• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Ağrı Dağı'nın önemi panelle anlatıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye Dağcılık Federasyonu bu yıl 11 Aralık Uluslararası Dağ Gününü, Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'nın bulunduğu Ağrı’da düzenlenen, Ağrı Dağı Paneli ile kutladı.

Türkiye Dağcılık Federasyonu tarafından organize edilen Ağrı Dağı Paneli, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Ağrı Valiliğinin destekleri ile gerçekleşti.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi Selçuklu Konferans Salonunda düzenlenen panele Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya, Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Ersan Başar, kurum amirleri ve öğrenciler katıldı.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya panelin açılış konuşmasında, Ağrı Dağı'nın Birleşmiş Milletlerin 11 Aralık gününü Dünya Dağ Günü İlan etmesinin ardından Ağrı Dağı'nın Milli Park olarak ilan edildiğini söyledi. Dağların insan hayatından oldukça önemli bir konumda olduğunu dile getiren Kaya, üniversite olarak yaptıkları çalışmalarla Ağrı Dağı'na dikkatleri çekmek, Ağrı Dağı'nı gündeme getirmek ve Ağrı Dağı ile ilgili farkındalık oluşturmak istediklerini belirtti.

Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan ise konuşmasında, Ağrı Dağı'nın kutsal kitaplara konu olmuş bir dağ olduğunu, ancak Ağrı'nın Ağrı Dağı'ndan yeterince faydalanamadığını dile getirdi. Yapılacak çalışmalarla şehir olarak, Ağrı Dağı'ndan her alanda faydalanmayı amaçladıklarını kaydeden Sayan, "Eğer biz dünyanın tanıdığı bu dağdan faydalanıp, dikkatleri bu dağa çekebilirsek, dağcılık konusunda Ağrı'yı bir merkez haline getirebilirsek, inanıyorum ki Ağrı dünyada parlayan bir yıldız olacak. İçişleri Bakanımızdan söz aldık. İnşallah ilk defa bu yıl, Ağrı Dağı eteğinde bir festival düzenleyeceğiz. İnşallah büyük bir coşku ile festivalimiz gerçekleşecek. Bilim adamlarını, dağcılıkla uğraşan kardeşlerimizi mutlaka buraya çekmeliyiz. Ağrı'yı tanıtmalıyız. Ağrı kadim bir kenttir. İnsanlığın doğuş yeridir."

Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Ersan Başar ise federasyon olarak 11 Aralık Uluslararası Dağ Gününü kutlamak için Ağrı'yı seçtiklerini kaydetti.

Daha sonra panele geçildi. Panelin moderatörü Prof Dr. Ersan Başar, burada panelin açılış konuşmasını yaptı.

Yaptığı konuşmasında Ağrı Dağı'nın dünyada en önemli dağlar arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Başar, "Düzenlediğimiz bu panel Ağrı Dağı farkındalık paneliydi. Bu panel, Ağrı Dağı'nın coğrafyası, ekonomisi, sürdürülebilir anlamda dağcılık ve dağ yönetimi konularında güzel oldu. Burada Ağrı Dağı'nın Ağrı ekonomisine, Türkiye ekonomisine kazandırılması çok önemli. Bizler federasyon olarak, ülkemizdeki ve yurt dışındaki dağcıların buraya gelmesini istiyoruz. Federasyon olarak, bu anlamda bir dağ müzesi kurmayı düşünüyoruz. Ağrı Dağı mistik yapısı, yaşayan efsaneleri, yaşayan kültürü ile çok önemli bir bölge. Dünya dağcıları açısından baktığımız zaman en az bir kez tırmanmak istedikleri bir dağdır. Nasıl Everest'e tırmanmak istiyorlarsa ikinci sorduğumuz dağ hangisi dersek Ağrı Dağı diyecekler." dedi.

Panelde ilk konuşmayı Ağrı Dağı'nın coğrafyası ve inanç turizminin önemini açısından bir konuşma yapan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya, Ağrı Dağı'nın dünya çapında tanındığını ifade etti.

