• DOLAR 34.56
  • EURO 36.192
  • ALTIN 2987.383
  • ...
Şam'da bir hapishane: İnsan mezbahası Sednaya
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 


Middle East Monitor'de Anjuman Rahman imzasıyla "Suriye: 'Nihayet işkencenin tadını çıkarmayı öğrendim' diyor eski mahkum" başlıklı bir makale yayınlandı. Makalede Suriyeli eski mahkum Omar AlShogre'nin hapishanede gördüğü işkence anlatıldı.

İşte o makale:

Acı çığlıklar bir norm haline geldi, kendisinin olduğu kadar binlerce mahkumun da.

24 yaşındaki Omar AlShogre, üç yıl boyunca, 40 ila 50 mahkumla birlikte, kalabalık bir hapishanede, dört adımlık hücrelerde kaldı.

Suriyeli askerler tarafından lastik kayışlarla, elektrik kablolarıyla dövülmüş ve Suriyeli askerler tarafından tecavüze uğramış.

Günde en az 50 cesedin taşındığını gördüğünü söyledi.

Suriye'nin meşhur Sednaya Hapishanesi'nde kendisini evinde hissetmenin bir yolunu buldu. Akla gelebilecek en kötü koşullar altında acı çekerken Suriye'nin Akdeniz kıyısındaki Al-Bayda köyünde yaşayan ailesini düşündü.

Devrim, 2011'de Omar 15 yaşındayken başladı. Protesto gösterilerine katıldığı gerekçesiyle askerler tarafından tutuklandı. Babası Ahmed, oğlunun serbest bırakılması için tanıdığı polislerle anlaşmaya çalıştı. İki gün sonra serbest bırakıldı.

Esed'in cezaevlerinde sürdürülen işkence uygulanması, devrimi kırma konusundaki başarısı için kilit önemde. İşkence, rejimin sivil muhaliflere karşı temel silahı oldu.

 2011'den bu yana büyük çoğunluğu rejim ve müttefikleri tarafından öldürülen 600 binden fazla insan hayatını kaybetti.

Kurbanlar arasında Omar'ın babası ve iki erkek kardeşi de vardı. 2013 yılında Al Bayda'daki katliamda öldürüldüler.

Omar, 2012 yılında Ramazan ayında ailesiyle geçirdiği son zamanlarını anlattı:

“Babamın iznini aldıktan sonra, en sevdiğim kuzenlerim Bashir, Rashad ve Nour ile birlikte taşındım. Okula gitmekten ve onlarla birlikte yaşamaktan gerçekten çok keyif aldım, özellikle Bashir, bana en yakın erkek kardeş gibiydi. Ayrıca, babaları çok eğitimli bir mühendisdi; inanılmaz bir insandı.

Bu amca aynı zamanda seksenlerin başlarında -çocuklarını hapse gönderme riski olan- bir siyasi mahkumdu. Esed'in Suriye'sinde bu suç, ailenin de tutuklanması için yeterliydi. On iki yıl boyunca hükümet tarafından işkence gördü. Ailesi de tehlikedeydi."

OMAR NASIL TUTUKLANDI?

Ve böyle oldu. 16 Kasım 2012'de askerler, amcasının evine girdiler. Omar ve kuzenlerini "kan dökene kadar dövdüler ve hapse attılar. Omar zar zor hayatta kaldı. Kuzenleri o kadar şanslı değildi.

Askerlerin kuzenlerini sık sık birbirlerinin çığlıklarını duyabilecekleri odalara yerleştirdiklerini söyledi.

“Beni sandalyeye oturttular, diğer tarafta da kuzenlerime işkence ediyorlardı. Gardiyanlar, 'Ne kadar konuşursanız, o kadar işkence yaparız' dediler. Kuzenim çığlık atıyor ve bana yalvarıyordu: 'Omar lütfen bir şey söyle!' Başka seçeneğim yoktu, hayatını kurtarmak için birini öldürdüğümü söylemek zorunda kaldım. Hatta ben ve annemin terörist olduğunu bile itiraf ettim."

Gardiyanlar, tırnaklarını bir pense ile söktüler. Tek tek çıkardıklarında onu sorgulamaya devam ettiler.

En büyük kuzeni Rashad, 2013 yılında, kaburgalarının hepsinin kırılmasının ve vücudunun çeşitli yerlerinin yanması sonucu aralarından ölen ilk kişi oldu.

Bir yıl sonra, haftalarca aç kaldıktan sonra, Bashir tüberkülozdan hastalandı: "Bashir, onu bir bebek gibi banyodan geri taşırken kollarımda öldü. Gardiyanlar bizi tuvalete atarken kanını öksürüyordu, içeride sadece 10 saniye izin vardı.”

Hücreye geri koyarken, Bashir son nefesini aldı. “Onu kurtaramazdım” Sesi titriyordu. “2014'te kardeşim Bashir öldü.”

