Sağlam: "ABD, yağmacılığı devlet politikası haline getirdi"
ABD Başkanı Trump'ın petrol açıklamasını ve Irak'a yönelik yaptırım tehditlerini değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yağmacılığı bir devlet politikası haline getiren ABD'nin, ekonomik hegemonyayla ülkeleri tehdit ettiğine dikkat çekti
Yaptığı haftalık dış değerlendirmeleriyle gündemdeki meseleleri masaya yatıran HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, bu hafta da Trump'ın yaptığı petrol açıklaması, ABD yönetiminin Irak'a yönelik tehdidi ve Filistin için israile Boykot Girişimi (BDS) hareketine yönelik yapılan kısıtlamalara değindi.
Trump'ın petrol açıklaması
Trump'ın petrol açıklamasını değerlendiren Sağlam, "ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Suriye'de kalan ABD askerlerinin görevinin petrolü almak olduğunu söyledi. Yenilik, demokrasi, özgürlük vaadiyle Afganistan'dan bu yana işgal ve yağma faaliyetlerini hızlandıran ABD'nin son olarak Suriye'ye müdahalesi var olan kaosu daha da derinleştirmiş ve petrol sahaları ABD'nin kontrolüne geçmiştir. ABD'nin petrol politikası ile ilgili 'kötü niyetli grupların eline geçmesini önleme' tezi Donald Trump'ın 'petrol varsa alırım' açıklamasıyla çökmüştür. Demokrasi vaadiyle gerçekleştirilen askeri müdahale, doğal kaynakların yağmalanmasıyla devam etmekte, ABD'li petrol şirketlerinin bölgede yağma faaliyeti yürütmesi amaçlanmaktadır. Irak ve Libya'da da doğal kaynaklar üzerinden benzer politika izleyen ABD, yağmacılığı devlet politikası haline getirmiştir." dedi.
Sağlam: ABD, yağmacılığı devlet politikası haline getirdi
ABD'nin tüm ülkelerdeki askeri üslerinin kapatılması çağrısında bulunan Sağlam, "İnsani kayıp ve istikrarsızlığın yanı sıra ülkelerin doğal kaynaklarını da yağmalayan ABD'nin tüm ülkelerdeki askeri üsleri kapatılmalı, müdahaleyi dayandırdığı gerekçeler barışçıl müzakere yöntemiyle ortadan kaldırılmalıdır. Aksi takdirde Afganistan ve Irak ile başlayan ve kalıcı istikrarsızlığı doğuran işgal ve talan Suriye ile de sonlanmayacak tüm bölge ülkeleri bu tehdit ile karşı karşıya kalacaktır." İfadelerini kullandı.
ABD yönetiminin Irak'a yönelik tehdidi
İranlı Komutan Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı'nın Irak'ta ABD terörü ile öldürülmesinin ardından Irak'ta ABD güçlerinin ülkeden ayrılması için yasal bir adımın atıldığını hatırlatan Sağlam, "Ancak ABD Irak yönetimini, askerlerini ülkeden göndermesi halinde Irak Merkez Bankası rezervlerini elinde tutan New York Federal Bankasına erişimi engellemekle tehdit etti. Eylül ayından bu yana Irak'ta yaşanan 'ekonomik istikrarsızlık' gerekçeli ve yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği eylemler göz önüne alındığında ABD'nin bu tehdit ile Irak'ta bir iç savaş hedeflediğini ortaya koymaktadır. Zira petrol gelirlerinin bulunduğu bu hesaptan maaşlar ve ihale ücretleri karşılanmaktadır. Erişimin engellenmesi ekonominin çöküşü anlamına gelmektedir. 2015 yılında da çeşitli gerekçelerle Irak'ın hesaba erişimini engelleyen ABD, böylece ülkede askeri varlığını arttırmış ve uluslararası hukuka aykırı birçok operasyon gerçekleştirmiştir." dedi.
ABD'nin ekonomik hegemonyayla ülkeleri tehdit ettiğine dikkatleri çeken Sağlam, "Ekonomiyi ve doları bir silah olarak kullanan ABD, dünya ülkelerinin siyasetini ekonomik hegemonyayla dizayn etmeye çalışmakta, bu amaçla birçok ülkeye yaptırım uygulamaktadır. New York Federal Bankası, 250 merkez bankası ile yabancı resmi kuruluşların hesaplarını elinde bulundurmaktadır. Bu banka üzerinden Irak'a yaptığı tehdit, ABD'nin haydutluğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Küresel haydut çıkarlarını tehdit edenlerin meşru ve resmi gelirlerine dahi el koyacağı mesajı ile dünyaya gözdağı vermektedir. ABD'nin bu illegal adımlarına karşı, hegemonyasını kırıcı adımlar atılmalı, Irak özelinde bağımsız askeri, ekonomik ve siyasi reform süreci başlatılmalıdır. Aksi takdirde ABD'nin ekonomik ve askeri hegemonyası özelde Irak'ın genelde bütün bölgenin hatta dünyanın istikrarını tehdit etmeye devam edecektir. Bu durum da bir kez daha ortaya koymuştur ki, en kısa zamanda ABD'nin hukuk tanımaz pervasızlığı durdurulmalıdır." ifadelerine yer verdi.
BDS hareketine yönelik kısıtlamalar
"Filistin için israile Boykot Girişimi (BDS)" hareketine yönelik kısıtlamaya değinen Sağlam, "İşgal rejimi üzerinde ekonomik ve siyasi baskıyı arttırmak amacıyla kurulan 'Filistin için israile Boykot Girişimi' (BDS) hareketinin etkin boykot çağrıları ve bilgilendirme faaliyetleri neticesinde birçok uluslararası firma, işgal rejimi ile ilişkilerini sonlandırmış, işgal rejiminde gerçekleştirilen kültürel faaliyetler sınırlanmış ve boykot çağrısı uluslararası toplumda da önemli bir karşılık bulmuştur. Bazı ülkeler tarafından bu girişimin suç kapsamına alınması işgal rejimine ekonomik destek vermek suretiyle cürümlerine ortak olmak anlamına gelmektedir." dedi.
Sağlam son olarak, "İşgal rejimine ekonomik darbe vuran bu harekete karşı Amerika ve Avrupa ülkelerinde atılan adımlar, işgal rejiminin ekonomisini kurtarmayı ve illegal faaliyetleri hakkında uluslararası toplumun bilinçlendirilmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Her geçtiğimiz yıl işgal rejiminin isteğiyle BDS hareketine yönelik baskılar daha da artmakta ve faaliyetlerinin suç kapsamına alınması yönünde adımlar atılmaktadır. İşgal rejiminin illegal ve insanlık dışı faaliyetlerine karşı Filistin halkı ile dayanışma hedefiyle hareket eden oluşumun uluslararası toplum ve Filistin ile dayanışma içerisinde olan devletler tarafından sahiplenilerek faaliyetlerinin korunması gerekmektedir." diye kaydetti. (Ramazan Casuk-İLKHA)