• DOLAR 34.653
  • EURO 36.366
  • ALTIN 2925.312
  • ...
İslam Dünyası liderleri neden önleyici tedbir peşinde koşmadı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mustafa Karakaş/Doğruhaber

Türkiye cumhuriyetinin Kudüs meselesindeki tavrı biliniyor. Türkiye, Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak kabul ediyor.

İran’ın bu meseledeki politik tavrı da ortada..

Malezya başbakanı Mahathir Muhammed’in de tavrı aynı..

Bu ülkelerin yanına Pakistan’ı, son dönemlerde iç ferahlatan açıklamaları ile Tunus’u, Katar’ı da katabiliriz.

Bahsi geçen tüm ülkeler Trump’un hangi tarihte Yüzyılın (ihanet) Anlaşması’nı açıklayacağını biliyordu.

Neden?

Neden dün gece bu ülkelerin yöneticileri bir araya gelip, birliktelik mesajı vermedi?

Neden Kudüs konusunda önleyici tedbir peşinde koşmuyoruz?

Kaldı ki sadece bu ülkeler değil!

Latin Amerika’nın anti siyonist ve anti emperyalist ülkeleri de davet edilerek net bir mesaj verilemez miydi?

Elbette her ülkenin kendine göre devasa sorunları var ama İslam Dünyası yöneticileri Kudüs meselesini çözülmesi gereken sorunlar listesinde baş sıraya koymadan, ABD ve Siyonist emperyalizmle baş edemez.

Bahsi geçen tüm ülkelerin devlet aygıtının yanlış tanımlanmasından kaynaklanan sorunları olduğu gibi yaşadıkları sorunların dip noktasında ABD emperyalizminin yayılmacı karakteri var.

ABD emperyalizmi ile mücadele Kudüs merkezli verilseydi hem kendi ülkelerinde daha az sorun yaşarlardı hem de 2 milyarlık devasa Müslüman nüfus, yetim mahzunluğu yaşamazdı.

Aslında gecikilmiş de sayılmaz!

Behemahal Endonezya, Pakistan, Türkiye, Katar, Tunus ve Kudüs, Filistin duyarlılığı olan ülkeler bir araya gelmeli daha somut ve radikal adımlar atmalıdır.

BU adımlar atılmadığında bir gün uyandığımızda Batı Yaka, diğer gün Ramallah sonraki gün Gazze düşecek…

Siyonizm 1948’den beri ağır ağır ama planlı bir şekilde hedefine doğru yürüyor.

Siyonizmi durduracak tek şey İslam Dünyası’nın kendi içinde birleşmesi ve anti Siyonist bir kamp oluşturmak için Amerika’nın hedefinde olan ülkeleri de yanına alarak set örmesidir.

Kınamalar, basın açıklamaları, yürüyüşler halkların tepki koyma yöntemleridir.

Devletler daha somut tedbirler almak sorumluluğunda olabilmelidir.

Bu haberler de ilginizi çekebilir