• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde TRT ortak yayında Barış Pınarı Harekatı başta olmak üzere iç ve dış politikayla ilgili olarak açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:

"10 bin kilometre öteden ABD’nin burada ne işi var. Koalisyon güçleri Almanya, Fransa’nın burada işi ne. Türkiye’nin kilometrelerce sınırı var. Öbür tarafta sadece Irak’ın sınırı var. Türkiye ve Irak. Başka hiçbir ülkenin burada sınırı yok. Bir anlaşma mı var, Türkiye davet mi edildi. Evet. 1998’de Adana anlaşması var. Hem tacizler hem Adana mutabakatı var. Karşımızda bir de uluslararası camianın terörle mücadele gibi bir sorunu yok mu? Hangi uluslararası toplantıya gitsek bir başlık terördür. Burada işe bir kılıf giydirildi. Kılıf DEAŞ. Burada sadece DEAŞ yok. Göğüs göğüse mücadele eden Türkiye. 3 bin DEAŞ’lıyı derdest ettik. Bir de AB’nin terör örgütü kabul ettiği PKK ve uzantıları var. Uzantılarını terör örgütü kabul edelim mi etmeyelim mi tartışması var. NATO’da stratejik ortağımız ABD ne yazık ki 30 bin araçlık silah ve zırhlı araç verdi. Irak üzerinden Suriye’ye terör örgütlerine teslim edildi. Bunları Sayın Başkan’a anlattım. Hamburg’daki G7 zirvesinde dedim. Nasıl olur, olamaz dediler. Bana söylediğine göre bilgisi yok. Dar kapsamlı bir toplantı yaptık. Bir ortağımızın böyle bir şey yapması ve bizim böyle şeylerle karşı karşıya gelmemiz bizi üzüyor. NATO sözleşmesinin 5. Maddesi bizim birbirimizi korumamız lazım. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Şimdi bu iş terör örgütünün başındakilerle Almanya, Fransa görüşme yapıyor. Amerikalı senatörler ve yetkililer de görüşme yapıyor. Bu ne haldir diyoruz. Bir yandan teröre karşı olmayı konuşuyoruz. Ama sizler kapınızı açıp masanıza oturtuyorsunuz. Onların mektubunu kendi mektubunuza ek yapıp bize yolluyorsunuz. Ama bizim Bay kemal diyor ki kendince meydan okuyor. Biz bunları Trump’un kendisine anlattık. Biz size kırgınız, siz bir teröristle görüşüp onun mektubunu kendi mektubunuza ek yapıp bize yolluyorsunuz. E, onlarla zaman zaman görüşüyoruz. Aldığınız neticeyi söyleyin dedik. Netice yok dediler. Kenya’da netice aldılar. Apo’yu bize teslim ettiler. Mazlum kod adlı terörist kırmızı bültenle aranıyor. Amerika ile aramızda suçluların teslim edilmesi anlaşması var. Kırmızı bültenin mantığı bu. Bakanlarımız çalışma yapıyorlar. Bütün bunlardan sonra ayın 9’unda harekâtı başlattık. Baktık eş dost akrabalardan iş çıkmıyor. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz."

"Kürtler bizim kardeşimiz, teröristler düşmanımız"

Suriye'nin kuzeyinde yapılan harekata "Barış Pınarı" veriliş nedenini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En doğusundan en batısına Resulayn, Ayn el Arap buralarda hep gözeler var. Pınarlar var. Ondan dolayı biz bu işe barış pınarı dedik. İsmin hikayesi bu. Pınarlar oralarda bol olduğu için barışı başına getirelim dedik. Barış pınarına buradan geldik. Burada ilk etapta bizim için önem arz eden Telabyad ile Resulayn. Buralarda 120 km’lik mesafe var. Derinlik 32 kilometre. Bu alanı süratle kontrol altına aldık. Sonrada burada yaşayan halk bir rahatlama, huzur imkânı buldu. Doğusuna geçtiğimizde Irak sınırına kadar gidiyor. Buralarda 10 kim’lik derinlikler var. Buraları da 1 hafta süreyle Rusya ile yapılan anlaşma gereği burada Rusya rejim güçleriyle beraber -Kamıslı hariç- varsa teröristleri temizleyecek. Amerikalılar temizleyeceklerine dair yazılı teminat verdiler. Batıda Tel Rıfat’taki teröristlerin de burada Ruslar ve Rejim güçleri tarafından temizlenmesini 10 maddelik metne ekledik. Burası teröristlerden temizlendikten sonra bu bölgeye bizdeki 3 milyon 650 bin mülteci var. Tamamına yakını Arap’tır. Aramiler, Keldaniler, Ezidiler ve Ayn el Arap’tan, Kobani’den 350 bin kişi Türkiye’dedir. Bakımını her şeyini biz temin ediyoruz. Diyorlar ya Kürtler aşağı, Kürtler yukarı. Biz Kürtlere düşman değiliz. Kürtler kardeşimiz. Teröristler bizim düşmanımız. Batılılar diyor ki Kürtleri topraklarından sürüyorlar." dedi.