Omar, bundan sonra yaşayacak hiçbir şeyi olmadığını ve korkacak hiçbir şeyi olmadığını hissetti. Kendini öldürme düşünceleri fikrini aştı, ancak inancının onu ayakta tuttuğunu belirtti.

REJİM, ELEŞTİRİLERİ GÖRMEZDEN GELİYOR

Suriye hükümet yetkilileri, uluslararası insan hakları grupları tarafından belgelenen katliam raporları sunsa bile, işkence ve toplu cinayet iddiaları hakkında nadiren yorum yapıyorlar.

SIRADAN SURİYELİLER BİR GECEDE DEVRİMCİ OLDU"

Gazeteci Yvonne Ridley, Suriye'de yaşananların Esed'in sivillere yaptığı baskılar nedeniyle devam ettiğini, buna hiçbir zaman IŞİD'in ya da Bağdadi'nin sebep olmadığını söyledi: “Sıradan Suriye halkının bir gecede devrimci olduklarını hatırlayalım çünkü sonunda Esed'in demir yumruğunun altında patladılar. Ve ne yazık ki hâlâ iktidarda. ”

...

Omar bugün, Suriye Acil Görev Gücü ile çalışarak bugün davasına hala katkıda bulunduğunu açıkladı.

Yalnızca “Sezar” olarak bilinen eski bir askeri polisle işbirliği yapıyor.

İŞKENCEYİ DÜNYAYA DUYURAN SURİYELİ: SEZAR

Esed rejiminin sistematik işkencelerini fotoğraflayan "Sezer" kod adlı Suriyeli, işkencelere artık dayanamadığını söyleyerek, Suriye'den kaçmış, çektiği fotoğrafları Anadolu Ajansı ile paylaşmıştı.

Çocuklar, kadınlar ve erkeklerin aç bırakıldığı ve katledildiği fotoğrafları taşınabilir belleklere yükleyerek kaçıran Sezar, aklaşık 55 bin fotoğrafı, titiz bir planla ülke dışına kaçırmış ve sistematik işkence iddiaları bu sayede belgelenmişti.

Sezar, verdiği bir röportajda "Fotoğrafları çekmek ve yüklemek için saatlerce çalışırdım. Hislerimi gizlemek zorundaydım. Gözümden tek damla göz yaşı akmaması için dua ederdim. Eğer bir damla göz yaşı görürlerse, onlara yakınlık duyduğumu gösteren en ufak bir yüz ifadesi görürlerse, beni ve ailemi öldürürlerdi" demişti.

2019'un Ekim ayı başında Amerikan CNN kanalına konuşan Sezar, "Biraz hayal kırıklığı içindeyim. Aynı zamanda da öfkeliyim. Çünkü rejimin yaptıklarını ifşa ettikten sonra gerçek bir eyleme geçilmedi" ifadelerini kullandı.

Sezar, son röportajında uluslararası toplumun harekete geçmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek Amerikan Kongresi'nden yetkililerle görüştüğünü ve bunun Washington'a son ziyareti olduğunu umduğunu söyledmişti.

HAPİSHANE ŞARTLARI

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından yayınlanan raporlar, gardiyanların mahkumlara sabun sağlamadıklarını, banyoda kendilerini yıkamaları için yeterince zaman tanımadıklarını ve hücrelerinin asla temizlenemediğini ayrıntıyla ortaya koyuyor.

Bazı tanıklar HRW'ye, tutuklanan diğer kişilerin, diyabet, kalp rahatsızlıkları veya astım gibi kronik hastalıklardan, ilaç eksikliğinden ve uygun tedaviye ulaşamamaktan kaynaklanan komplikasyonlardan öldüğünü gördüklerini söyledi.

Beşir'in ölümünden kısa bir süre sonra Omar, “beş saniyelik bir duruşma” ile "terör" suçundan Şam'daki Sednaya hapishanesine atıldı.

Sednaya, genel olarak hem barışçıl muhalifler hem de rejime karşı olduğundan şüphelenilen askeri personel açısından önemli bir nokta.

İNSAN MEZBAHASI SEDNAYA

Uluslararası Af Örgütü tarafından “insan mezbahası" olarak adlandırılan Sednaya'da memurlar, çok kötü işkencelere imza attı.

Omar, "İşkencede en büyük sorun fiziksel değil, psikolojik acıydı" diyor: "Gelip sizi öldüreceklerini düşünüyorsunuz. İşkenceye her an hazır olmalısınız, herkese elveda demek için bir saniyeniz var. İnsanlarla vedalaşıp ayrılmak için, fısıldayarak, gözleriniz 'elveda şimdi ölüyorum' diyecek. Ölüm, Sednaya'nın her yerindeydi."

Omar, ölümle yattı, ölümle uyandı. Büyük mahkumların, 14 yaşındaki bir mahkuma tecavüz etmeye zorlanmalarına tanık oldu.


