"Kadın İslam'la eşref-i mahlûkat seviyesine çıkmıştır"
Adıyaman İl Müftü Yardımcılarından Hatun Özmen, İslam öncesi insan değeri verilmeyen kadının İslam'la birlikte değer kazandığını ve eşref-i mahlûkat mertebesine çıktığını söyledi.
Adıyaman İl Müftü Yardımcılarından Hatun Özmen, insanlık tarihi boyunca, tarihin en büyük ahlak ve hukuk dini olan İslam'ın, kadına değer vererek cenneti onların ayakları altına serdiğini belirtti.
İslam öncesi kız çocuklarına ve kadınlara insanlık dışı muamelelerin yapıldığını belirten Özmen, "İslam, insanlık açısından tarihin en büyük ahlak ve hukuk dinidir. Kadına ve kız çocuklarına karşı insanlık dışı muamelelerin yapıldığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, kadınların değerinin olmadığı, miras hakkının bulunmadığı, istendiği zaman boşanılabilen, kadına şiddetin yoğun olduğu cahiliye toplumunun çirkin uygulamalarını kaldırarak toplum ve insanlık açısından kadını eşref-i mahlûkat seviyesinde çıkarmıştır. İslam'a göre kadın ve erkek aynı yaradılışa sahiptir. Kadınlar ve erkekler arasında bir eşitlik vurgulamıştır. İslam'da insanlar için en güzel ve en doğru hükmün Allah'ın hükmü olduğunu ve insan arasındaki tek üstünlük ölçüsünün takva olduğunu Kur'an-ı Kerim bize bildirmektedir." dedi.
"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler"
Kadın ve erkek haklarının ayetlerde belirtildiğini dile getiren Özmen, "Ayet-i Kerime'de 'Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvada en üstün olanınızdır.' diye buyurarak kadın ve erkek arasında hiçbir ayrıma girmemiştir. İslam ahlakında kadın ve erkek eşittir. Kadınların ve erkeklerin Allah'ın yaratma sıfatı ile fiziksel olarak birtakım üstünlükleri elbette vardır. Bu farklılık onların kendilerinde olmayan kısımlarını tamamlamak içindir. Bu fiziki özellikler kimseyi kimseye üstün bir hale getiremez. Kur'an-ı Kerim'de 'Mümin erkekler ve Mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler.' diye buyurulmaktadır. Başka bir ayette ise, 'Mümin Erkekler ve mümin kadınlar iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar. Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a Resulüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür, hüküm hikmet sahibidir.' diye buyurulmaktadır. Allah bu ayetler doğrultusunda Allah'ın en sevdiği ve razı olduğu kul olmak için, kadın ya da erkek olma şartı gerekmemektedir. Her ikisi de Allah nazarında eşittirler." ifadelerini kullandı.
"Kur'an'da kadın ve erkeğe hitap aynıdır"
Kur'an-ı Kerim'in cinsiyete değil takvaya önem verdiğini vurgulayan Özmen, "Kur'an'da kadın ve erkeğe hitap aynıdır, hiçbir şekilde ne kadına ne de erkeğe ayrı bir hitap şekli ortaya çıkmamaktadır. Allah Kur'an'da 'Erkek olsun, kadın olsun her kim ki inanmış olarak, salih bir amelde bulunursa onlar cennete girecek ve onlara zerre miktarı kadar hiçbir şekilde haksızlık yapılmayacaktır.' diye buyurmuştur. Bu ayetlerden de anlaşılıyor ki kadın ve erkek, hiçbiri için 'üstünlük' söz konusu değildir. Her ikisi de Allah nazarında eşittir. Toplum olarak bu tür kavramları kendimiz ortaya çıkarıyoruz. Eğer gerçek manada İslam dinine ve Sünnet-i Seniyye'yi doğru yerlerden, doğru kaynaklardan öğrenmiş olsaydık bu tür kavramlar içerisinde boğulmayacağız. Kur'an anneye verilen üstünlüğün cennet olduğunu söyler. Allah-u Teâlâ'nın hiçbir ayrım içerisine girmeden 'Biz insana anne ve babasına karşı güzel davranmasını tavsiye ettik.' şeklinde buyurması, kendi katında her ikisinin de eşit olduğunu göstermektedir." şeklinde konuştu.
