"Tarafsız bir gazetecinin ekonomik olarak özgür olması lazım"
Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Zeki Dişkaya, tarafsız bir gazetecinin ekonomik olarak özgür olması gerektiğini belirtti.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle İLKHA’ya açıklamalarda bulunan Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Zeki Dişkaya, tarafsız bir gazetecinin ekonomik olarak özgür olması gerektiğini söyledi.
Çalışan gazetecilerin ekonomik bağımsızlığını elde edebilmeleri için çalışma yürüttüklerini belirten Dişkaya "Sahada iş yapan, sahada haber peşinde koşturan kardeşlerimizin çok ciddi manada sorunları var. Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak bu manada birtakım çalışmalarımız var. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne önerilen bir takım yasal düzenlemeler var. Bizim arzumuz çalışan gazetecilerimizin kimsenin insafına terk edilmeden kendi onurlarıyla ekonomik durumlarını idame ettirebilmeleridir. Sosyal haklarını garanti altına alınabilmesini temin etmek ve bu çocuklarımızın daha özveriyle, kendilerine güvenle ve yarınlarından emin bir şekilde işlerini yapmaları bizim temennimizdir." dedi.
"Herkes işini yapar, bedelini biz öderiz"
Gazeteciliğin zor bir meslek olduğunu dile getiren Dişkaya "Konfederasyon olarak Sayın Cumhurbaşkanı'mıza kadar gidildi, bir dosya da takdim edildi. Çok ciddi manada konfederasyonun çalışması var. Temenni ediyorum ki bu yasal zemin bir an önce düzeltilir. Bu sahada çalışan gazeteci kardeşlerimizin de bu sıkıntıları biter, rahat bir nefes alırlar. Sahaya baktığımız zaman yasal olarak düzenlenmesi gereken birçok şey var. Bir kere gazetecilik çok kutsal bir meslektir. Milyonlarca insanı ilgilendiren bir meslek… Onlar adına gönüllü çalışan, koşan, koşturan onurlu bir meslektir. Bunun birileri tarafından görülmesi ve yasal zemininin de bir an önce düzeltilmesini temenni ediyoruz. Ben bu konuda çok kısa süre içerisinde sonuç alınacağını tahmin ediyorum. Günah keçisi gibiyiz biz gazeteciler. Herkes işini yapar, bedelini biz öderiz, herkes bizi suçlar böylede zor bir işimiz var." ifadelerini kullandı.
"Tarafsız bir gazetecinin ekonomik olarak özgür olması lazımdır"
Basın camiasının ekonomik olarak ayakta zor durduğunu dile getiren Dişkaya "Tarafsız bir gazetecinin ekonomik olarak özgür olması lazımdır. Kimseye minnetinin olmaması, bu yasal zeminin olmuş olması lazım. Gazetelerimiz, radyolarımız, televizyonlarınız, sahada çalışanlarımız ve kurumlarımızın durumu nedir diye baktığımız zaman birçok kolumuzun elektrik parasını ödeyemediğini, çocuklarımıza, eve ekmek götürmeye zorluk çektikleri bir durumda olduklarını görüyoruz. Vatandaşa dönüp bakıyorsunuz. 'Sayın vatandaş! Abone ol.' dersiniz olmaz, 'Reklam ver.' dersiniz, reklam vermez, 'Katkı sun.' dersiniz gazeteye katkı sunmaz. Ondan sonra da objektiflik bekler. Şimdi realist olmak lazım, bir kere yerel basına, yerel halkın sahip çıkması lazım, reklam vermesi lazım, abone olması lazımdır. Bu çocuklara destek çıkması lazımdır." şeklinde konuştu.
"Televizyon yayıncılığı çok pahalı bir meslektir"
Televizyonların iş yapabilmeleri için çok ciddi maliyetler gerektiğini vurgulayan Dişkaya "Televizyon yayıncılığı çok pahalı bir meslektir. Kaç tane reklamımız var? Baktığımız zaman maalesef iç açıcı bir durumda değildir. Bu hem kamuoyunu ilgilendiren hem kamuyu ilgilendiren bir meseledir. Bunun yasal zemininin hazırlanması lazımdır. Milletin de kendi basınına sahip çıkması lazımdır. Sahip çıktıktan sonra 'Realist ol, dik dur.' deme hakları olur. Ve o zaman ne oluyor, bir yerin ekonomik durumu iyi, bakıyorsunuz her hafta onların haberi var. Onlar bir takım reklam veriyorlar, destek veriyorlar, bu sefer de o gazetecinin adı onun bunun sesi oluyor. Onun bunu sesi de sebeplerine bakmak lazım. Sebeplerini çözmeden sonucu çözemezsiniz. Ben hadiseye böyle bakıyorum. Bir; kurumların ekonomik özgürlüklerini muhakkak elde etmesi lazımdır. İki; çalışanların sosyal haklarının mutlaka yasal teminat altına alınması lazımdır. Ekonomik katkılarının mutlaka düzgün bir şekilde sunulması lazım ki taşlar yerine otursun. Bunlar olmadan bu curcuna böyle devam eder gider maalesef." dedi.
"Benim adımı kullanma"
Vatandaşın korku ve endişe içerisinde olduğunu, bu durumun da içler acısı olduğunun altını çizen Dişkaya şöyle devam etti: "Bir de bir diğer sıkıntımız var… Haber veriyor ‘Abi bunu yazar mısın?’ 'Yazayım abi. Adın soyadın ne senin?' ‘Abi benim adımı kullanma, sen yaz.’ Ben niye yazayım? Sen niye adını vermiyorsun? Bir kere burada bir tezat var. Korku var, panik var, bunlar doğru değil. Bunlar doğru haberciliği engelleyen şeylerdir. Bunların ortadan kalkması lazım diye düşünüyorum."
"İşlemler kamuda çok ağır"
Kamu kurumlarının keyfi uygulamalarının olduğuna dikkat çeken Dişkaya "Kamu kurumlarına bakıyoruz ilimizde ağır giden bir işlem var. İşlemler kamuda çok ağır… Keyfiyetler var. Bugün git yarın gel var. Bunları biz siyasiler ile bürokratlarla sıkça paylaşıyoruz, gündeme de taşıyoruz, takipçisi de olacağız. Bir kamu müdürü bir yatırımcıya; ‘Kardeşim sen ister yatırım yap ister yapma, bana yazılan yazıya ben iki ay içinde istediğim gün cevap verebilirim.’ diyorsa vay bizim halimize. O kamu kurumu yazıyı aldığı an yemek bile yemeyecek, o yazının cevabını verecek ki bu memlekette bir şey gelsin. Basın olarak bunları kamçılıyoruz, haberleştiriyoruz, inanın bunların reklamını yapıyoruz. Yapılan hizmetlerin birçoğuna bakın, basının imzası vardır. Bunu bilen var mı? Allah bilsin yeter, millet bilse ne olur, bilmese ne olur. Ama bu milletin bilmesi lazım, bu bizim beklentimiz. Onun için ben inşallah bundan sonra olacakları yasal zemini o tam olarak oluşturulmuş bir basın camiası temenni ediyorum. Halkın da bilinçlenip ben basınıma sahip çıkacağım dediği günlerin bir an önce gelmesini ben temenni ediyorum. Yoksa bu curcunamız böyle sürer gider." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş - İLKHA)