Suriye tarafından bir barış koridorunu açmış olduklarını belirten Erdoğan, "10 kilometrelik alanı biz halledemezsek Türk ordusu halletsin dediler. Bunun sözünü aldık. 150 saatten sonraki süreç müşterek devriyelerin gezeceği dönemdir. Her iki tarafta da bunu yapacağız. Bir güzellik var. O da şu. Ayn el Araba Amerikalılar diyor girmeyin, Ruslar diyor girin. Bizim böyle bir durumumuz var. Biz gelişmelere göre karar ereceğiz. Orada bir de Münbiç var. Münbiç’in özelliği şu. 90 günde orayı boşaltacağız demişlerdi. Diyen Amerika ve o günden bugüne 1 yıl geçti. Münbiç kimin? Bu teröristlerin mi. Hayır, Arapların. Bu insanlar buradan kaçarak evlerinden, topraklarından oldular. Bunların tekrar topraklarına dönmelerini istiyorum. Münbiç’in kuzeyindeki 5 çarpı 19 kilometrelik alanın korunmasını istedik. Münbiç’te aşiretler ne olur gelin diyorlar. Bunu Sayın Putin’e dedim. 5 çarpı 19 kilometrelik yer gözetleme kulesi gibi. Bu neyi getiriyor. Ayn el Arap’a ve Münbiç’e Türk orduları olarak bir gözetim durumumuz olacak. En önemlisi de Tel Abyad’dan Cerablus’a doğru oradaki bütün bizim sınırla Suriye tarafında 10 kilometre derinliğinde bir barış koridorunu şu anda açmış olduk." İfadelerini kullandı.

"Amerika başkanın teröristin mektubunu kendi yazısına ek yapması yakışmamıştır"

ABD ziyaretinde Trump'un kendisine gönderdiği mektubu da beraberinde götüreceğini beliten Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristlerle aynı masada oturmayacağı vurgusunu yaparak şöyle konuştu:

"Sayın Trump benimle olan münasebetlerinde samimi. Bugüne kadar da mümkün olduğunca dürüst davrandı. Paylaşamadığım yanları yok değil; Kapak yazısıyla ek olarak o teröristin ona gönderdiği mektubu bana göndermesi. Ama bizim kendisiyle yaptığımız telefon görüşmesinde dedim bu Amerika gibi bir devletin başkanına teröristin mektubunu kendi yazısına ek yapması yakışmamıştır. Kınıyorum dedim. Ayın 13’ünde tabi ki bu davete icabet edeceğiz. Heyet olarak gidip görüşmelerimizi yapacağız. Mektubu da yanımızda götürüp kendisine de göstereceğiz. Çünkü benim kendisine sayın Putin’e de söylediğim bir şey var; Ben bir teröristle masaya oturmam. Herhangi bir terör örgütünün başındakini aracı olarak kabul etmem. İki. Ayrıca bugüne kadar öğrendiğim şudur. Savaş hukukunda Devletler arasında savaş olur. Siz bir terör örgütünün başıyla oturup müzakere etmezsiniz. Ama devletler arasında oturur bu tür müzakereleri yaparsınız. Sonra ne oldu. Bn dedi, Pence ve Pompeo’yu heyet olarak gönderiyorum. Bu heyet geldi. Bunlarla arkadaşlarımızla, ben konuştuk. 13 maddeyi onlarla bağladık. Hiçbir yerde terör örgütüyle müzakere, anlaşma ifadesi geçmez. Ne geçer? Amerika ile Türkiye şu konularda anlaşmıştır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti terör devletiyle görüşecek kadar düşmemiştir, zillete düşmemiştir. Oraya da gün koymadık. 120 saat dedik. Sonra Rusya ile görüşmenin süresi başladı. Tabi şu anda NATO savunma bakanları toplantısı var. Savunma bakanımız orada. Amerika’nın da orada. Daha sonra ayın 13’ünde Amerika ziyaretimiz olacak. Yaptırımlar falan konuşuluyor. Bu adımdan sonra teröristlerden temizledik diye yazılı metin bize gönderdiler. Şu anda yaptırımların kalktığını sayın Trum ilan etti. 13’ünde Amerika’ya gitmemize bir mâni kalmamıştır. Pozitif bir hava var. Temennim o ki Suriye’deki ağır silahların süratle temizlenmesi veya bu silahların Türkiye’ye terki. NATO’da beraberiz. Her şey olur. Silahlar yabancıya gitmemiş olur."

