklamasında yakında koronavirüs aşısını piyasaya süreceklerini söyledi.

Koronavirüs asşının yakında piyasaya sürüleceğini söyledi.

Çin iliğine kadar bu sorunu yaşarken ve ABD’de tek bir Koronavirüs vakası yaşanmadığı halde bu açıklama şüphe uyandırdı.

Sakın hastalığı icat edenler şimdi de aşısını bulduk ifadeleri ile karşımıza çıkıyor olmasın!

Virüsün ülkesine bulaşmadığı için çok mutlu olduğunu söyleyen Trump, "Şimdiye kadar şanslıyız ve bunun böyle kalacağını düşünüyoruz." diyerek, "Yakın zamanda koronavirüs aşısının piyasaya çıkacak" dedi.

Elbette virüsün aşısını bulmak için hastalığın orada yayılmasına gerek yok. Lakin sözkonusu olan ABD olunca meselelere şüphe ile bakmak gerekiyor.

Zira bu medeniyet hem hastalık üreterek para kazanan hem de hastalığı durduracak ilacı da üreterek para kazanan kapitalist bir medeniyettir.

Bu medeniyet dünyada en fazla silah üreten medeniyet olduğu halde dünyada en fazla barış sözcüğünü kullanan medeniyet değil midir?

O halde şüphe ile yaklaşmak paranoyaklık değildir!