Prof. Dr. Muhammed Uveyda: KUDÜS’ÜN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜMMETİN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
Filistin halkı ve Gazze zorlu bir yılı daha geride bıraktı. Kudüs, 2020 yılına da esaret altında girdi. Ancak her Müslümanın, bu esaretin uzun sürmeyeceğine ve çok yakın bir zamanda bu zulmün biteceğine inancı tam. Gazetemize konuşan ‘Yurt Dışındaki Filistin Âlimler Birliği’ Yönetim Kurulu Üyesi ve Ürdün eski Milletvekili Prof. Dr. Muhammed Uveyda, Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşması halinde İslam ümmetinin de özgürleşerek tekrar eski gücüne ulaşacağını belirtti.
MEHMET TAHİR ÖZSOY/DOĞRUHABER
Yurt Dışındaki Filistin Âlimler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Ürdün Milletvekili Prof. Dr. Muhammed Uveyda, gazetemize verdiği demeçte, İslam ümmetinde meydana gelen bazı olayların Müslümanları meşgul ettiğini ve Filistin davasından bir nebze uzaklaştırdığını söyledi. İslam düşmanlarının sürekli ümmet ile savaş içinde olduklarına değinen Uveyda, Müslümanların Kudüs’e odaklanmasını isteyerek, Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşması halinde İslam ümmetinin de özgürleşerek tekrar eski gücüne ulaşacağını kaydetti.
Arap âleminde meydana gelen ve ‘Arap Baharı’ olarak isimlendirilen olayların bu ülkeleri meşgul ettiğine dikkat çeken Uveyda, bunların sonucunda Kudüs davasının ikinci planda kaldığını ve gereken önemi görmediğini belirtti. Buna rağmen Arap Baharı sürecinin önemli olduğunu vurgulayan Uveyda, “Bu olaylar, halklara asli rollerini geri kazandıracak ve Amerika ve emperyalizm ile bağlantılı olan kendi yöneticilerini reddedebilmeyi mümkün kılacaktır. Eğer bu halklar asli kimliklerine, kültürlerine ve dinlerine dönerlerse Filistin davasının en büyük destekçileri olacaklardır.” dedi.
“MURSİ’NİN FİLİSTİN DAVASINA YAKLAŞIMI MUHTEŞEMDİ”
Arap Baharı sürecinde Mısır’ın önemli bir örneklik teşkil ettiğini kaydeden Uveyda, “Mısır halkı, devrimden sonra özgür seçme haklarını kullanarak İslami düşünceye sahip kişileri seçti ve Mursi’yi başa getirdi. Muhammed Mursi’nin de Filistin davasına, Filistin ve Gazze halkına yaklaşımı muhteşemdi. Mısır halkı da Gazze halkına büyük yardımlar yaptı. Belki de Muhammed Mursi’ye ve İslami hareketlere yapılan darbenin en büyük sebebi budur. Batı, Amerika ve İsrail de bu bölgelere Müslümanların hâkim olmasından korktuğu için bu kişilerle savaşıyor ve onları engelliyor.” dedi.
“BAĞIMSIZLIĞI İSTEYEN HALK AYNI ZAMANDA FİLİSTİN DAVASINI DA UNUTMUYOR”
Prof. Dr. Muhammed Uveyda sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tunus’ta yaşananlar da buna örnektir. Bugün Tunus’ta seçilen Cumhurbaşkanının Filistin davasına bakışı ve mesele hakkındaki konuşmaları muhteşemdir. Aynı şekilde Tunus halkı, mitinglerde Filistin davası ve Mescid-i Aksa lehine sloganlar atmaktadır. Cezayir’de de aynı duruma şahitlik ediyoruz. Fransa ve Batı’ya bağımlı olan hükümete karşı meydanlara çıkan halk, gösterilerde Kudüs sloganları attı. Gösterilerde hakkını, adaleti, eşitliği ve bağımsızlığı isteyen halk aynı zamanda Filistin davasını da unutmuyor. İnsanlar kendi yerel problemleri ile meşgul olmakla Filistin davasından biraz uzaklaşmış olsalar bile, Müslüman halkların kendi dinlerini yaşamaları ve İslam düşmanı Batılı sömürgecilerin oluşturduğu düzenlerden kurtulmaları Filistin davasının yararına olacaktır.”
“KUDÜS’ÜN ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMASI, ÜMMETİ DE ÖZGÜRLEŞTİRİR”
Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşması halinde İslam ümmetinin özgürleşeceğinin ve tekrardan asil gücüne ulaşacağının farkında olan siyonistlerin ve İslam düşmanlarının sürekli ümmet ile savaş içinde olduklarına değinen Uveyda, “Bu savaşın gerçeği; ümmetin İslam’dan uzaklaştırılmasıdır. Bu din bu ümmeti özgürleştiren, güçlendiren ve bütün bildiklerini öğretendir. Bu ümmet, İslam’a bağlı olduğu günlerde zaferler kazanmış, yeryüzüne hakim olmuş ve dünyaya önderlik etmiştir. Maalesef Batı, bunu bilmekte ve bu yüzden bütün planlarını, ümmeti İslam’dan uzaklaştırmaya ve eski kuvvetine dönmemesi, kendisine rakip olmaması ve İslam âlemindeki kaynakları sömürmesine engel olmaması yönünde yapmaktadır.” dedi.
Uveyda, “Kudüs davası, bütün ümmeti ilgilendiren bir meseledir. İslam ümmeti dinine döndüğü vakit Kudüs davasını da çözmüş olacaktır. Kudüs davası, sadece Filistinlilerin ya da Arapların değil, her Müslümanı birebir ilgilendiren bir davadır. Filistin davası akidemizde, dinimizde, kitabımızda, sünnetimizde bizim için kutsal addedilen, ilk kıblemizin ve Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) miraca yükseldiği mübarek topraklara yapılan bir tecavüzdür. İslam ümmetinin dinine dönmesi Filistin’in özgürleştirilmesine yardımcı olması, Filistin’in Müslümanların eline geçmesi ise İslam ümmetinin tekrardan eski izzetine ve gücüne ulaştıracak olan anahtarı elde etmesi demektir.” ifadelerini kullandı.
“BİZİ PARÇALAYAN VE AYIRAN SÖMÜRÜNÜN ALETİ OLMAKTAN KURTULMAK İSTİYORUZ”
Uveyda, sözlerini şöyle tamamladı: “Müslümanların içinde bulunduğu tefrikanın sebeplerinden birisi İslam’dan uzaklaşmış olmalarıdır. Diğer bir sebep ise İslam topraklarını işgal eden sömürgecilerin buraları küçük devletçikler haline getirmeleri, İslami düşünce ve akideyle uyuşmayan Laiklik, Milliyetçilik, Irkçılık, Komünizm gibi düşünceleri yaymak için verdikleri çabalarıdır. Ancak bugün halklar, batının bu hilesinin farkına varmaya başladılar. Arap baharıyla başlayan büyük halk toplulukları batıya ve sömürgecilere; ‘biz artık özgürleşmek, kendi kendimizi yönetmek, tekrardan dinimize dönmek istiyoruz’ mesajını vermektedirler.”