"Suriye, Suriyelilerindir"

Dört şeyi gerçekleştirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Birisi sınırlarımızı terör belasından temizliyoruz. İki, ülkemizdeki mültecilerin gönüllü şekilde dönecekleri güvenli bölge inşa ediyoruz. BM genel kurulunda görüştüğüm herkese -elindeki haritayı göstererek- bu haritayı verdim. Bu planla beraber projeler yaptık. Okullar, hastaneler, ibadethaneler, valilikler var. Orada yeni devlet mi kuruyorsunuz diyorlar. Yav güvenli bölgenin devletle ne alakası var. Biz Cerablus’u aldık. Orayı Türkiye’ye katmadık ki. Altyapısı için belediyelerimizi seferber ettik. Okulları, hastaneleri inşa ederek Cerablus halkına teslim ettik. Biz inşa ve ihyaya geldik. Aynı durum burada da var. Biz bu kitapçıkları kendilerine hediye ettik. Etmeye de devam ediyoruz. Bugün 3 büyükelçiyi kabulde onlara hediye ettik. Üçüncüsü Suriye Suriyelilerindir. Dördüncüsü Suriye krizinin bitmesi için elimizden geleni yapıyoruz."

"Güvenli bölge kurulduktan sonra YPG sınırın biraz ötesine gidecek"

"YPG yine tehdit olmaz mı?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıt verdi:

"İlk etapta terör örgütlerinin bu 32 kilometrenin dışına çıkması. İlk 10 kilometrede Rusya ve Rejim devriye yapacak. Telabyad ve Resulayn 32 km’lik kısım bizim kontrolümüzde olacak. Eğer teröristler 32 kilometrenin güneyine gitmişse zaten orada Rus, Rejim ve koalisyon güçleri var. Rakka ve deyrezor’da petrol yatakları var. Buralarda hesapları var. Bir de Kamışlı var. Kamışlı’da da hesaplar farklı. Bizim için önemli olan bize zarar verme durumuna gelme durumunda kafalarını ezeriz. Zaten 32 km’lik alanda varız. Diğer yerlerde 10 km’lik alanda varız. Onlara ulaşma imkânımız var. Bizim için uçuşa yasak bölge yok. Astana sürecinde Türkiye, Rusya ve İran üçlü dayanışmamız var. Zaten dayanışma olmasaydı İdlib kan gölüne dönmüştü. 3 milyonluk nüfus var. 300 bin kişi bize doğru yürümüştü. Barış olmasıyla bu yürüyüş sona erdi. Devasa bir alan var ve önemli olan burayı kontrollü bir yaşam hazırlamakta. Oraya da en uygun olan Araplardır. Kürtlerin yaşam tarzına uygun değil. Neden? Buraları çöl gibi. Deyrezor’dan petrol çıkarmak suretiyle terör örgütleri nemalanıyorlar. Parasal olarak buradan faydalanıyorlar. Rejime dahi petrol sattıkları vaki."