Omar Alshogre, hapishanedeyken nasıl oturmaya zorlandığını gösteriyor. (Eylül 2019'da verdiği bir röportajdan)

HAPİSTE KUR'AN EZBERLEDİ

Sednaya'da dini uygulamanın yasaklanmasına rağmen, orada bulunduğu süre boyunca Kur'an'ın 18 bölümünü ezberledi, takas edilen biri sayesinde: Yassar. Omar, adını hayranlık ve üzüntüyle söyledi.

39 yaşındaki bir mühendis olan Yassar, 2008'den beri hapisteydi. Hücresinde kitapları vardı ve diğer mahkumlardan biraz daha iyi durumdaydı. Omar, fısıltıyla saatlerce Kur'an ezberlediklerini söyledi.

Omar “Hücrede yapılması en kolay şeydi. Kur'an'ın kalbini bilen bir hafızdı. Bu sebeple bana bir sayfa fısıldadı ben de ezberlemek için zaman harcadım. Kur'an'ın en uzun suresi Bakara'dan başladık" diyor.

Bu şekilde inancını güçlendirdi ve bu hayatta kalmasına yardımcı oldu.

Omar ve Yassar, "tank parçaları" ile dövülmek için işkenceye alındı. Omar, üçüncü vuruşun ardından bayıldı. Uyandığında hala dövülüyordu.

Omar, Yassar'ın yanı başında fısıltıyla sayı saydığını duydu: "501, 502, 503…” Kafası karıştı, hücre bloklarında geri dönüp, ne yaptığını sordu. Yassar "Ahirette alacağı ödüller için her vuruş sayısını saydığını" söyledi, en parlak gülümsemesiyle. "Her vuruş, onun için cennette yetiştirilen bir ağaçtı."

Omar şunları ekledi:

"Elektrik verilmiş bir halde, çelik kablolarla dövülmüş, tavandan sarkarken nasıl sayı sayılacağı bana mantıklı gelmiyor."

Sonunda işkenceyi "çok sevdi."

 

"İNSAN ELİNDE ACI ÇEKİYORDUK, BU SEBEPLE TANRI'NIN GÜCÜ ANLAM KAZANMIŞTI"

“En az 2000 saat işkenceye maruz kaldım. Bu küçük bedendeki her bir kemiği kırdılar ve zihnim tahrip oldu. Önümde 80 binden fazla insan öldürdüler. Bu yüzden inanca ihtiyacım vardı. Sanırım hapishanede kaldığın zaman, kesinlikle bir güce ihtiyacın var. Farklı bir güce. İnsanın ellerinde acı çekiyorduk, bu sebeple Tanrı'nın gücü anlam kazanmıştı."

Omar, Yassar'ın birçok kez hayatını nasıl kurtardığını anlattı. Örneğin, kamçı darbelerini engellemek için vücudunu Omar'a doğru atardı.

Çürüyen etlerinde ziyafet çeken kurtçuklar ile zar zor canlı tutulan çıplak mahkumlar, deriye ve kemiğe indirgenmişti.

Yine de, Yassar yiyeceğini Omar ile paylaşacaktı.

Omar, gardiyanların yemeklerini servis etmeden hemen önce mahkumları nasıl idam edeceğini anlatmaya devam etti:

“Hapishanede hayatta kalan ancak serbest bırakıldıktan sonra ölmek üzere olan bazı mahkumlar tanıyorum. Toplumla nasıl yüzleşeceklerini bilmiyorlar. Cezaevinde karşılaştıkları şeyleri normalleştirmek için psikolojik ve fiziksel olarak şartlandırıldılar; işkence, acı ve açlık - her şey - normalleşti."

Omar, 2015'te 34 kiloyken serbest bırakıldı.


Omar Alshogre cezaevinden tahliye edildikten sonra (solda) ve İsveç'e kaçtıktan sonra (sağda)

Şu anda İsveç'te yaşıyor ve kendi derin travmatik deneyimini değişim için itici güç olarak kullanıyor, işkencecilerini adalete teslim etmek için kullanılabilecek delilleri topluyor.

Ayrıca, bir yıl boyunca Boston Consulting Group'ta küçük bir işletme analisti olarak çalışmış, başka bir aile kurmuş ve motive edici konuşmalar konusunda beceriler kazanmış.

Suriye rejimi hala kan döküyor ve halkını kırıyor.

Omar gibi hayatta kalanların dünyadaki deneyimlerini paylaşabilmeleri hayati öneme sahip, bugün Suriye'deki terörizmin asıl nedeninin Esed'in yönetimindeki rejim olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

İnsanlar bugün Suriye'deki trajediyi sona erdirmek için bir şeyler yapmalılar. 

kaynak: TIMETURK | ÇEVİRİ
PINAR HİLAL BALTA

Bu haberler de ilginizi çekebilir