Irak'ta hükümet karşıtı gösteriler 3. ayına girdi
Irak'ta hükümet karşıtı gösteriler 3'üncü ayına girerken Başbakan Adil Abdulmehdi'nin istifasını sunmasıyla meclisteki siyasi partiler üzerindeki baskı daha çok artarken gösteriler de hız kesmeden devam ediyor.
İstanbul
Irak'ta hükümet karşıtı gösteriler 3'üncü ayına girerken Başbakan Adil Abdulmehdi'nin istifasını sunmasıyla meclisteki siyasi partiler üzerindeki baskı daha çok artarken hükümet karşıtı gösteriler de hız kesmeden devam ediyor.
ABD'nin 2003'te Irak'ı işgal etmesinin ardından ülkenin 5'nci başbakanı olarak Ekim 2018'de göreve başlayan bağımsız Şii politikacı Adil Abdulmehdi, 60 gündür devam eden gösterilerin bir sonucu olarak yaklaşık 13 aydır görev yaptığı makamdan ayrılmak üzere meclise istifasını sundu.
Abdulmehdi, Orta Doğu'da son aylarda başlayan gösteriler kapsamında Lübnan Başbakanı Saad Hariri'den sonra görevinden istifasıyla gündeme gelen ikinci başbakan oldu.
Irak'ta herhangi bir temsilcisi veya müzakere heyeti bulunmayan sivil göstericilerin çoğu başbakanının istifasını yetersiz görüyor. Göstericilerin talepleri arasında, hükümetin tamamen azledilmesi, geçici bir hükümet kurulması, anayasada reform ve bağımsız bir seçim komisyonunun kurulmasının yanı sıra 2 aydır devam eden gösterilerde öldürülenlerin sorumlularının yargılanması yer alıyor.
Irak'ta son 2 aydır devam eden gösterilerde neler yaşandı?
Irak'ta sosyal medya üzerinden yapılan çağrılar üzerine başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta ve güney kesimlerinde Şii nüfusun yaşadığı vilayetlerde 1 Ekim'den itibaren hükümet karşıtı gösteriler başladı.
Ağırlıkla Şii nüfusun yer aldığı protestolara, ülkenin kuzeyi, doğusu ve batısında yaşayan Sünni ve Kürt nüfustan kitlesel bir katılım olmadı.
Göstericiler ilk etapta işsizlik, ABD'nin Irak'ı işgalinden bu yana vatandaşlara yönelik muamelelerde görülen 16 yıllık ihmalkar tavır, yolsuzluk ve temel hizmetlerin sunulmaması gibi sebeplerle sokağa çıkarken, bu talepler ilerleyen günlerde ülkedeki tüm siyasi elitin devlet yönetiminden elini çekmesi, başbakan dahil tüm kabinenin istifası ve hizipçilik üzerine kurulu siyasi sistemin lağvedilmesine dönüştü.
Protestolar sırasında yapılan müdahale sonucu yüzlerce göstericinin hayatını kaybetmesine rağmen Başbakan Abdulmehdi'nin görevi bırakmamasında Tahran'ın rolü olduğu iddiasının yayılması üzerine meydanlarda İran'ın ülkedeki askeri ve siyasi hegemonyasını hedef alan sloganlar da yükselmeye başladı. İran'ın önce Kerbela ardından Necef'teki konsoloslukları göstericiler tarafından ateşe verildi.
Ülkede gösterilerin durmaması ve şiddetin her geçen gün tırmanması üzerine Irak'taki en yüksek dini merci Ali es-Sistani'nin, 29 Kasım'da meclise yaptığı seçim çağrısını Abdulmehdi'nin istifasını sunacağına ilişkin açıklaması takip etti. Başbakan Abdulmehdi dün resmi bir şekilde istifa mektubunu meclise sundu.
Irak'ta 2 ayını geride bırakan ve hala devam eden hükümet karşıtı protestolarda göstericiler ve güvenlik görevlilerinden hayatını kaybedenlerin sayısına ilişkin farklı açıklamalar bulunuyor.
Irak Meclisi çatısı altındaki İnsan Hakları Komisyonu son olarak 10 Kasım'da yaptığı yazılı açıklamada 319 göstericinin öldüğünü duyurdu ve devam eden gösterilere rağmen komisyondan konuya ilişkin başka bir açıklama gelmedi. Buna karşın Irak'taki yerel medyada çıkan haberlere göre ise şu ana kadar gösterilerde yaşamını yitirenlerin sayısı 400'ü aştı.
Gösterilerdeki ölümlerden kim sorumlu?
Irak'ta gösterilere müdahale sırasında eylemcilerin çoğu gerçek mermi ve gaz kapsüllerinin başlarına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti.