"Ağrı Dağı Güney Afrika'nın elması kadar değerlidir"

Prof. Faruk Kaya, "5 bin 137 metre yüksekliği ile Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı Ortadoğu'nun en yüksek 3. dağıdır. Ağrı Dağı dünyada kendisinden daha yüksek dağlardan daha fazla bilinmektedir. Bunun ise 3 önemli nedeni vardır; birincisi Ağrı Dağı'nın heybetli oluşudur. İkinci ve üçüncü nedeni ise dünyadaki dağcılar Ağrı Dağı'na tırmanmak istiyorlar. Çünkü dağcılık yönünden tatmin edici bir dağ olduğundan dolayı bütün dağcıların hayalinde Ağrı Dağı'na tırmanmak vardır. Yine diğer bir önemi ise gerek geçmiş kültürlerde ve gerekse monoteist dinlerde önemli bir yerinin olmasıdır. Malumunuz Kitab-ı Mukaddeste özellikle Harri Ararat ifadesi geçmektedir. Bundan dolayı da Ağrı Dağı'na bu kutsallığı özellikle Hristiyan ve Yahudi dinlerinde büyük ölçüde Ağrı Dağı olarak kabul ediyorlar, bundan dolayı da Ağrı Dağı diğer dağlardan daha önemli bir dağ olma özelliği göstermektedir. Bu öneminden dolayı batılı bilim insanları, "Güney Afrika'nın altın ve elması ne ise Türkiye'nin de Ağrı Dağı o kadar önemlidir." diyorlar." ifadelerini kullandı.

"Ağrı Dağı'nda Nuh'un Gemisi'ni arıyorlar"

Prof. Kaya, Hazreti Nuh'un gemisinin bu bölgelerde arandığına dikkat çekerek şunları söyledi:

Bu kadar kıymetli bir hazineye sahibiz ama bunu potansiyele çevirememişiz. İnşallah bundan sonrası için Ağrı Dağı hakkettiği değeri dünya çapında bulur. Bu da hem ülkemiz ve hem ilimizin ekonomik olarak gelişmesi açısından son derece önemli olur. Diğer yandan Nuh Peygamber ve çocuklarının buradan dünyaya yayılmış olması inancı dünya genelinde ve batı aleminde inanılan, yaygın olan bir görüştür. Dağda gerçekleştirilen tırmanışlar sadece dağcılık için olmamış tırmanışların çoğu bilimsel amaçlıdır. Ağrı Dağı'na ilk tırmanış 1829 yılında Alman Doğa Bilimci ve Fizikçi Friedrich Wilhelm Parrot tarafından gerçekleşmiştir. Daha sonra tırmanışların devam gelmiştir. Türkiye'deki dağcılar ise 1934 yılında tırmanmışlardır. Aya ilk ayak basan Neil Armstrong 1982 yılında Ağrı Dağı'na çıkmıştır. Ve burada çeşitli astronot ve bilim insanları Ağrı Dağı'nda Nuh'un gemisini aramışlardır.

"Nuh'un gemisini bulana bil milyon dolar ödül"

Kaya, "Merkezi Amerika Birleşik Devlerinde bulunan Nuh'un Gemisi Derneği, Nuh'un Gemisini bulana bir milyon dolar ödül vereceğini açıklıyor. 'Ve işin de aciliyetine inanmaktayız' demekteler. Nuh Tufanı ve Hz. Nuh'un Gemisinin nerede olabileceğine dair çeşitli rivayetler vardır. Bunlar 6 başlık altında toplanıyor, bunların 2 tanesi Ağrı'da. Ağrı Dağı veya Doğubayazıt ilçesi Üzengili, Telçeker köyü Durpınar Site civarında olduğu ifade ediliyor bilimsel kaynaklarda. Nuh'un Gemisi Ağrı Dağı'nın bir sırrı olmakla birlikte son dönelerde özellikle son dönemlerde Telçeker köyü bölgesinde Nuh'un Gemisinin kalıntısının olduğuna dair dünya basınında yer almaktadır. Ve son olarak Jhon Larsen bu alanla ilgili radar görüntülerini çekti. Larsen, bu görüntülerin soncunda da şöyle bir ifade kullanıyor, "Burada bir gemi var ama bu geminin Nuh'un Gemisi olduğunu söylemek daha erken. Bilimsel çalışmalar yapmak gerekir." Orada bir gemi varsa o geminin oraya nasıl geldiği insanı birazda şüphelendiriyor. Demek ki orayla ilgili çalışmak gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Daha sonra Prof. Dr. Ömer Demirel, dağcılık ve dağların konumu üzerine konuşmasını gerçekleştirdi.

