• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

EKONOMİ SERVİSİ - ARAŞTIRMA

Mevcut kapitalist düzen içerisinde bir karar alınırken rasyonaliteden, rakamlardan bahsediyoruz. Ancak bu rakamların dışında bir gerçekliği ise günlük hayatta göz ardı edebiliyoruz: Bereket...

Sadece İslamiyette değil beşeri ve diğer ilahi dinlerde de önem atfedilen bir konu bereket. Biz bereket inancı çerçevesinde vermekle azalmayan bir durumun varlığından söz ederken; batılı düşünce, vermekle azalan bir durum olduğundan bahsediyor. Peki gerçekten de öyle mi?

TARİHSEL SERÜVEN İÇERİSİNDE “BEREKET”
“Devenin bir yerde çöküp kalması, orada beklemesi” anlamındaki “bürûk” kelimesinden türeyen bereket, sözlük anlamında iyi ve güzel olan şeyin sürekliliğini, maddi manada bir şeyin tükenmemesi ile bolluğunu ifade ederken; manevi anlamda ise saadet halini karşılıyor.

Tarihsel serüven içerisinde ise beşeri dinlerin çoğunda “çoğalmak” manasında kullanıldığından genellikle kadın tanrıçalar üzerinden simgelenmeye çalışılıyordu. Aynı şekilde Mezopotamya’da Iştar; Anadolu’da Ma, Cybele; İran’da Anahita; Ken‘ânîler’de Anat, Astarte; Suriye’de Atargatis; Yunanistan ve Kıbrıs’ta Afrodit, Athena; İtalya’da Venüs bereket tanrıçaları vardı.

Bereket kavramına Yahudilik dininde de çok sıklıkla yer verildiğine şahit oluyoruz. Ahd-i Atîk’te “bolluk, çokluk, zürriyet, hâkimiyet” anlamlarında (Tesniye, 33/19; Tekvîn, 28/3, 14), mübarek kelimesi ise bazan “mukaddes” bazan da “mutlu” anlamında kullanılmıştır (Sayılar, 22/13; Mezmurlar, 33/12). Yine Ahd-i Atîk’te Hz. Âdem ile Havvâ’nın (Tekvîn, 1/12), Hz. Nûh ile oğullarının (Tekvîn, 9/1), Hz. İbrâhim’in (Tekvîn, 12/2-3; 13/16) ve İsmâil, İshak, Ya‘kūb, Mûsâ gibi peygamberlerin mübarek kılındığı ifade edilmiştir. İsrâil kavmi rabbin emirlerini tuttuğu takdirde rab onları dünyanın bütün milletlerine üstün tutacak, sevecek, mübarek kılacaktır (Tesniye, 28/1-6; 7/12-24; 30/9-10). Ahd-i Cedîd’de ise bereket maddîden çok mânevî bir veche kazanmıştır (meselâ bk. Efesoslular’a Mektup, 1/3; Luka, 1/28, 42, 48).

Yahudilik ve Hristiyanlıkta bereketin insan marifetiyle dağıtılabildiğine inanılsa da İslam dininde namaz, kurban gibi ibadetlerle Allah’a kulluk etmek suretiyle bereketin yalnız ve yalnız Allah’tan geldiğine inanılıyor.

MODERN TOPLUM “BEREKET”TEN NE ANLIYOR? 
İslam düşünce geleneğinde bereketin sadece Allah’tan gelen bir nimet olduğu düşüncesi hakim iken günümüz modern toplumunda konu aslında pek de öyle değil. 2006 yılındaki haberlere baktığımızda dönemin Uluslararası Para Fonu (IMF) Başekonomisti Raghuram Rajan, 2006 yılının “bereket yılı” olacağını ifade ettiğini görüyoruz. Rajan, 2006 yılı için dünya ekonomisinin yıllık %4,9 seviyelerinde bir büyüme yakalayacağı görüşüne dayanarak 2006 yılını “bereket yılı” ilan ederken “Ey dünya! Hiç bu kadar iyi olmamıştın” diyordu. Yani bereket ile büyüme rakamlarının kastedildiğini söylüyordu.

BEREKET, BÜYÜME RAKAMLARI İLE İZAH EDİLEBİLİR Mİ?
Yine İslam düşünce geleneğine baktığımızda bereketin bire ondan, bire yedi yüz veren mükafatlarla mücessem hale geldiğini söyleyebiliriz. Bakara suresi 261. ayette ise Cenab-ı Allah, “Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir.” buyuruyor. Tarihsel serüven içerisinde İslam alimlerinin incir tanesi çekirdeğinden çıkan bir ağacın verdiği meyvelerde de çok ibret bulunduğu vurgulanırken bereket kavramına atıfta bulunuluyor.

BEREKETTEN NE ANLAMAMIZ GEREKİYOR?
Asr-ı Saadet’te Câbir babasının vefatı dolayısıyla sadece yetim kardeşlerine bakmaya değil aynı zamanda babasından kalan borçları da ödemeye mecbur olduğu için maddî bakımdan çok zor durumda kaldı. Çoğu yahudi olan alacaklılar hurmaların toplanma zamanı gelince Câbir’den alacaklarını istediler. O da hurma bahçesinden başka gelirleri olmadığını ve o yılki mahsulün borcunu karşılamaya yetmeyeceğini Hz. Peygamber’e arzetti. Resûl-i Ekrem toplanan hurmaları birkaç öbek halinde yığdırdı. Sonra da bunlardan en büyük öbeğin yanına oturarak ölçeği eline aldı ve herkese alacağı nisbetinde hurma vermeye başladı. Hz. Peygamber’in bir mûcizesi olarak Câbir’in bütün borçları ödendikten sonra da hurmaların eksilmediği görüldü (Buhârî, “Veṣâyâ”, 36, “Meġāzî”, 18). –https://islamansiklopedisi.org.tr/cabir-b-abdullah 

Yukarıdaki rivayetlere ekleyecek yüzlerce belki binlerce rivayetimiz var olduğu bir hakikat. Bu rivayetlere ilave olarak Cenab-ı Allah tarafından müjdelenen bire on, bire yüz hatta bire bin sevap kazanılan mübarek vakitler ve eylemler olduğuna da iman ediyoruz. Tüm bu bahsini ettiklerimiz çerçevesinde iki ile ikiyi materyalist bir bakış açısıyla topladığımızda dört ettiğini söyleyebiliriz. Ancak bereket kavramı çerçevesinde bu işlemi yaptığımızda sonucu yalnızca Allah bilir, biz de O’na iman ederiz.

Kaynak: KatilimGundemi.com