Artık maske takma gereği duymuyor
1990’dan bu yana İslam Dünyasını maske takarak sömüren ABD, artık maskesiz dolaşıyor. Irak, Afganistan ve diğer İslam coğrafyalarındaki vahşetleri “demokrasi getiriyoruz” maskesi ile örten ABD’nin emperyalist yüzü artık o net ki! Anlamamak için bilge olmaya gerek yok, hain olmamak tek başına yeterlidir.
Mustafa Karakaş/Doğruhaber
Yeni nesil bilmez ama 1991 yılında (ki yarın saldırının 29. Yıldönümü) ABD’nin Irak’a saldırı hazırlıkları yaptığı süreçte, Türkiye medyası Saddam Hüseyin’in Türkiye’ye atacağı kimyasal ve nükleer silahları konuşurdu.
Televizyon ekranlarına çıkartılan gazeteci ve aydınlar Irak’ın ABD sayesinde demokrasiye geçeceğini anlatır, baba Bush’a methiyeler dizerdi.
Baba Bush herhalde Trump kadar küstah olmadığı için Irak saldırısını “Irak’a demokrasi getireceğiz” şeklinde pazarlıyordu. 1991 yılında Irak’a hava saldırısı düzenlendi. Binlerce çocuk öldü ama akıllarda kalan petrole bürünmüş karabataktı.
Dünya ölçeğinde medya günlerce Saddam Hüseyin’in Körfez’e akıttığı petrolden zarar görmüş kuşları konuştu. Iraklı çocukların pire kanı kadar değeri yoktu. Çünkü ABD Iraklıları öldürürken maske kullanıyordu. Medya demokrasi diyordu, ölen karabatağı anlatıyordu.
Türkiye Müslümanları her ne kadar ABD emperyalizmine karşı çıksa da akşam evine gelen vatandaş. İzlediği ana haber bültenleri ile zihinsel bir saldırıyla karşı karşıya kalıyordu. Maskelenmiş medya ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyordu o yıllarda.
Sonraki yıllarda bir de oğul Bush’un Irak saldırısı var.
O da babası gibi Haçlı rüyaları görüyordu. Tekrar bir maske lazımdı. Iraklıları özgürleştireceklerdi.
Nitekim 2003 yılındaki Irak’a yönelik işgal girişimin diğer adı “Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu”ydu. Şairin deyimiyle bizi kurtarmaya gelmişlerdi. Baba Bush sadece katilliğini ve koltuğunu değil “demokrasi getiriyoruz” maskesini de oğluna bırakmıştı.
Oğul Bush kitle imha silahları arıyoruz repliği ile Irak’ın altını üstüne getirdi. Yüz binlerce Müslüman katledildi.
Irak'a demokrasi getirmek için gelenler geride bu fotoğrafları bıraktılar.
Baba Bush’un “bu bir haçlı seferidir” sözünü medya manipüle etmekte çok zorlanmıştı ama zaman Müslümanların aleyhine işliyordu. Aradan biraz zaman geçince unutuyorduk. Unuttuk.
Sonra koltuğa Obama oturdu. Sevimli, Müslüman, siyahi… Amerika’nın en sinsi maskesiydi. Bugünkü kan ve barut aslında o gün tohumlanmış fitnenin vücud bulmasındandır.
O da dönemini tamamladı.
Şimdi ABD’nin Başkanlık koltuğunda baba ve oğul Bush’un genlerini taşımasa da zihinsel(haçlı/emperyalist) kodlarını taşıyan bir iş adamı var.
Seçilmeden önce Irak, Suriye ve Afganistan’dan çekileceğiz sözleri ile seçmenden oy topladı. Belki tek maskesi buydu. Bu maskeyi de kısa sürede çıkarttı. Bize, yani İslam Dünyasına karşı ise asla maske takmadı. Düşmanlığını çok net yapıyor.
Şimdilerde 2020 başkanlık seçimlerine hazırlanıyor. Yüzünde hiçbir maske taşımadan konuşuyor.
O kadar küstah, o kadar kaba, o kadar nobran ki!
Televizyon programına katılıyor ve "İnsanlar bana 'Neden Suriye'de kalıyorsunuz' diye soruyor. Çünkü oradaki petrolü tuttum. Aslında Irak'ta yapmamız gereken de buydu" diyor.
Sunucu düzeltmeye çalışıyor “efendim Suriye'deki askerlerimiz petrol sahalarını korumak için konuşlandı” diye Trump sunucunun lafını kesiyor ve Suriye petrolünün kendi yararları için alınmasının mümkün olduğunu söylüyor.
Öncekiler de aslında Trump’un yaptığını yaptılar ama bu kadar küstahça konuşmuyorlardı. Her ne kadar bu bir Haçlı saldırısıdır cümlesini kullansalar da geniş halk kesimlerinin anlamaması için demokrasi vurgusuna sıklıkla vurguda bulunur, niyetlerini hümanizm ve demokrasi maskesi ile örterlerdi.
Son başkan ise maske takma gereği duymuyor.
Kudüs’ü israile hediye edebiliyor.
Canı coğrafyamızda birilerini öldürmek istediğinde BM’den karar çıkartma tasası yaşamadan takır takır öldürüyor.
Eskiden evlerimizi soymaya gelirken lütfedip maske takıyorlardı artık gözümüzün içine baka baka geliyorlar ve soyuyorlar. Birde bangır bangır bağırıyorlar “evini soyuyorum” diye
İnanılmaz büyük bir küstahlık
Peki nasıl ve neden böyle oldu?
Nasıl’ını bir kenarına bırakıp sadece nedeni için Kur’an’ın hakimliğine ve hekimliğine başvuralım.
Bakın ne diyor:
(Ey mü’minler!Hem) Allah'a, (hem) O’nun Peygamberine itaat ediniz; birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz; (şevketiniz ve devletiniz elinizden gider, kâfirlerin ve zalimlerin güdümüne girersiniz) … (Enfal Suresi 46)