'En büyük engelimiz engelsiz bireylerin engellemeleridir'
Anadolu Engelliler Derneği Birliği İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen programda konuşan Şube Başkanı Hasan Çatalbaş, en büyük engelin engelsiz bireyler tarafından kendilerine çıkarılan engeller olduğunu söyledi.
Anadolu Engelliler Derneği Birliği İstanbul Şubesi, düzenlediği programda görme engelli vatandaşlarla engelsizleri bir araya getirdi. Programın sunumu, Kur'an-ı Kerim tilaveti, ilahi ve ezgiler ve yapılan konuşmalar görme engelliler tarafından gerçekleştirildi.
Güngören Kültür Merkezinde düzenlenen programa engelli vatandaşlar ile yakınlarının yanı sıra siyasi parti temsilcileri de katıldı.
Sunuculuğunu Edebiyatçı Resul Koç'un yaptığı program, Nurullah Ömer'in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
"En büyük engelimiz engelsiz olup da bize engel çıkartan engelsizlerdir"
Küçük bir kız çocuğu tarafından işaret diliyle İstiklal Marşı okunmasının ardından programa devam eden Anadolu Engelliler Birliği İstanbul Şube Başkanı Hasan Çatalbaş, "Biz dernek olarak engellilerle engelsizleri bir potada eriterek buradan güzel bir dünya oluşturmaya çalışıyoruz. Bizim sadakaya ihtiyacımız yok. Bizim sadece engelsiz camianın ilgisine ihtiyacımız var. Bunu bu toplumda bazen görüyoruz bazen de göremiyoruz. Ancak engelimiz bize engel olmuyor. En büyük engelimiz engelsiz olup da bize engel çıkartan engelsizlerdir. Bu dünyada neden varız? Ben 25 yaşından sonra engelli oldum. Anneler doğurduğu sürece bu dünyadan engelli eksik olmayacak. Kazalar olduğu sürece dünyadan engelli eksik olmayacak. Birlikte mutlu bir şekilde yaşamamız lazım. Bunun yolu, engelsizlerin bizlere bakınca engelsiz olmalarına şükretmesinden geçer." diye konuştu.
"Bedenlerin yakınlığından çok gönüllerin yakın olması gerekir"
Programa konuk olarak katılan Kurra Hafız Selahattin Yerlikaya, İslam dininin birlik ve beraberlik içerisinde yaşamayı emrettiğini söyledi.
Yerlikaya, "Nice olaylara şahidiz ki insanlar birbirlerine çok yakın olmasına rağmen birbirleriyle bağırarak irtibat kurarlar. Nice insanlara da şahit oluruz ki, dünyanın bir ucunda konuştuğu bir insana çok nazik, sakin ve sessiz konuşur. Buradan anlıyoruz ki gönül gözü kapalı olmamalıdır. Bedenlerin yakınlığından çok gönüllerin yakın olması gerekir. Allah bizi kalp gözü kapanmayanlardan eylesin." dedi.
"Yaradılanı hor değil hoş gördüğümüzde bütün engelleri aşarız"
"İslam dini bizlere aynı ortamda birlikte yaşamayı emreder." diyen Yerlikaya, şu ifadelere yer verdi:
Hepimiz aynı dinin mensubu olmakla birlikte şunu da iyi biliyoruz ki yaratılışımız, yaşayışımız Allah'ın takdiridir. İslam dininde iki özel kavrama mutlaka dikkat etmeliyiz. Bunlar adalet ve hakkaniyettir. Adalet ile yola çıktığımızda, yaradılanı hor görmekten öte hoş görebilirsek işte o zaman bir olacağız. İşte o zaman tüm engelleri beraber aşacağız. Mutlaka her insanın kendisine ait olan sınırlarına dikkat ederek adaleti temin ve tesis edeceğiz. Hazreti Peygamber'in (Sallalahu Aleyhi Vesellem) hayatını, yol arkadaşlarının hayatını süzgeçten geçirdiğimizde şunu görürüz. Allah (Celle Celalühü) yarattığı kullarını, yeri geldiğinde peygamberini dahi ikaz etmektedir. Abdullah İbni Mektum olayında olduğu gibi.
Program, engelli bireylerin seslendirdiği ilahi ve ezgilerle son buldu. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)