"Ağrı Dağı Türkiye'nin kalkınmasına pozitif katkı saylayabilecek bir dağdır"

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ise daha çok Ağrı Dağı'nın Turizm potansiyeli üzerine veriler paylaşarak, tırmanış potansiyelinin artırılması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında, "Dünya Turizm Örgütüne göre, 2020'de turizm gelirinin toplam miktarı 2 trilyon dolar olacağını açıkladı. Çok büyük bir rakam. 2018 verilerine göre bölgeye Ağrı Dağı için gelen turist oranı yüzde 1-2. Bundan da anlaşılacağı gibi aslında turistler Ağrı Dağı için pekte gelmemektedir. Ağrı Dağı'na tırmanmak için gelenlerin yüzde 90'nı Avrupalı turistlerdir. Hepimiz işbirliği içerisinde turizm potansiyeli oluşturabilir, bu bölgeleri kalkındırabiliriz. Dünyaca ünlü Everest Tepesine tırmanmanın maliyeti 40-44 bin dolar civarında bir kaynakla mümkün olabilmekte. Ama Ağrı Dağı'na tırmanmak bedava. Oysa 58 bin turist gelmekte Ağrı'ya. Bunun yüzde 10'unu Ağrı Dağı'na tırmanmayı sağlayabilirsek ve 40 bin doların sadece yüzde 10'u olan 4 bin dolar masraf yaptırabilirsek 23 milyon 200 bin dolar bölge para kazanır. Ağrı Dağı, Doğu Anadolu Bölgesi'ni de kalkındırabilecek bir dağdır, bütün Türkiye'nin kalkınmasına ciddi pozitif katkı sağlayabilecek bir dağdır." dedi.

Panelin son konuşmacısı, moderatör Prof. Dr. Ersan Başar oldu. Başar, Ağrı Dağı'nın tırmanışa açılması ve bunu farklı bir imaj ile yapmak gerektiğinin altını çizdi.

"Ağrı Dağı sıradan bir dağ değildir"

Prof. Başar, "Ağrı Dağı tırmanışa kapalı bir dağ. Ağrı Dağı için hazırlık yapacağız, Ağrı Dağı açılacak. Açıldığı zaman Ağrı Dağı Türkiye'ye farklı bir imajla çıkacak. Bunun için sosyal medyayı ve birçok dilde yayın yapan internet sitelerini hazırlamalı. Rota, rehberlik bilgileri çok iyi hazırlanmalı. Ben Barcelona'ya gitmeden önce internete girdiğimde sanki daha önce oraya gitmişim gibi hangi saatte hangi otobüsün kalktığını, kaç lira ödeyeceğimi biliyorum. Burada böyle olmalı. Ben Doğubayazıt'a nasıl gideceğim, kamyoncuya, katırcıya ne kadar ödeyeceğim, rehber bana hangi hizmetleri verecek ve karşılığında ne vereceğim bilinmeli. Ağrı Dağı'na akrediteli firmalar çalışmalı. Tırmanışa gelenlere jeotermal kaplıcamızı da hediye vermeliyiz bir kişilik. İshak Paşa Sarayı'na ücretsiz giriş vermeliyiz. O turist geldiğinde hediyelik eşya aldığı zaman fazlasını bırakacaktır zaten. Kaçak tırmanışlar kesinlikle yasaklanacak. O zaman Ağrı ve Türkiye kazanacaktır. Ağrı Dağı sıradan bir dağ değildir. Lütfen Ağrı Dağı'na sahip çıkalım. Ben Federasyon yönetimine geldiğim ilk gün yaptığım iş Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun amblemini değiştirmek oldu. Ve Ağrı Dağı'nı ambleme yerleştirdim." şeklinde konuştu.

Panel toplu hatıra fotoğrafı çekimi ile son buldu. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir