Terzilik mesleğinde 61 yılı geride bıraktı
Gaziantep'te 10 yaşında çırak olarak başladığı terzilik mesleğinde 61 yılı geride bırakan Mehmet Mercan, "Giyinmek zevk ise, giydirmekte sanattır" sloganıyla yıllardır bir mühendis edasıyla titizlikle ölçüp biçtiği kumaşları kıyafete dönüştürüyor.
Gaziantep'te ikamet eden evli ve 6 çocuk babası 71 yaşındaki Mehmet Mercan, terzilik mesleğine 1959 yılında bir ustanın yanında çırak olarak başladı. Mesleğinde ustalaştıktan sonra, 1972 yılında kendi iş yerini açan Mercan, terzilik mesleğini büyük bir özen ve titizlikle sürdürüyor.
İlkokulu bitirdikten sonra meslek öğrenmek için 10 yaşında, kentin sayılı terzilerinden olan bir esnafın yanında çırak olarak işe başlayan Mercan, çocuk yaşta tanıştığı iğne ve ipliği yarım asırdır elinden hiç düşürmedi. Ömrünün büyük bir bölümünü çok sevdiği mesleğiyle geçiren Mercan, ilerlemiş yaşına rağmen çalışma azmiyle görenlerin takdirini kazanıyor.
Küçük yaştan itibaren başladığı terzilik mesleğinde bir süre çırak olarak çalıştıktan sonra kendi iş yerini açan ve yıllardır müşterilerine takım elbise diken Mercan, terziliğe başlama hikâyesini ve mesleğinin inceliklerini İLKHA'ya anlattı.
"Bu dönemde çırak bulamıyoruz"
Eskiden terzilik mesleğinin revaçta olduğunu ve diğer mesleklere göre ise daha büyük ilgi gördüğünü belirten Mercan, "Bizim çıraklık dönemimizde çıraklar çoktu. Bugün eleman bulamadığımızdan dolayı tek çalışmak zorundayız. O zamanki şartlar çok ağırdı. Kömürlü ütülerimiz vardı. Şimdi elektrikli makineler var. Her şey kolay oldu. Ama mesleği öğrenen kimse yok. Bu mesleğe ağabeyim tarafından yerleştirildim. Çırak olarak ustamın yanında işe başladım. Ondan sonra da terzi mesleğine devam ettim. Mesleğe başladığım günden beri mesleğimi severek yapıyorum. Eskiden çırak çoktu, her dükkânda 4-5 tane çırak olurdu. Şimdi bir tane bile çırak yok, çalıştıracak eleman bulamıyoruz. " ifadelerini kullandı.
"Yarım asırdır mesleğimi usta olarak sürdürüyorum"
İlkokulu bitirdikten terzilik mesleğine başladığını anlatan Mercan, "Askere gidene kadar bana terziliği öğreten ustamın yanında çalıştım ve onun yanında yetiştim. 1969 yılında da askere gittim. Askerden gelince 1972 yılında kendi iş yerimi açtım. O günden beridir de mesleğime devam ediyorum. Çırak olarak başladığım mesleğimi 51 yıldır usta olarak sürdürüyorum. Ben dükkân açarken pek zorlanmadım. Bizim pek bir sermayeye ihtiyacımız olmuyor. Bir sehpa, bir makine ve bir masaya ihtiyacımız oluyor. Aldığımız eşyalarımız basit olduğu için işyeri açarken pek maddi bir sorun yaşamadık. Ben de mesleğe bu şekilde başladım. İmkânı olan arkadaşlarımız kumaşta satıyor. Biz ısmarlama şeklinde sadece takım elbise üzerinde çalışıyoruz. Müşterimiz kumaşını getirir, biz de dikme işini yaparız. Bu şekilde çalışıyoruz, işimizi severek zevkle yapıyoruz. Çünkü bu emektir. İğne ile kuyu kazmaya benziyor. Mesleğimiz konfeksiyona benzemez. Zor bir mesleğimiz var ve her bedene göre elbise dikmek zorundayız. Bundan dolayı terzilik çok incelik isteyen bir sanattır. Ama ben mesleğimi severek yapıyorum." şeklinde konuştu.
"Terzilik mesleği zor ama zevkli bir meslektir"
Terziliğin de kendi arasında branşlara ayrıldığını belirten Mercan, "Gömlek, pantolon dikenler ayrıdır. Konfeksiyon ayrı bir daldır. Hepsi ayrı kategorilere ayrılmaktadır. Biz ısmarlamacıyız. Pantolon, ceket, yelek, pardesü üzerine çalışıyoruz. Takım elbise dikerken 3 defa prova yapıyoruz. Ondan sonra müşteri ile mutabık kalır, dikime başlarız. Mesleğimiz çok zor ama zevkli bir meslektir. En güzel tarafı ise elbise hazır olduğunda ve müşteri memnun kaldığında bizim en sevinçli anımız budur. Takım elbise dikmek zordur. Çünkü her müşterinin vücut ve beden yapısı bir değil. Bir kumaş üzerinden model çıkarmak zor oluyor. Bizde konfeksiyon gibi 'sabah ver, akşam al' şeklinde bir durum yok. Bir takım elbiseyi ortalama 4 günde dikiyoruz." diye konuştu.
Gücü yettiği ve ömrü de el verdiği müddetçe mesleğini devam ettirmek istediğini ifade eden Mercan, "Yıllardır birlikte çalıştığımız sadık müşterilerimiz var. Bundan dolayı mesleği bırakamıyorum. Hayat şartları zor olduğundan dolayı çalışmak zorundayız. Çalışmayıp ne yapacağım. Çalışmakta emeklilik yoktur. Ancak artık çalışma gücünden düşer, gözlerim artık görmezse o zaman işi bırakabilirim." dedi.
Kış mevsiminde ve bayramlarda yoğun olarak çalıştıklarını belirten Mercan, yazın takım elbisenin pek tercih edilmediğini belirterek, takım elbisede en çok tercih edilen renklerin ise siyah ve lacivert renk olduğunu ifade etti.
"Terzilik mesleği yeniliğe açık bir meslektir"
Terzilik mesleğinin bir sınırının olmadığını söyleyen Mercan, "Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Her gün ayrı bir model çıkıyor ve biz bunları takip etmek zorundayız. Ben konfeksiyonları çok incelerim, dikkat ederim yeni olarak neler çıkmış ve vatandaşlar ne istiyor. Müşterilerime daha iyi hizmet vermek için bunları takip ederim. Ceket, pantolon ve yelek birbirini tamamlar. Özellikle resmi kurumlarda çalışan vatandaş güzel giyinmek zorundadır. Bizde ona göre çalışıyoruz." diye konuştu.
Terzi olarak her kesime hitap ettiklerini aktaran Mercan, terzilik mesleğinin bir üniversite gibi olduğunu belirterek, terzilik mesleğine sahip çıkılması ve emeğe de saygı gösterilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)