Vergi alınmasın, ASGARİ ÜÇ BİN TL OLSUN
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, 2020 yılında asgari ücret artışında yapılacak artış ile ilgili gazetemize önemli değerlendirmelerde bulundu. İşçi ve işverenin sırtında kambur gibi duran verginin alınmaması gerektiğini belirten Sağlam, hükümete çağrıda bulunarak asgari ücretin net 3 bin TL’den aşağı olmaması gerektiğini söyledi.
Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, milyonlarca çalışanı ilgilendiren 2020 yılı asgari ücretini belirlemek için bu hafta son toplantısını yapacak. İşçi sendikaları temsilcileri, asgari ücretin 2 bin 578 TL’nin üzerindeki bir rakamı değerlendirmeye alacaklarını hükümet tarafına iletti. Sendikalar, bunun altında kalacak bir rakamı kabul etmeyeceklerini belirttiler.
“HAYAT PAHALILIĞININ ULAŞTIĞI NOKTA DİKKATE ALINMALIDIR”
Konuyu gazetemize değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Türkiye'de 7 milyon insanı ilgilendiren asgari ücretin, insani yaşam standartlarının altında olduğunu belirtti. Sağlam, “Asgari ücret tespiti yapılırken bütün tarafların hukukunu gözetilmesi, çalışanların iktisadi noktada rahatlatılması, işveren açısından da sürdürülebilir bir miktar üzerinde mutabakat sağlanması çok önemlidir. Ülkenin içinde bulunduğu iktisadi koşullar, işsizlik ve hayat pahalılığının ulaştığı nokta dikkate alınmalıdır. HÜDA PAR olarak yıllardan beri asgari ücretin vergiden arındırılması ve makul bir seviyeye çıkarılması gerektiğini ifade ediyoruz. Temel ihtiyaç malzemelerine gelen zamlar ve ekstra vergiler ile asgari ücret artış oranları arasında bir uçurum vardır. Asgari ücrete yapılan nispi artışların çok daha fazlası, yeni vergi oranları ve astronomik zamlarla geri alındığından çalışanların yaşam standartlarına bir rahatlama yansımamaktadır. Bütün bu hususlar hesaba katıldığında yeni net asgari ücretin 3 bin TL’nin altında olmaması gerektiğini belirtiyoruz.” şeklinde konuştu.
“İŞVEREN TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMALI, BUNU MADDİ BİR KÜLFET OLARAK GÖRMEMELİ”
“İşverenin asgari ücretin artması noktasında bazı çekinceleri var.” diyen Sağlam sözlerine şöyle devam etti: “İşveren kendisine maliyet yükü bindiğini söylüyor. Asgari ücretin kendilerini aşan miktarda artması durumunda ‘işçi çıkartabileceklerini’ ifade ediyorlar. Bizim önerdiğimiz sistem ise şudur: Asgari ücret bir insanın hayatını idame ettirecek bir ücrettir. Şu anda işçiye verilen ücret minimum durumda, bunun dışında verilecek ücret açlık sınırının altında kalır. Bununla ilgili kurumların yaptığı araştırmalarda, bizim önerdiğimiz asgari ücret dahi açlık sınırının altında kalıyor. HÜDA PAR olarak asgari ücret ile ilgili daha önce de dile getirdiğimiz öneri şudur: Devlet asgari ücretten vergi almasın. Devlet asgari ücretten vergi almazsa, işverenin üstüne de ek bir maliyet binmez. Arada kalan fark işveren tarafından karşılanır. Çünkü işçi ve işveren birbirlerinin rakibi değildir. Aynı hedefe yönelip çalışan yardımcılardırlar. İşçi rahat bir ortamda çalışıp iyi bir ücret alıp huzurlu bir şekilde işini yaparsa, işverene olan katkısı da ciddi anlamda artacaktır. Aynı şekilde işveren işçisini memnun edecek bir ücret verirse işçisinin yapacağı katkıyı artıracaktır. Dolayısıyla bu bakış açısıyla iki taraf da kazançlı çıkmış olur. Biz işçi ve işvereni böyle değerlendiriyoruz. Bu nedenle hem işçi hem de işveren çalışırken, ‘ben kendime çalışıyorum’ gibi bir anlayışla hareket etmeleri lazım. İşçi, işverene bir taraftan kazandırırken bir taraftan da kendi geleceğini, kendi ücretini ve hayat standartlarını da artırmış olacaktır. Evet, bu noktada işveren de taşın altına elini koymalı, bunu maddi bir külfet olarak görmemeli, aksine bu bakış ve anlayış, verimi artıracağından daha fazla gelir elde edecektir.”
“DEVLETİN ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALMASI UTANÇ VERİCİDİR”
Asgari ücretten alınan verginin utanç verici olduğuna dikkat çeken Sağlam, “Devletin asgari ücretten vergi alması utanç verici bir durumdur. Önceki hükümet döneminde TBMM’de grubu bulunan bütün partiler asgari ücretten vergi alınmaması noktasında bir mutabakata vardılar. Maalesef bu şu ana kadar hayata geçirilmedi.
HÜDA PAR olarak Mecliste mutabakata varılan bu hususun yasalaşıp hayata geçirilmesini bekliyoruz. Devlet asgari ücretten vergi almamalı, bu şekilde işçinin eline geçen miktar otomatik olarak artacaktır. Bununla beraber işveren de daha az bir külfetin altına girecek ve işçi bir nebze de olsa istediği ücreti alacaktır. Bu bağlamda asgari ücret bu şekilde 3 bin TL’ye çıkarılırsa işverenin üstüne yük çok cüzi miktarda yansıyacağından sıkıntı olmayacaktır. İşçinin aldığı ücret hesaplanırken ailesi hesaba katılmıyor, ücret hesaplanırken çalışanın ailesi de gözardı edilmemelidir. En nihayetinde işçilerin bakmakla mükellef olduğu eşi, çocukları vardır. Bunlar göz önünde bulundurulup hesaplama yapılırsa 3 bin TL’nin altında bir ücretin bir ailenin insani ihtiyaçlarını karşılamayacağı görülecektir.” ifadelerini kullandı.