Erken doğum risk faktörlerinin belirlenmesiyle önlenebilir
Gebelik öncesinde veya erken gebelik döneminde risk faktörlerinin belirlenerek tedbir alınmasının, erken doğumu önleyebildiğini söyledi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Banu Kılıçoğlu Dane, gebelik öncesinde veya erken gebelik döneminde risk faktörlerinin belirlenerek tedbir alınmasının, erken doğumu önleyebildiğini söyledi.
Dane, yaptığı açıklamada, 20 ile 37'inci gebelik haftalarını kapsayan preterm doğumların dünya üzerindeki doğumların yüzde 5-18'ini oluşturduğunu aktardı.
Bu doğumların yüzde 70-80 kadarının kendiliğinden, kalan kısmın ise anne veya bebeğin hayatını tehlikeye atan bir tıbbı nedenle gerçekleştiğini dile getiren Dane, erken doğumun nedenlerine ilişkin bilgi verdi.
Erken doğan bebeklerde solunum sıkıntısı, kafa içi kanama, bağırsak, göz sorunları, enfeksiyon, sarılık, anemi, hipoglisemi, uzun dönemde görme ve işitme problemleri, astım, hipertansiyon ve bozulmuş glikoz toleransı görülme olasılığının arttığını ifade eden Prof. Dr. Dane, şunları söyledi:
"İdeal olarak gebelik öncesinde veya erken gebelik döneminde risk faktörlerinin belirlenmesiyle alınabilecek önlem ve tedavilerle erken doğum önlenebilmektedir. Sigara kullanımı, yetersiz beslenme, gebelik sırasında yetersiz kilo alımı, kokain veya alkol kullanımı, fetal gelişimde kısıtlamanın, erken doğuma neden olabileceği bildirilmiştir. Özellikle hamilelik sırasında yetersiz kilo alımının erken doğum riskiyle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Obez gebelerde de diyabet ve yüksek tansiyon gibi hastalıkların sık görülmesi nedeniyle erken doğum artmıştır. Alkol kullanımı yalnızca erken doğumla değil, prematür bebeklerdeki artmış beyin hasarı riskiyle de ilişkilendirilmiştir. Gebelik sırasında sigara kullanımı ise düşük doğum tartılı bebek doğumunun yaklaşık yarısında sorumlu bulunmuştur."
Önceki erken doğum olasılığı artırıyor
Annenin yaşı, yoksulluk ve meslekle ilgili faktörlerin de diğer nedenler arasında yer aldığını vurgulayan Dane, seyrek olarak araştırılan bir diğer faktörün de stres olduğunu söyledi.
Dane, "Gebeliğin son aylarındaki stres ile preterm doğumlar arasında bağlantı kuran çalışmalar mevcuttur. Ayrıca gebelikler arasında 6 aydan daha az bir aralık olmasının erken doğum riskini üç kat artırdığı gösterilmiştir. Bu aralığın 12 ayın üzerine çıkarılması riski azaltmaktadır." diye konuştu.
Daha önce yapılmış bir preterm doğum hikâyesinin, var olan gebelikte ortaya çıkabilecek bir erken doğum olasılığını kuvvetlendirdiğine dikkati çeken Dane, bu gebelerde ilaç tedavisi, rahim ağzının ölçülerek takibi ve gerekirse bu bölgenin cerrahi dikişle kapatılmasının riski azalttığını belirtti.
Çeşitli mikroorganizmalar tarafından meydana getirilebilen koryoamniyotik enfeksiyonların, erken doğum eyleminin en muhtemel açıklaması olduğunu ifade eden Dane, şu bilgileri verdi:
"Preterm doğum eylemini önlemek için birçok ilaç ve diğer müdahale yöntemleri kullanılmış ancak ne yazık ki hiçbiri tam anlamıyla etkili olmamıştır. Bu ilaçların annede oluşturabileceği potansiyel yan etkilerin önemi de yadsınamaz. En sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biri olan yatak istirahatinin de erken doğumu önlediğine dair kanıt bulunmamaktadır. Genel sağlık durumunu düzelten, sigaranın bırakılması, enfeksiyonların tedavi edilmesi, normal vücut kitle endeksinin korunması gibi önlemler aynı zamanda erken doğum riskini de azaltabilir." (AA)