Ruhani, “11 Şubat 1979 olayı Allah’ın gücünün bir milletin iradesinde nasıl otaya çıktığını gösterdi. Düşmanın din ve maneviyat döneminin sona erdiğini öne süren propagandaları ve siyasi olarak dünyanın Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmasına rağmen, İran milleti herhangi bir güce bağlı olmadan İslam Devrimi’nin zaferini gerçekleştirdi” dedi.

İslam Devrimi’nin seçime dayandığını belirten Hasan Ruhani, “İran milleti ABD’ye bağlı olmak ve demokratik bir sistem arasında demokratik sistemini ve bağımlılık ile bağımsızlık arasında bağımsızlığı seçti. Bu seçimler eğer bugün de olsaydı halkımız yine 41 yıl önceki gibi aynısını seçecekti.” İfadelerine yer verdi.

İslam Devrimi’nin yalnızca ülke içinde değil, bölge ve dünyadaki Müslümanları da derinden etkilediğini belirten Ruhani, “Bu nedenle ABD, İslam Devrimi ve İran milletinin zaferini görmeye tahammülü yok. Bu zaferin ABD için hoş olmaması gayet normaldir. ABD’nin 41 yıl boyunca her gece bu toprağa dönmeyi hayal etmesi normaldir. Onlar İran’ın bölge için ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorlar” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Ruhani, “ABD ve Siyonist Rejim İran’nın bölgede üstün bir güç olduğunu bildiği için ilk günden beri İran’ın en büyük düşmanı olma haline gelmiştir” dedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun halkın isteği üzerine ABD'nin Ayn el-Esad üssünü vurduğunu belirten Ruhani, “Biz halkın bütün taleplerini yerine getiriyoruz. Şehit Korgeneral Süleymani’nin cenaze töreninde halkın hükümetin ABD’den sert intikam alması isteği üzerine İran Devrim Muhafızları Ordusu, 8 Ocak’ta Irak’taki ABD’nin Ayn el-Esed Üssü'ne füzeli operasyon düzenledi” ifadelerini kullandı.

Ruhani, İran’ın askeri gücünün günden güne daha da arttığına dikkati çekerek, “İslam Devrimi’nden önce askeri teçhizatımızın yüze 95’i yurt dışından geliyordu. Ancak günümüzde bu alandaki ihtiyaçlarımız ülke içinde üretiliyor. Bu, İran milletinin bilimsel yeteneğinin yanı sıra askeri ve savunma gücünü gösteriyor” diye konuştu. (İLKHA)