• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Et ve hayvan fiyatlarının artmasını önlemek amacıyla son yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan canlı hayvan ithalatı, küçükbaş hayvan sayısının ve yerel üretimin azalmasına neden oluyordu. Hayvancılıkta dışarıya olan bağımlılığın her geçen gün artarak devam etmesi, Türkiye'deki besicilerin ve süt üreticilerini zor durumda bırakıyordu.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, et ithalatı 2018 yılında 55 bin 752 ton, 2019 yılında 5 bin 37 ton olduğunu, 26 Ekim 2019 itibarıyla da canlı hayvan ithalatı için yeni belge vermediklerini açıkladı.

 

Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Osman Türkman, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın canlı hayvan ithalatı için yeni belge vermemesi kararını değerlendirdi.

Kararın olumlu ve yerinde bir karar olduğunu belirten Türkman, hiçbir zaman canlı hayvan ve kırmızı et ithalatının doğru olmadığını belirtti.

Son yıllarda Türkiye’de büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısında artış yaşandığını ifade eden Türkman, Türkiye’de hayvan sayısında da yukarı doğru bir ivme kazanıldığını ve canlı hayvan sayısındaki artışla birlikte verimlilikte de ciddi bir artışın olduğunu söyledi.

“Bakanlık son dönemlerde ithalata artık izin vermiyor”

Yaklaşık bir yıldır Tarım ve Orman Bakanlığı’nın canlı hayvan ithalatında kısıtlamaya gittiğini anımsatan Türkman, “Hemen hemen şu an ithalat bitme aşamasına geldi. Hayvan ve hayvansal ürünlerde de bir azalma oldu. Hatta 2019 yılının ekim ayından itibaren ithalat için izin verilmiyor. İthalatın olmaması lazım. Niye olmaması lazım? Üretici para kazanırsa hayvan sayımızı artırırız. Üretici para kazanmazsa bu sektörden çekilir. Dolayısıyla ithal et olmazsa özellikle hayvan ve hayvansal ürünler para ederse üretici üretimi arttırır. Dolayısıyla bizim de ithalat kapısını açmamıza artık gerek kalmaz. Bu anlamda bakanlığımız özellikle son dönemlerde bunu doğru bir şekilde uyguluyor. İthalata artık izin vermiyor.” dedi.

“İthalatın engellenmesini çok doğru buluyoruz”

Türkiye’nin son yıllarda canlı hayvan ithalatı yerine artık ihracata başladığını Türkman, “Dolayısıyla tam tersine küçük miktarlarda da olsa özellikle son bir yıldır Türkiye’de başta Gaziantep olmak üzere canlı hayvan ihracatı başladı. Özellikle küçükbaş hayvanda 2019 yılında Gaziantep'ten özellikle Arap ülkeleri başta olmak üzere yaklaşık 123 bin küçükbaş erkek hayvan ithal edildi. Dolayısıyla ihracatın olması ve üreticinin ürününü değerinde satmasına, alternatif oluşturmasına bir alternatif sağlıyor. Bu da üreticiye daha fazla kazanç getiriyor. Kazanç olunca üretici üretimini arttırır. Eksiğimiz varsa kendi üretimimiz de bunu tamamlarız. Dolayısıyla herhangi bir hayvan ve hayvansal ürün ithal etmek zorunda kalmayız. Biz üreticileri ve üreticiler birliği olarak ithalatın engellenmesini çok doğru buluyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Et ve canlı hayvan ithalatı çözüm olmadı”

Canlı hayvan ithalatının doğru olmadığını belirten Türkman, “Çünkü biz belki fiyatlar yükseldi diye veya birileri bastırdı diye biz ithalatın kapısını açarsak ki bugüne kadar yapılan yanlışta buydu. 2000-2010’lu yıllarda ülkemizde yoğun bir kuraklık olması neticesinde o dönemde özellikle küçükbaş hayvan başta olmak üzere 60-70 TL'ye koyun fiyatları düşmüştü. Üreticilerin büyük çoğunluğu hayvanlarını ellerinden çıkarmak zorunda kaldılar. Dolayısıyla ertesi yıl ithalat kapısını açmaya başladık ve her geçen yıl ithalat gittikçe büyüdü, rakamlar gittikçe büyüdü. Ne oldu, çözüm oldu mu? Olmadı ve o yüzden ülkemizdeki hayvan sayısını arttırmamız lazım. Bu anlamda bakanlık eksikliler olsa da doğru uygulamalar yapıyor ve özellikle 3’üncü Tarım Şurası’nda, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi hayvansal ürünlerle ilgili et açığıyla ilgili sıkıntı yaşıyoruz. Bizim küçükbaş hayvan sayımız kişi başı bir adet olması için hedef 2023 yılında 83 milyon küçükbaşa ulaşmamız gerekiyor. Şu anda Gaziantep Üreticiler Birliği olarak tüm Türkiye'deki bütün birlikler gibi bu sayıya ulaşmak için uğraşıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Üretici para kazanırsa üretimi arttırır, ithalata da gerek kalmaz”

