Şallah, "Gazze`de yaşanan sadece sınırlı bir saldırı değil, tam anlamıyla bir savaştı. Sonuç, kesinlikle Filistin halkının zaferidir. Direniş grupları, düşmanın hedeflerini boşa çıkarmıştır. Direniş grupları, Tel Aviv`i vurduğunda caydırıcı gücü çöken siyonistler, kara harekatı tehdidini uygulamaktan vazgeçti çünkü her halükarda vereceği kayıplara katlanamazlardı. Son Gazze savaşı, siyonist düşmanla mücadele tarihinde önemli merhaledir ve gelecekte Filistin davasına büyük etkileri olacaktır" diye konuştu.

Halid Meşal ile Gazze`yi ziyaret planı

Halid Meşal ile Gazze`ye gitmek istediğini hatırlatan Şallah, "Mısırlı kardeşlerim, İsrail`in ben ve yardımcım Ziyad en-Nehhale`nin girişini kabul etmediklerini ve `böyle bir şey olursa ateşkesi iptal edeceklerini` söylediğini belirtti. Yani bizi tehdit ettiler" dedi.

Şallah, şöyle devam etti: "Ayrıca Hamas`tan Salih el-Aruri`nin de Gazze`ye girmesine izin verilmedi. Öyle zannediyorum ki Mısırlılar, İsrail tarafından ciddi bir tehdit aldı. Halid Meşal, bunu Mısırlılardan duyduğunda üzüldüğünü ve bunun bir veto olduğunu söyledi. Yani Gazze`ye gitmemek, benim kişisel kararım değildi. İsrail tarafından engellendim.

İşgalciler, Gazze de dahil hala Filistin topraklarının her karışında egemenliğini sürdürüyor. Gazze anahtarları, İsrail`in elinde olan büyük bir hapishaneden ibarettir."

"Arap ülkelerinin duruşu değişmedi"

İsrail`in, Gazze`ye yönelik saldırıları sırasında Arap dünyasından gelen tepkileri ve beklentilerini dile getiren Şallah, sözlerini şöyle sürdürdü: "Resmi olarak Arapların duruşu, bazı istisnalar dışında maalesef daha önce olduğu gibiydi. Biz Araplardan, kendimizi ve halkımızı savunmak için bize silah vermelerini istiyoruz. Ancak ABD buna izin vermiyor ve bazı Arap ülkeleri de ABD`yi kızdırmak istemiyor. Hatta bazı ülkeler, Gazze`ye silah girişini engellemeye çalışıyor."

Arap Baharı`nın Filistin meselsine etkisine de değinen Şallah, "Eğer Araplar, ülkelerindeki sistemleri düzeltirlerse geleceğin daha iyi olacağını umuyoruz. Şu anda daha çok kendi iç işleriyle meşguller. Ancak Arap halkları, Filistin`i unutmaz. Son saldırılarda, gösterdikleri tepkilerde bunu gördük" ifadelerini kullandı.

"Türkiye halkının duruşu, gururlandırdı"

Türkiye`nin, diplomatik yollarla İsrail`in saldırılarını durdurmaya çabaladığını belirten Şallah, "Özellikle Davutoğlu`nun, Gazze ziyareti önemli ve cesur bir adımdı. Türkiye halkının duruşu ve desteği ise direniş ve halkımız nazarında büyük saygı ve gurur uyandırmıştır" dedi.

Mısır`ın, İsrail`in saldırılarını durdurmak için çabaladığını ancak "fiili olarak çok fazla bir şey yapamadığını" söyleyen Şallah, "(Biz ve İsrail arasında olumlu arabuluculuk yaptı) diyebilirim. Bundan dolayı Mısır`ın rolünü takdir ediyoruz. Mısır`ın, bu savaşta hedef alındığını biliyorduk. Çünkü İsrailliler, Gazze`ye saldırarak Mısır`ı da test etmek ve utandırmak istiyorlardı" diye konuştu.

"Filistin meselesini savunmak, ümmeti savunmaktır"

İran`ın da Filistin halkına silah ve Mali destek verdiğini bildiren Şallah, sözlerini şöyle tamamladı: "Bazı ülkeler de özellikle insani yardımlarını kesmediler. Biz hepsine teşekkür ediyoruz. Filistin meselesi, sadece İran`ın değil aksine Arapların ve Müslümanların meselesidir. Tüm Müslümanların Filistin`e desteklerini sunması gerekir. Bu hukuki ve ahlaki bir görevdir. Filistin meselesini savunmak, Siyonist emeller ve tehditlere karşı bütün Arapları ve Müslümanları yani bütün ümmeti savunmaktır."

Filistin İslami Cihad Hareketi

Dr. Fethi Şikaki tarafından 1986`da kurulan İslami Cihad Hareketi, Filistin`de Fetih ve Hamas`tan sonra en güçlü grup olarak kabul ediliyor.

Kudüs Seriyyeleri (Saraya el-Kuds) adlı silahlı kanadı da bulunan hareketin ilk lideri Dr. Fethi Şikaki, 26 Ekim 1995`te, İsrail istihbaratı MOSSAD tarafından şehit edilmişti.

İslami Cihad Hareketi, İsrail`in son saldırılarında Hamas ile Gazze`yi savunmuştu. (AA)