"Cennet annelerin ayakları altındadır"
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in kadınlara annelik üzerinden çok büyük değer verdiğini ifade eden Özmen şöyle devam etti:
Hadis-i şerifte 'Cennet annelerin ayakları altındadır.' buyurulmuştur. Bir eş olarak kadına baktığımız zaman Allah, Kur'an'da kadın ve erkeğin birbirlerine karşı sorumluluklarından bahsetmektedir. 'Onlar sizin örtüleriniz, sizler de onların örtülerisiniz.' diye buyurarak hepsinin eşit olduğunu ve birbirlerinin kusurlarını kapatan varlıklar olarak göstermektedir. Başka bir ayette 'Onun varlığının delillerinden biri de kendileri ile ülfet edip, huzura ermeniz için size kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesidir.' buyurmaktadır. Burada düşünen bir toplumdan bahsediliyor.
"İslam'da kadın koruma altına alınmıştır"
İslam'ın kadına çok büyük değer verdiğini dile getiren Özmen, "İslam'da boşanırken kadın koruma altına alınmıştır. Kadınların gönlünün alınarak ve hoşnut edilerek boşanması hususunda erkekler uyarılmıştır. Ayet-i Kerime'de 'Kadınlarla güzel geçinin onları ya özellikle tutun ya da onları güzellikte bırakın.' buyurulmuştur. Oysa şu an günümüzde çok acı bir gerçek ki, eşler ayrılırken birbirlerini öldürüp bu dünyadan ayrılıyorlar. Ya benimsin ya da kara toprağın mantığıyla hem dünyalarını hem de ahiretlerini perişan ediyorlar. Allah, kadınların boşamalarından sonra onları maddi olarak güvence altına almıştır. Kocası tarafından boşanan kadınların meşru bir tarzda yararlanma ve geçim payları vardır. Bu sakınanlar için bir haktır. Biz kadınlar bu çerçevede örf, adet ve geleneklerimizi de ön plana alarak, ailemizin huzurunu önceleyerek bu tür konularda münakaşa içerisine girmeden problemlerimizi hal etme çabasına girmemiz gerekiyor. İyiliğin ve adaletin hâkim olması için çalışmak kadının ve erkeğin ortak mükellefiyetidir. Can, din, akıl, nesil ve mal dokunulmazlığı da kadın ve erkek için verilmiş haklardır." dedi.
"Değer yargılarımız Kur'an ve sünnet çerçevesinde olmalı"
Batının kadını bir meta olarak gösterme gayretinde olduğunu belirten Özmen, "Kadına karşı olumsuz yaklaşımların temelinde manevi değerleri öteleyen bir tutumun olduğu bilinen bir gerçektir. Batı merkezli gelişen ve tüm dünyayı etkisi altına alan bu bakış açısı kadını bir meta olarak göstermek, insan olarak toplumun tüm alanlarına olumlu katkı sağlayan bir birey olmaktan çıkarıp değersizleştirerek saygınlığını yok etme çabasında. Bu mücadeleye zaman zaman medya da katkı sağlamaktadır. Kadınlara yönelik yapılan şiddet ve onun sıradanlaştırma çabası göz ardı edilemez. Değer yargılarımızı Kur'an ve sünnet çerçevesinde uygularsak tüm bu sorunlarımıza çözüm bulunabilecektir. Resulullah'ın hayatında 23 yıllık Asr-ı Saadet hayatında, kadınlara verilmiş olan haklar, Peygamberin vefatından sonra zaman zaman kaybedilmeye başlanmıştır. Şu an günümüzde de bunun örneklerini görüyoruz. Peygamber Efendimizin vermiş olduğu mücadeleyi devam ettirerek, bizler de aynı mücadele içerisine girmek zorundayız. Kadını erkek üzerinden tanımlayan, değersizleştiren, onun iffetini, haklarını ihlal eden tüm tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek hepimizin bir borcudur." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş-İLKHA)