"Uyuşturucudan tutuklu olanlar cezaevinde rehabilite edilmeli"
Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, uyuşturucudan dolayı cezaevlerinde olanların yeni yargı paketine dâhil edilmemesi gerektiğini ancak bunların cezaevinde rehabilite edilmesi için çalışma yapılması gerektiğini söyledi.
Son günlerde mecliste tartışılan başlıca konulardan birisi olan yeni yargı paketi ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, uyuşturucu suçundan dolayı cezaevlerinde olan suçluların yeni yargı paketine dahil edilmemesi gerektiğini, bunların ıslah edilmesi için de rehabilitasyon (iyileştirme) merkezlerinin kurulması gerektiğini ifade etti.
Söz konusu pakette genç yaşta evlilik yapan çiftlerin de unutulmamasının büyük önem arz ettiğini hatırlatan Ay, bu sorunun acilen çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade etti.
"Bu konuyu tüm siyasi parti yetkililerine ulaştırdık"
Ay, "Bu yeni yasa tasarısı ilk gündeme geldiğinde çekincelerimizi dile getirmiştik. Çünkü bugün cezaevinde 150 binin üzerinde hükümlü var ve bunların yüzde 20'sinden fazlası uyuşturucuya bağlı suçlardan cezaevindeler. Af tasarısı ilk gündeme geldiğinde uyuşturucuya bağlı suçlardan içerde olan hükümlülerin de bu yasadan istifade edebileceğini ve bunun da bir zafiyet oluşturabileceğini dile getirdik. Hatta o gün bir program dâhilinde 600 milletvekilimize, bakanlarımıza, Sayın Cumhurbaşkanına mektup yazarak eksik gördüğümüz hususları, atılması gereken adımları kendi penceremizden ulaştırmıştık. Ardından parlamentoya gidip TBMM'de siyasi partilerin grup başkan vekilleriyle görüşerek uyuşturucu suçundan dolayı içeride olanların dışarıya çıkarılmasının uyuşturucu sorununu daha da büyüteceğini söylemiştik." diye konuştu.
İstanbul'da uyuşturucuya bulaşanların sayısının 500 bin olduğunu ve af tasarısıyla birlikte uyuşturucu suçundan içeride olanların dışarıya çıkarılması halinde bu rakamın 1-2 milyona ulaşma tehlikesi olduğunu belirten Ay, atılacak adımların siyasi hesaplarla atılmaması gerektiğini söyledi.
Uyuşturucu suçundan dolayı cezaevinde olanlar aftan yararlanmasa bile cezaları bitip dışarı çıkmaları halinde yine toplum için tehdit oluşturabileceğini hatırlatan Ay, tehlikenin en aza indirilebilmesi adına rehabilitasyon merkezlerinin kurulması gerektiğini, bu belaya bulaşanların söz konusu merkezlerde tedaviye tabi tutulmasının faydalı olacağını ifade ettiklerini hatırlattı.
O dönemde yaptıkları çalışmaların bir nebze de olsun olumlu netice verdiğini ve çalışmalarının ardından siyasilerin konuya ilişkin sağduyulu yaklaşımda bulunduklarını söyleyen Ay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da 1-2 hafta önce bu konuya ilişkin konuştuğunu ve tasarıda uyuşturucu suçuna bulaşanların bu kapsama alınmaması gerektiğini vurguladığını, bunun da olumlu bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
"Yanlış atılan bir adımın faturasını 82 milyon öder"
Tasarının gündeme gelmesiyle bu tür bir olumsuzluğun yaşanmaması adına konuyu tekrar gündeme getirdiklerini vurgulayan Ay, "Önümüzdeki hafta tekrar parlamentoya gideceğiz. İşin muhataplarıyla bir kez daha 'Aman ha yanlış bir adım atmayın! Atacağınız yanlış bir adımın faturasını 82 milyon öder' diyerek uyarı vazifemizi bir kez daha icra edeceğiz." dedi.
"Genç yaşta evlilik yapanların mağduriyetine son verilmeli"
Genç yaşta yapılan evlilikler, İstanbul Sözleşmesi gibi konulara da değinen Ay, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Kadın haklarıyla ilgili söylenen sözleri, çıkarılan yasaları, Türk Medeni Kanunu ile ilgili atılan adımları, İstanbul Sözleşmesi'ni toplumsal cinsiyet adı altında atılan adımları esefle takip ediyoruz. İşin neticelerini de görüyoruz. Yetkili makamlara da attıkları adımları değerlendirmeleri gerektiğini söylüyoruz. Nasıl bir kaosa sebebiyet verdiklerini, insanların kaderiyle nasıl oynadıklarını görmeleri gerektiğini hatırlatıyoruz. Genç yaşta evlilik meselesi de bunlardan birisidir. İnsanlar yıllar önce evlenmişler, resmi nikâhlarını yapmışlar, çoluk çocukları olmuş ve yıllar sonra bu insanlara, 'siz erken evlendiniz!' denilerek cezaevine atıyorlar. Yeni çıkarılan yasalarla 'kadının beyanı esastır' denildi. Hiçbir şahide, tanığa, delile gerek olmadan kadın bir konuda beyan veriyorsa doğru kabul edilip ona göre işlem yapılıyor. Bunun da olumsuz neticelerini toplumda görmeye başladık. Kadının söylediği söze itibar ediyorsanız, ona değer veriyorsanız o zaman genç yaşta evlenen kadınların beyanını neden dikkate almıyorsunuz? Bu büyük bir yanlıştır. Bir an önce bunun üstesinden gelecek adımların atılması gerekir. Bu insanların mağduriyetine mutlaka son verilmelidir.
"İcra makamları üzerine düşeni yapmalıdır"
FETÖ ile mücadelede, 17/25 Aralık sonrasında yetkililerin bu tarihi milat olarak kabul ettiklerini, bundan önce yapılanların bir mana ifade etmediğini ancak bundan sonra atılacak adımların, söylenen sözlerin cezai müeyyideye tabi olacağını ifade ettiklerini hatırlatan Ay, "O zaman bunu neden genç yaşta evlilik yapanlar için uygulamıyorsunuz? Madem böyle bir hassasiyetini var buna da bir milat koyarsınız. '2020 yılının Ocak ayından itibaren bu tür evlilikler yapanlar hakkında işlem başlatırız.' dersiniz. Bu karara uymazlarsa verilecek ceza belki kabul edilebilir. Ancak 10 sene önce 20 sene önce yapılan evlilikleri bu şekilde gündeme getirirseniz toplum vicdanını yaralarsınız. Söylenen sözlerden anlaşılıyor ki herkes bunun farkında. Sözü söylemek yetmez, icraata geçmek, doğru adımlar atmak, bu insanların yaralarına merhem olabilecek olanları gerekli adımları da atmasını ümit ediyoruz. İcra makamlarının üzerinde düşeni yapmaları gerekir. İnşallah bu noktada da hayırlı adımlar atılır." şeklinde konuştu. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)
]]>