• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Ziya'ül Hak'ın oğlu İcaz'ül Hak'tan babasının ölümünde komplo iddiası
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ankara
Eski Pakistan Devlet Başkanı General Muhammed Ziya'ül Hak, 32 yıl önce bir uçak kazasında birkaç üst düzey askeri yetkili ve ABD Büyükelçisi ile hayatını kaybettiğinde, komplo teorileri kazadan uçakta yüklü mango kasalarını sorumlu tutmuştu ancak Amerikalı ve Pakistanlı yetkililer, aradan geçen yıllar boyunca defaatle kazanın teknik bir hatadan kaynaklandığı sonucuna vardı.

Pakistanlı eski bakan ve Ziya'ül Hak'ın oğlu olan Muhammed İcaz'ül Hak, Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda, mango kasalarının patlayıcı taşıdığına dair kanıtlar bulunduğuna işaret ederken, pilotları etkisiz hale getirmek için kabine sinir gazı pompalandığını iddia etti.

İcaz'ül Hak, "Kumpası kuranlar, hiçbir şeyi şansa bırakmak istemedi. Sinir gazı kullandı ve aynı zamanda dışarıdan patlayıcılar ateşledi." dedi.

Hak, şüphelerin İsrail ve Hint istihbaratçılarının yanı sıra, babasından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Aslam Beg ve dönemin Multan merkezli zırhlı tümeninin komutanı Tümgeneral Mahmud Ali Durrani'ye yöneldiğini ifade etti.

1978'de Devlet Başkanlığı görevini üstlenen Ziya'ül Hak, ölümüne kadar silahlı kuvvetlerin başında bulunmayı sürdürdü.

17 Ağustos 1988'de, C-130 tipi askeri uçak, Pakistan'ın başkenti İslamabad'ın yaklaşık 530 kilometre güneyinde Bahawalpur yakınlarında düştüğünde General Ziya'ül Hak, beş generali ve ABD Büyükelçisi Arnold Lewis Raphel hayatını kaybetti.

Uçaktakiler, ABD'nin Pakistan'ı satın almaya zorladığı M-1/A savaş tanklarının tatbikatını izlemek üzere çöldeki askeri bölgeye gidiyordu.

Babasının öldürülmesiyle ilgili örtbas amaçlı ve üstünkörü yürütülen soruşturmaları anlatan bir kitap yazacağını söyleyen Hak, patlamadan önce pilotların kokpitte gaz soluması nedeniyle kontrolü kaybettiğini ileri sürdü.

Hak, "C-130 gibi dört motorlu bir uçağı düşürmek kolay bir iş değil. Komplocular çok sayıda yöntemi devreye soktu." ifadesini kullandı.

ABD tarafından desteklenen Ziya'ül Hak, Sovyet-Afgan Savaşı'nda önemli bir rol oynadı ve 1980'lerde Afgan mücahitlerini koordine etti.

Müteakip Pakistan hükümetlerinin babasının ölümünü soruşturma konusunda irade göstermediğinie dikkati çeken Hak, Amerikalıların başından beri olayı kaza olarak değerlendirme eğilimde olduğunu belirtti.

ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) bağlı olduğu yönetmelikler uyarınca dünyanın herhangi bir yerinde hayatını kaybeden Amerikalılarla ilgili 72 saat içinde soruşturma başlatması gerektiğini vurgulayan Hak, "Büyükelçilerinin öldüğü bu olayda, 11 ay sonra soruşturma başlattılar ki o sürede uçağın düştüğü yerdeki tüm deliller ortadan kaldırılmıştı." dedi.

Pakistan Müslüman Ligi'nin bir hizbine önderlik eden Hak'ın parti bürosu Ravalpindi kentinin askeri garnizon bölgesinde bulunuyor. Parti binasının girişinde ziyaretçileri babası Ziya ül Hak'ın büyük bir portresi karşılarken, içerideki duvarları da General Hak'ın askeri üniformalı veya devlet başkanı olduğu dönemde çekilmiş fotoğrafları süslüyor.

Testler sabotaj teorisini ispatlıyor
Eski Bakan Hak, ordu içinde gerçeği ortaya çıkarmaya çalışan askerilerin dahi tehdit edildiği ve sürüldüklerini ifade etti. Hak, Hava Tuğgeneral Zahir Zaidi'nin tüm itirazlara rağmen uçak enkazından topladığı bazı parçaları ve mango kalıntılarını bir laboratuvara götürerek gizlice analiz ettirdiğini belirterek, "Kimyasal testlerde antimon, fosfor ve patlayıcılarda kullanılan diğer kimyasalların izine rastlandı. Bunlar sabotaj teorisini ispatlıyor. Fakat müteakip hükümetler soruşturmayı ilerletme ve suçluları ortaya çıkarma cesaretini gösteremedi." ifadesini kullandı.

Zaidi'nin ayrıca sinir gazı kullanıldığını da doğruladığını söyleyen Hak, bu bulgunun dönemin ABD'nin Yeni Delhi Büyükelçisi John Gunther Dean'in ifade ettiği, Devlet Başkanının ve İslamabad'daki meslektaşının VX sinir gazıyla öldürüldüklerine ilişkin korkuları haklı çıkardığını belirtti.

O yıllarda çok az sayıdaki ülkenin elinde VX sinir gazı olduğuna dikkati çeken Hak, İngiltere'de bu konuda çalışmalar yürüten Hint asıllı Ranajit Ghosh ve İngiliz J.F. Newman tarafından 1952'de patenti alınan gaz alaşımının sinir sistemini etkilediği ve vücudun olağan çalışmasını engellediğini vurguladı.

Hak, Zaidi’nin tanıklığının, Hakim Şerif'ür Rahman önderliğindeki komisyonun hazırladığı raporda yer almasına rağmen, kamuya açıklanmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanını tank tatbikatını izlemeye Tümen Komutanı Durrani'nin zorladığını iddia eden Hak, babasının bunu yapmak istemediğini söyledi.

Hak, babasının ikamet ettiği askeri lojmanın kayıtlarına göre Durrani'nin babasını Bahawalpur'a uçmaya ikna etmek için 16 kez aradığını belirtti.

Ziya'ül Hak'ın tankları silahlı kuvvetler envanterine alma konusunda hevesli olmadığı, AWACS (Havadan Uyarı ve Kontrol Sistemi) satın almakla daha fazla ilgilendiği düşünülüyor.

Hak, cesetlerin bile örtbas çabasının parçası olarak bekletildiğini belirterek, "O (Ziyaul Hak), bu seyahati asla yapmak istemedi ama oraya gitmeye zorlandı. Dönemin İçişleri Bakanı Aslam Hattak, hayatına yönelik tehdit olduğu ve bu seyahate çıkmaması konusunda onu uyardı." dedi. 

Hava Kuvvetlerinden bir subay olan Ekrem Avan'ın kazadan üç ay önce casusluk suçlamalarından gözaltına alındığını belirten Hak, Avan'ın İsrail istihbarat servisi Mossad ve Hindistan'ın dış istihbarat servisi Araştırma ve Analiz Kanadı'nın (RAW) yardımıyla sinir gazını ülkeye soktuklarını itiraf ettiğini belirtti.

Hak, Mossad ajanının ABD pasaportu sahibi olduğunu söyledi.

Babasının ölümüyle ilgili soruşturmaları takip ettiği için tehdit aldığını iddia eden Hak, İslamabad'daki ABD istihbarat şefinin kendisine gerçeğin peşine düşmek yerine siyasi kariyerine odaklanmasını önerdiğini dile getirdi. AA

Bu haberler de ilginizi çekebilir