Türkiye genelinde 54 milyon civarında küçükbaş hayvan olduğunu belirten Türkman, “İnşallah her yıl özelikle önümüzdeki dört yıllık süreçte rakamı arttırarak 2023 yılında 83 milyona ulaşacağız. Dolayısıyla kendi üreticimizi desteklemiş, üreticimize ve ürüne sahip çıkmış olacağız. Üretici para kazanırsa üretimi de arttırır, ithalata da gerek kalmaz. Bu anlamda bakanlık gerçekten özellikle ithalatı yasaklamakla çok doğru uygulama yapıyor. Artık küçük rakamlar da olsa ihracat başladı. Özellikle Türkiye'de Gaziantep bu işin çok büyük kısmını sırtlanmış götürüyor. İnşallah bu önümüzdeki yıllarda bu rakamları daha da arttırırsak, özellikle üretici para kazanırsa biz hiçbir zaman ithalatla uğraşmamış oluruz.” diye konuştu.

“Üreticilere gerekli desteklemeyi yaparak üretimi arttırmalıyız”

Canlı hayvan ve et ithalatının, hayvancılığa ve hayvan yetiştiricilerine zarar verdiğini belirten Türkman, “2009'un sonu ve 2010 yılının başından beri ithalat her geçen gün yıllarda rakam artarak devam etti. Canlı hayvan ve et açığı sorununu ithalatla çözmeye çalıştığımız zaman üretici mağdur olur, üretici de mağdur olunca da dolayısıyla üretmekten vazgeçiyor. Böyle olunca da hem üretimimiz azalıyor hem de üretimden çıkan insanlar işsiz kalıyor. Dolayısıyla üreticiler şehre göç etmek zorunda kalıyor, köyler de boşalıyor. Yani ithalatın böyle çok sıkıntılı bir süreci var. O yüzden biz üreticilerin sorunlarını çözerek ve gerekli desteklemeyi yaparak üretimi arttırmamız lazım. İthalatla hiçbir zaman bu sorun bugüne kadar çözülmedi, bundan sonra da çözülmez.” dedi.

“Bu durum bizi de çok yaralıyor”

Bakan Pakdemirli’nin, gıda ürünleri başta olmak üzere süt ve süt ürünlerinin tüketilip tüketilmemesi ile ilgili yapılan açıklamalara ilişkin “Önüne gelen 'Bunu yiyin, şunu yemeyin' diyemeyecek" açıklamasını da değerlendiren Türkman, şunları söyledi:

“Bu konu gerçekten bizi yaralayan bir konu ve bakanlığın bu anlamdaki konu uzmanı olmayan kişiler tarafından bu tarz açıklamaların yapılmaması için yapılacak bir engelleme çok iyi ve doğru bir tespit olur. Bu durum bizi de çok yaralıyor. Maalesef isminin önünde profesör unvanı olan kişiler televizyonun önüne çıkıyorlar, sütün, yumurtanın, kırmızı ve beyaz et ile yoğurdun zararlı olduğunu söylüyorlar. Biz üreten kesimin temsilcileri olarak gerçekten çok üzülüyoruz. Evet, profesör değiliz ama şunu da çok iyi biliyorum ki o isminin önünde profesör unvanı olan kişiler bile çocukken babaları ve anneleri onlara süt içirmeden, onlara tavuk eti, kırmızı et ve yumurta yedirdi. Onların gıdalarını bu şekilde sağlarlardı. Yani aileleri onları bugünlere bunları yedirerek getirdiler. Ama maalesef hangi mantıkla kime hizmet etmek için bu açıklamaları yapıyorlar, onu da anlamış değilim.”

“İhtiyacımız olan sağlıklı ürünleri her zaman tüketmeliyiz”

Süt ve süt ürünlerinin faydalarına dikkat çeken Türkman, bu ürünleri tüketenlerin çok sağlıklı kaldığını belirterek, son olarak şunları kaydetti.

“Bugün hastanelere gidin adım atacak yer yok. Bu durum yoğurttan ve yumurtadan mı kaynaklanıyor. O profesörler gıdaya katılan kimyasal ürünlerle mücadele etmesi gerekirken ‘yoğurt ve yumurta zararlı’ diyenler var. Yani gerçekten bu insanların isminin önünde profesör unvanını olmasına çok üzülüyorum. Onlar bu gıdaları tüketerek büyüdüler. O yüzden bilmiyorum ama hangi akla ve kime hizmet etmeye çalıştıklarını anlayamıyorum ve bir anlamda veremiyorum. Bizim sağlıklı bir nesil yetiştirebilmemiz için dedelerimizden, babalarımızdan öğrendiğimiz tek şey var. Doğal, sağlıklı tarımsal ürünler ve hayvansal ürünleri tüketmemiz gerekiyor. İçinde hiçbir kimyasal ürün ve katkı olmayan bu ürünleri tükettiğimizde Allah'ın izniyle hiçbir hastalığa kolay kolay yakalanmayız. Bu anlamda gerçekten ihtiyacımız olan sağlıklı ürünleri her zaman tükettik tüketmeye devam edeceğiz.“ (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)





Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız