Yol gösterici doğru seçilmeli
Tasavvuf yoluna giren kişinin mürşid-i kâmile olan ihtiyacı ve mürşidin misâli, denizde boğulmakta olan kişinin, kendisini boğulmaktan kurtarması, sanatında yüzme işinde iyi ve kâmil bir yüzücüye olan ihtiyacı gibidir.
Yüzücü kişi diğerlerini kurtarmak için onların elinden tutar. Yüzücü olduğunu söyleyen kişi, eğer tam yüzme bilmiyorsa, kendisiyle beraber onun elini tutanların batmasına da sebep olur (Böylece müritlerinin hepsi helâk olup giderler).
Günümüzde mürit olmayan kişiler, şeyhlik iddia etmeye başladı. Cahil ve dalâlet üzere olan kişiler şeyhliğini haber vermektedir; cehalet ve dalâletinden dolayı..
Cahil şeyhler isimlerinin anılmasını, şöhretlerinin yayılmasını, müritlerinin çok olmasını isterler. Bu yolda makam, mevki, kabul ve rant elde etmek için gayret ederler.
Bu kimseler, bu büyük işi (irşat makamını) ve büyük övgüye lâyık olan (velâyet makamını ve şeyhliği) çocukların oyuncağı, şeytanın maskaralığı ve güleceği şey haline getirdiler. Hatta şeyhlik makamına miras yoluyla oturmaya başladılar.
Onlardan biri öldüğü zaman o şeyhin oğlunu hemen onun makamına oturtuyorlar, şeyhin oğlu ister büyük ve isterse küçük olsun.
Şeyhliği baba ve dededen alanların tarikatları gerçekten tamam olmuş, nuru sönmüş ve kesilmiştir.
Şeyhlik makamı maddî bir makam değildir. Şeyhlik makamı manevi bir makamdır. Şeyh olmak için bir kişinin önce evliya ve alim olması lazım. Velâyet makamına eren kişi ise ilim, amel, takva ve ihlâs ile Allah (c.c.)’ya yaklaşır.
Şeyhlik ve zühd tarikatının sebebiyle dünyevî kazanç elde edenler yeryüzünde Allah’ın şahitleri olan gerçek evliyanın dillerinde melundurlar. Çünkü bu kişiler kendilerini büyük sadatın (evliyâullâh ve mürşid-i kâmillerin) yerine koymuşlardır.
(İsmail Hakkı Bursevi, Rûh’ül Beyân; 7.c., s.143-144.s.; 12.c., 108.s.)