Gösterilerde ölenlerin faillerine ilişkin hükümet tarafından açıklama yapılmazken, güvenlik güçlerinin eylemcilere karşı zaman zaman gerçek mermi kullandığı itiraf edildi.
Protestocuların öldürülmesi çerçevesinde ilk önemli açıklama, 8 Kasım'da Uluslararası Af Örgütünden geldi. Açıklamada, eylemcilerin gerçek mermi dışında ağırlıkla İran yapımı gaz bombası kapsüllerin başlarına direkt isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdiğini kaydedildi.
Başbakan Abdulmehdi de göstericilerin ölümleri nedeniyle artan baskılar üzerine 12 Kasım'da yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin gösterilere müdahalede gerçek mermi kullandığını ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü ve Abdulmehdi'nin açıklamalarını Irak Savunma Bakanı Necah eş-Şammari'nin açıklaması takip etti. Şammari'nin, 15 Kasım'da yerel bir televizyon kanalına "gösterilerdeki ölüm vakalarının, Iraklı yetkililerin bilgisi dışında ülkeye sokulan gaz bombalarının üçüncü taraflarca kullanılması sonucu meydana geldiği" şeklindeki açıklaması tartışmalara neden oldu.
Iraklı bakanın "üçüncü taraf" ifadesiyle İran'ı kastettiği iddia edilse de merkezi hükümetten konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.
Irak Meclisindeki İnsan Hakları Komisyonu, 27 Kasım'daki ölümlerle ilgili yürütülen soruşturma neticesinde önemli bilgilere ulaştıklarını, ilk raporun Abdulmehdi'ye sunulacağını açıkladı. Ancak komisyon, söz konusu bilgilere dair kamuoyu ile bir şey paylaşmadı.
Gösterilerde ölümlerin artarak devam etmesi ve şiddetin özellikle Zikar ve Necef'teki güney vilayetlerinde tırmanmasının ardından Irak Yüksek Yargı Meclisi devreye girdi. Meclis Sözcüsü 29 Kasım'da yaptığı açıklamada, gösterilerdeki ölümlerin incelenmesi için soruşturma açıldığını, bunun için bir heyetin kurulduğunu duyurdu.
Irak Yüksek Meclisi, bugün Zikar'da göstericilerin öldürülmesiyle ilgili başlatılan soruşturma neticesinde General Celil eş-Şammari hakkında yakalama kararı çıkardı.
Abdulmehdi'nin istifasından sonra ne olacak?
Başbakan Abdulmehdi, normal şartlarda istifa mektubunun onaylanması için meclise değil Cumhurbaşkanı Berhem Salih'e sunması gerekiyordu. Ancak Abdulmehdi, istifa mektubunu meclise sundu.
Abdulmehdi, Irak'ta en yüksek dini merci Ali es-Sistani'nin meclise hükümetle ilgili seçeneklerini gözden geçir çağrısı gerekçesiyle istifa mektubunu meclise sunduğunu kaydetti. Başbakan, mektubunda gösteriler sırasında hayatını kaybeden yüzlerce göstericiye ise hiç değinmedi.
Irak Hükümet Sözcüsü Saad el Hadisi, yerel medyaya daha önce yaptığı açıklamada, Abdulmehdi'nin istifası kabul edildikten sonra hükümetin ne olacağına meclisin karar vereceğini söyledi.
Başbakanın istifasını kabul etme yetkisini haiz olmayan meclis ancak anayasanın 61. maddesine dayanarak oy çokluğuyla başbakana verdiği güvenoyunu geri çekebilir.
Anayasada yer alan bu maddeye göre cumhurbaşkanının meclise "başbakandan güvenoyunu" çekilmesi talebinde bulunduktan sonra mecliste oturumun 7 gün içinde yapılması ve başbakanının meclise çağrılması gerekiyor. Mecliste güvenoyu oy çokluğuyla çekildikten sonra başbakan 30 günü aşmayacak şekilde görevine devam edebiliyor.
Anayasanın 76. maddesine göre cumhurbaşkanı yeni bir başbakanın seçilmesi için meclise 15 gün süre verir. Başbakanın seçilmesi ve cumhurbaşkanı tarafından onaylanması halinde kendisine yeni hükümetin kurulması için 30 gün süre tanınır. Daha sonra yeni hükümet kabinesi meclisin oylamasına sunulur.
Abdulmehdi'nin bağımsız bir aday olmasına rağmen Mayıs 2018'deki seçimlerden yaklaşık 6 ay sonra hükümet kurulabildi. Bu yüzden meclisteki siyasi partilerin yeni bir Şii başbakan üzerinde anlaşmaya varmasının ve hükümete güvenoyu vermesinin uzun sürebileceği tahmin ediliyor.