Tutuklu DEAŞ'lıların durumu

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, "Trump’la yaptığımız son görüşmede DAEŞ’ten cezaevinde olanların çıkarılmasını sorduk. Arkadaşlar talimatları verelim. İçişleri, dışişleri, İstihbarata haber verelim. Birlikte çalışma yapalım. Cezvelerinde olan DAEŞ’lileri yargılayalım. Bazıları başka ülkelerden geldiler. Biz binlerce DAEŞ’liyi derdest edip sınırdışı yaptık. DAEŞ’in birçok saldırısına maruz kalan biziz. Faturayı ödeyen Türkiye olacak. YPG bunları salıverdiler. DAEŞ’liler salıverilince bu onlar için yeni bir savaş imkânı oldu. Bunlara karşı bizler kararlı adımlarla bunlar ülkemize giremediler. Biz zaten girmek isteyenleri de kendi ülkelerine ayrıca geri gönderdik. Fakat son olarak yapılan hareketten sonra Trump da hassasiyetimiz görerek bizden yana tavır aldı. Süreç içerisinde de kontrollü bir şekilde hangi cezaevlerinde DAEŞ’li var. Bunların da takibindeyiz. Bunlar oralardan alınır cezaevlerinde yargılanır. Elimizdeki dosyada kaç alman, Fransız Hollandalı var. Ağırlıklı olarak Fas, Sudan gibi durumlar var. Az sayıda da olsa maalesef Türk de var. Mesela Türkler ülkemize gelip yargılanabilir. Kadınlar ve çocuklar da var. Hassasiyetle üzerinde duruyor." şeklinde konuştu.  

"Çok ciddi bir dezenformasyon, bilgisizlik var"

Terör kaynağının kurutulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"Çok ciddi bir dezenformasyon, bilgisizlik var. Koskoca devlet başkanı, başbakan bilgiyi kaynağından almamış. Kendilerine diyoruz bak ben devlet başkanıyım. Bana sormuyorsun, terör kaynağından alıyorsun. Biz NATO’da beraberiz. Uluslararası kuruluşlarda beraberiz. Bizimle görüşün. Ama dezenformasyonda başarılı kaynaklarla görüşerek Türkiye’yi yargılamaya kalkıyorlar. Biz medeni dünyanın temsilcileriyiz. Medeni dünyanın terörle mücadelesi var. Medeni dünya terörden değil bizden yana olmak zorundadır. Onlar bu yolu bulmakta zorlanıyorlar. Gün ola harman ola. Yarın bu terör senin de canını yakar. Biz istiyoruz ki kimsenin başına gelmesin. Fransa’da sarı yelekliler var. İngiltere’de bir tırda 39 ceset ulundu. Belçika’dan mı geldi, Bulgaristan’dan mı geldi. 39 ceset buraya nasıl gelmiş. Bunun ortaya çıkması lazım. Biz daima hakikatin tarafı olduk. Terörün kaynağında kurutma kararlılığımız var. Terörü beslersen gelip seni bulur. Afganistan’da El Kaideye verilen desteğin faturası ne kadar ağır oldu."

"Arap birliği İslam Dünyasının hiçbir sorununa çare bulamamıştır"

Arap birliğine de tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O ayrı bir felaket. 6 yıl önce Suriye’yi Arap liginden çıkardılar. Şimdi almak için değerlendiriyorlar. Niye çıkardınız, niye alıyorsunuz. Arap milliyetçiliği mi yapıyorsunuz, Türkiye düşmanlığı mı yapıyorsunuz. Öyleyse 3 buçuk milyon Arap bizde var. Siz Türkiye ye ne kadar yardımcı oldunuz. Bir yandan Arapları varil bombalarıyla baş başa çıkaracaksınız. Öte yandan onlara destek olan Türkiye’ye karşısınız. Ha Erdoğan düşmanlığıysa İslam dünyasına sesleniyorum. Tayyip Erdoğan ve bizim siyasi hareketimiz ne bölgesel milliyetçilik ne kavmiyetçilik yapar. Müslümanlar kardeştir. Mazlumun yanında yer alırız. Bugün 3 milyon 650 bin, Kürtlerle beraber 4 milyona sahip çıktıysak bunun için çıktık. Bay Kemal dedi bunlar niye burada. Başa gelsek göndereceğiz dedi. Mültecileri, muhacirleri bombalara teslim etmeyiz. Bizim kültürümüzde muhacir, ensar var. Neler uydurdular. Maaş veriyormuşuz. Biz maaşı kendi yoksulumuza veriyoruz. Onlara da geçinecekleri kadar çadır kentlerde verdik. Şimdi de çadır kentleri kaldırdık. Birçoğu kiracı oldular. Konteynır kentlerimiz devam ediyor. Arap birliği İslam Dünyasının hiçbir sorununa çare bulamamıştır." dedi. 

Güvenli bölgeye insanların taşınması

Suriyelilerin güvenli bölgeye taşınmasına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cerablus’a 365 bin kişi geldi. Aynı şeyleri onlar buraya gelmeden önce söylüyorlardı. Şimdi bu insanlar buraya yerleşti. Çocuklar okullara gidebiliyorlar. Huzur ortamı yakaladılar. Eğer uluslararası dönüşler konusunda gerekli destek verilirse bu adım atılır. Biz planlama çalışması yaptık. Projeler var. Endişe taşımıyorum. Amerika, koalisyon güçleri, İran, Rusya bu işi sahiplenirsek bu işi çözeriz. Artık başka bir şey kalmadı. Bölge teröristlerden arındırılmış. Hava sahasında sıkıntı olmayacak. Lojistik sağlanacak. 1 ila 2 yıla ihtiyacımız var. Tarihe damga vuracağız. Bir mülteciler şehrini kurmuş olacağız. Bu bir damgadır. Tarih bizi anar. 1940’lardan sonra Amerika ve Rusya’nın buluştuğu tek nokta yok. Biz teröre karşı zaferle gerçekleştireceğiz. Bu şahsımın değil. Milletimizin, askerimizin teröre karşı zaferidir. Avrupa eğer kapıları açarsak ciddi oranda bir giriş olur diye düşünüyorum. Fakat Türkiye’yi çok sevip te ayrılmak istemeyenler ciddi olarak var. Avrupa verdiği sözde durmuyor. 2015’te 3+3 milyar Euro destek vereceğiz dediler. Kızılay ve AFAD’a gidiyor bu para. Sağlık, yemek, ilaç vs bunlar. 3 milyar Euro geldi. Bizim harcamamız 40 milyar Euro. Dünya bu trajediye seyirci kaldı. İmar planına destek verecekler mi? Destek vereceğiz diyenleri görmedik daha. Bu konuyla ilgili olarak Boris’e bu teklifi olmaz dedim. Ya İstanbul ya Şanlıurfa ya Gaziantep dedim. Olmazsa 3-4 Aralık’ta NATO zirvesinde orada toplantı yapalım." İfadelerini kullandı.

"Merkez Bankasının araç olarak bağımsızlığını savunurum, amaç olarak değil"

"Bir şeye kararlı olarak inanıyorum. Benim saham ekonomidir. Ekonomide faizini ne denli bela olduğunu bilirim. Üzerinde durduğum şey. Gelişmiş ülkelerde faiz oranları nedir? Amerika’da faiz oranları 1.5. Japonlarda eksilerde. Bize ne oluyor ki yüzde 40’lara çıkıyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:

"Biz geldiğimizde politika faizleri yüzde 60’lardaydı. Sonra ne oldu. Malum Taksim hadiseleriyle hop Sorozlar devreye girdiler. Bir anda faiz çift haneye çıktı. Enflasyon çift haneye çıktı. Biz faizi düşürelim derken maalesef kendi ülkemde birileri faizi artıralım dediler. Hala o inançtayım. Merkez bankası bağımsızdır diyorlar ya. Merkez bankası bağımsızda benim milletime kim hesap veriyor. Seçim zamanı sandığa kim gidiyor, millete hesabı kim veriyor. Araç olarak bağımsızlığını savunurum. Amaç olarak değil. Birileri amaç bağımsızlığını savunuyor. Yeni yönetim sisteminde merkez bankası başkanını icabında görevden alabilir adımın attık. Hamdolsun neredeyse tek haneliye yaklaşıyoruz. Tek haneliye geçtiğimiz de seri olarak enflasyonda düşüşü hep beraber göreceğiz. Bu Türkiye’de yatırımlar sıçrama yapacak. Şimdi niye oluyor. Bu kadar yüksek faizle yatırım olur mu? Girişimci özgüvenini kaybeder. Parayı bu kadar pahalı alan satan biri yatırım yapar mı? Maliyet analizi yapan bir girişimci yatırım yapamaz. Otomotiv sektöründe artışlar, konut satışında da hareketlenmeyi getirir. Sadece konut olayında konutun tesir ettiği alanlara baktığımızda 250 civarında çeyiz, mobilya, aksesuar olarak yansıması var. Birçok sektör bununla beraber hareket ediyor. Çok şey değişecek. Güçlü Türkiye hikayesi yeniden başlamış olacak."

Şu anda savunma sanayinde ciddi bir sıçramalarının olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Eğer yerli ve milli olmasaydı terörle bu kadar başarılı mücadele edemezdik. Suriye’deki operasyonu başarılı bir şekilde yürütemezdik. Silahlı insansız hava araçlarının yerli ve milli olması bizi rahatlattık. Zırhlı taşıyıcılar ülkemizde üretiliyor. Akıllı bombalarımız var. Obama döneminde Amerika’dan alamadık. Patriotlarda da aynı sıkıntıyı yaşadık. Trump kongre müsaade etmiyor dedi. Biz başımızın çaresine bakıp S-400 aldık. Şimdi diyoruz veriyorsanız Patriot alırız. Bu arada başka gelişmeler oldu. F-35’lei vermiyorum. Ben kalkmış 1 milyar 400 milyon ödeme yapmışım. Biz müşteri değil, ortağız. Gövdeyi biz üretiyoruz. Bunu ülkeye hayır sana vermiyorum diyeceksin. Parayı da alacaksın. Bu topluma nasıl izah edilecek. NATO’da, üretimde beraberiz. Ben bunu kendime izah edemiyoruz. Biz başımızın çaresine bakacağız. Şu anda üretim süreci devam eden savaş uçaklarımız var." şeklinde konuştu.  

Erdoğan ile ilgili algılar

CHP'nin söylemlerine de tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yurt içinde şu an itibariyle milletimizin genelinde ciddi bir destek söz konusu. Parlamentoda terör örgütünün destekçisi parti hariç diğer partiler ittifakla bu kararı aldılar. Zaman zaman ana muhalefetin başındaki zatın çirkin açıklamaları oluyor. Salı günü de grup toplantısında biz Rusya’da Putin’le görüşürsen zehir zemberek garip şeyler konuşuyor. Ben savunma bakanımı bunlara gönderiyorum bilgilendirin diye. Aynı şekilde Meral Hanımı, MHP’yi bilgilendirdiler. Biz hassas düşünüyoruz. Onların dediğine bakın. Biz Başkanlık sistemiyle, kabinesiyle ortadayız. Biz Rusya’da bu işleri konuşurken, teröre karşı mücadeleyi konuşurken sen içerden bize vuruyorsun. Şu an itibariyle kamuoyu araştırmaya girmiş değiliz. İstihbari kaynaklara göre de yüzde 75-80 desteğin olduğunu görüyoruz. İYİ Parti şu anda sürece destek veriyor. Olumsuz bir ses duymadım. Ben CHP’nin tabanındaki tavrın başındaki zatla aynı olmadığını biliyorum." diye konuştu.

"Şu ana kadar 7 asker, 20 sivil şehidimiz var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Bu millet aziz bir millettir. Bu destekle mütabakat yaptık. Terör koridoruna balyoz indirdik. Güvenli bölgenin adımı var. Diplomasiyi bitirmemiz söz konusu değil. Hazırladığımız plan ve projeleri diplomasiyle liderlere taşıyacağız. Bazı şehitlerin ailelerine ulaştığımızda hepsi “benim 2 evladım daha var. Onları da bu uğurda vermeye hazırım.” Bunları dinleyince bu milletin sırtı yere gelmez, şehitler tepesi boş kalmaz diyoruz. Bu azim ve kararlılıkla yola devam ediyoruz. Şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere Allah’tan şifa diliyorum. Bu mücadelede Türk silahlı kuvvetleriyle beraber unutmamız gereken Suriye Milli Ordusu var. Onlar bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimizle can siperane mücadeleye girdiler. Şu ana kadar 97 şehitleri var. Bizim 20 sivil, 7 asker şehidimiz var. Onlar adeta ölümü korkutan insanlar. Rakamları da vereyim: şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin 7 şehidi var. 95 askerimiz yaralandı. Suriye milli ordusunun 96 şehidi var. 374 yaralısı var. 20 sivil şehidimiz var. Sivil yaralı sayımız da 187." (İLKHA) 





Bu haberler de ilginizi çekebilir